RAMAZAN ayı: Peygamber efendimiz, Ramazan-ı şerifin fazileti hakkında buyuruyor ki:
(Ramazan ayı mübarek bir aydır. Allahü teâlâ, size Ramazan orucunu farz kıldı. O ayda rahmet kapıları açılır, Cehennem kapıları kapanır, şeytanlar bağlanır. O ayda bir gece vardır ki, bin aydan daha kıymetlidir. O gecenin [Kadir gecesinin] hayrından mahrum kalan, her hayırdan mahrum kalmış sayılır.) [Nesaî]
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Ramazan ayı gelince, "Hayır ehli, hayra koş, şer ehli, kötülüklerden el çek" denir.) [Nesai]
(Ramazan gelince, Allahü teâlâ meleklere, müminlere istiğfar etmelerini emreder.) [Deylemi]
(Farz namaz, sonraki namaza kadar; Cuma, sonraki Cumaya kadar; Ramazan ayı, sonraki Ramazana kadar olan günahlara kefaret olur.) [Taberani]
(Peş peşe üç gün oruç tutabilenin, Ramazan orucunu tutması gerekir.) [Ebu Nuaym]
(Bu aya Ramazan denmesinin sebebi, günahları yakıp erittiği içindir.) [İ.Mansur]
(Ramazanın başı rahmet, ortası mağfiret, sonu ise, Cehennemden kurtuluştur.) [İ.Ebiddünya]
(İslam, kelime-i şahadet getirmek, namaz kılmak, zekat vermek, Ramazan orucunu tutmak ve haccetmektir.) [Müslim]
(Allahü teâlânın, gözlerin görmediği, kulakların işitmediği ve hiç kimsenin hayaline bile gelmeyen nimet dolu sofrası, ancak oruçlular içindir.) [Taberani]
Üç aylar ve kandiller bize ne söylüyor?
Yıl içinde üç aylar ve kandil geceleri Yüce Rabbimizin hesapsız rahmet, bereket, mağfiret ve merhametini biz kullarına taşıyan elçileri gibidir. Bu gecelerin taşıdığı anlam, uzun zaman yolları gözlenen, senede bir gün ya da bir ay gelip, bir süre evimize konuk olup, sonra bir dahaki yıla görüşmek umuduyla uğurladığımız bir kutlu misafir olmanın ötesinde, bir sembol olmalarında yatmaktadır. Evet, bu mübarek gün ve geceler bir şiar; bizi davet ettiği bir hakikat ve ulaştırmayı hedeflediği bir yer var. Can kulağını açanlarımıza seslenerek, âdeta bizimle şöyle konuşmaktalar:
"Sen ey insan! Asıl yolu gözlenen, umutla beklenen sen olmalısın. Kur'an-ı Kerim'deki vasıflarından biri de "sirac-ı münir/nur saçan kandil" olan Yüce nebiye iman etmiş, gönülden bağlanmış bir mümin olarak cehlin karanlığını aydınlatan kandil, susuz, çorak gönüllere yağan rahmet, güzel ahlakıyla çevresine nur saçan bir güneş sen olmalısın. Senin olmalı yetimin başını okşayan el, senin olmalı dertli yüreklere şifa sunan dil ve sen olmalısın feri kaçmış gözlere nur, gülmeyi unutmuş yüzlere sürur. Sen olmalısın kimsesizlerin kimsesi, sen olmalısın çaresizlerin çaresi. Sen olmalısın akan gözyaşlarını silen, sen olmalısın garibin halini o söylemeden bilen…
Sen olmalısın Regaip! Özlenen, rağbet edilen, değer veren ve değer verilen. Yaratılmışı yaratanından dolayı hoş gören, insanı kâinatın gözbebeği, Yüce Allah'ın en şerefli varlığı olarak bilip hürmet eden. Gelmeyene giden, aramayanı soran, vermeyene bolca ikram eden...
Sen olmalısın Miraç! Düşenler sana tutunup kalksınlar, kalkanlar ötelere seninle kanat açıp uçsunlar. Lebinden dökülen kevser olsun, her sözün bir cevher olsun. Sana gelenler sende Hz. İbrahim'in aşkını, Hz. Eyyub'un sabrını, Hz. Yusuf'un affını, Hz. Musa'nın kelamını, Hz. İsa'nın ölülere can veren nefhasını ve kâinatın medar-ı iftiharı Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s.)'nın rahmet, şefkat, sehavet, adalet, kanaat ve bilcümle hüsnü hulukunu bulsun. Sana gelen miraca gider gibi gelsin, senden ayrılan miraçtan döner gibi hüzünlensin. Sen insanlığın miracı ol, namaz senin miracın olsun.
Sen olmalısın Berat! Hata ve kusurları setreden, suça ceza verse de suçluyu affeden. Borçluya merhamet edip, kol kanat geren. Gönül bahçesinde kaktüs, diken değil güller yetiştiren. "Veylün lil mutaffifin / Ölçü ve tartıda hile yapanların vay haline!" itabına düçar olmamak için vicdan terazin adaletle tartmalı. Güçlünün değil haklının, zalimin değil mazlumun yanında olmalısın. Affedenlerin affolunacağı hakikatini bir an dahi unutmamalısın. Beni Kelb kabilesinin koyunlarının tüyleri adedince günahın olsa, can u gönülden yapacağın bir tövbe ile "Rahmeti gazabını geçmiş olan" Mevlanın seni de bağışlayacağından ümit var olmalısın.
Sen olmalısın Ramazan! Dünyaya gelişin "rahmet", dünyada kalışın "mağfiret" ve dünyadan ayrılışın "nar-ı cehimden azat olarak" varacağın yer cennet olmalı. Senin girdiğin yerde şeytanlar bağlanmalı, hatta senden korkup, yönünü, yolunu değiştirmeli. Nefs-i emmarenin tuzaklarını birer birer bozmalısın. Senin girdiğin yerde cehennem kapıları kapanmalı, yürek yangınlarını söndürmek için koşmalı, koşmalısın. Cehenneme açılan kapıları gökte değil, kendinde aramalısın. Gözün nereye ve nasıl bakıyor? Kulağın neler duyup dinliyor? Ağzına giren ve oradan çıkandan haberdar mısın? Elin ne ile meşgul, ya gönlün?
Senin girdiğin yer cennete dönmeli. Ağlayan gülmeli, gülen düşünmeli. Hızır misali elinin değdiği yere bolluk, bereket inmeli. Çölleşmiş dimağlar yeşermeli ilm u irfanın ile. Sana gelen huzur bulmalı, Hızır bulmalı…
Sen Ramazan olmalısın; kızgın güneşte yanmış toprak misali aşk-ı Hak'la yanıp tutuşmalısın. Yaz mevsimi sonunda yağan rahmet misali sevginle, merhametinle, tatlı dil, güler yüzünle yakınındaki ve uzağındakileri sulamalı, sadaka-i fıtırları olmalısın. Fakirin sofrasında aş, mazluma, enîne yoldaş, meleklerle sırdaş olmalısın. Seninle iftar etmeli manaya, hikmete acıkmış olanlar. Seninle sahur yapmalı seherlerde kurtlar, kuşlar…
Sen olmalısın Kadir! Kur'an'ın doğduğu gece, sen de Kur'an'la yeniden doğmalısın. Onunla ikiz kardeş olmalısın. İlk emir oku! Oku sen kâinat kitabını ve nice ilim talipleri okusun seni. Melekler nüzul eylesin gönül hanene saf saf. Muştular getirsin Yüce Rabbinden, senin için bu gece bağışlanma ve af. Ta fecre dek, insanlık, daldığı bu derin uykudan silkelenip, uyanana dek sen uyumamalısın!
Kıymeti bilinmek için kıymet bilen, Kadir'in kadrine eren olmalısın. Sen olmalısın Bayram! Zengin, fakir, çocuk, genç, yaşlı, kadın, erkek, siyah, beyaz kim varsa ayırmadan, öteki yapmadan her gönüle girmeli, her yüze gülmeli ve her yüzü güldürmelisin. Evine bayram uğramayanlar varsa aman ha sen uğramalısın.
İmsak vaktinden önce, geceleyin niyet edilmesi gereken oruçlar:
Ramazanda tutulamayıp başka zamanda kaza edilen Ramazanda orucu ile her çeşit keffaret orucları, başlanıp ta bozulan nafile orucların kazası ve mutlak olarak adanan (zamanı belirlenmeyen)oruclardır. Bu oruçlar için belirlenen bir vakit olmadığından bunlar için imsaktan önce geceleyin niyet etmek lâzımdır. Bu oruclara tan yeri ağardıktan yani imsak vakti geçtikten sonra niyet edilmez.
Ramadan orucuna akşamdan itibaren kuşluk vaktine kadar niyet edilebilir. Normal olarak oruca sahur yemeğini yedikten sonra niyet edilir. Ancak sahurda uyanamayıp yeme içme zamanının bittiği imsak vaktinden sonra kalkan bir kimse, güneş doğmuş olsa bile, kuşluk vaktine kadar o günün orucuna niyet edebilir. Yeter ki, imsak vaktinden sonra orucu bozacak bir şey yapmasın.
Sahura kalkmak istemeyen bir kimse akşamdan sonra yarının orucuna niyet edebilir, geceleyin kalkıp tekrar niyet etmesi gerekmez.
Niyet esasen kalb ile olur. Yani geceleyin, yarın oruc tutacağını kalbinden geçiren kimse niyet etmiş demektir. Oruc tutmak düşüncesi ile sahur yemeğine kalkan kimsenin bu düşüncesi de niyettir. Oruca kalb ile niyet etmek yeterlidir.
ORUCUN FAZİLETLERİ
Bu ayda, emri altında bulunanların, işlerini hafifleten, onların ibadet etmelerine kolaylık gösteren âmirler de affolur, Cehennemden azat olur. Ramazan-ı şerif ayında, Resulullah, esirleri azat eder, her istenilen şeyi verirdi. Bu ayda ibadet ve iyi iş yapabilenlere, bütün sene bu işleri yapmak nasip olur. Bu aya saygısızlık edenin, günah işleyenin bütün senesi, günah işlemekle geçer.
Bu ayı fırsat bilmeli, elden geldiği kadar ibadet etmelidir. Allahü teâlânın razı olduğu işleri yapmalıdır. Bu ayı, ahireti kazanmak için fırsat bilmelidir.
Kur'an-ı kerim, Ramazanda indi. Kadir gecesi, bu aydadır. Ramazan-ı şerifte, iftarı erken yapmak, sahuru geç yapmak sünnettir. Resulullah bu iki sünneti yapmaya çok önem verirdi.
İftarda acele etmek ve sahuru geciktirmek, belki insanın aczini, yiyip içmeye ve dolayısıyla her şeye muhtaç olduğunu göstermektedir. İbadet etmek de zaten bu demektir.
Hurma ile iftar etmek sünnettir. İftar edince, (Zehebez-zama' vebtellet-il uruk ve sebet-el-ecr inşaallahü teâlâ) duasını okumak, teravih kılmak ve hatim okumak önemli sünnettir.
Bu ayda, her gece, Cehenneme girmesi gereken, binlerce Müslüman affolur, azat olur. Bu ayda, Cennet kapıları açılır. Cehennem kapıları kapanır. Şeytanlar, zincirlere bağlanır. Rahmet kapıları açılır. Allahü teâlâ, bu mübarek ayda Onun şanına yakışacak, kulluk yapmayı ve Rabbimizin razı olduğu, beğendiği yolda bulunmayı, hepimize nasip eylesin! Âmin. (Mektubat ,1.c. 45.m.)
Açıktan oruç yiyen, bu aya hürmet etmemiş olur. Namaz kılmayanın da, oruç tutması ve haramlardan kaçınması gerekir. Bunların orucu kabul olur ve imanları olduğu anlaşılır.
RAMAZAN AYI ÖNEMİ ANLAMI NEDİR?
Bu konuda imam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: Mübarek Ramazan ayı, çok şereflidir. Bu ayda yapılan, nafile namaz, zikir, sadaka ve bütün nafile ibadetlere verilen sevap, başka aylarda yapılan farzlar gibidir. Bu ayda yapılan bir farz, başka aylarda yapılan yetmiş farz gibidir. Bu ayda bir oruçluya iftar verenin günahları affolur. Cehennemden azat olur. O oruçlunun sevabı kadar, ayrıca buna da sevap verilir. O oruçlunun sevabı hiç azalmaz.
Bu ayda, emri altında bulunanların, işlerini hafifleten, onların ibadet etmelerine kolaylık gösteren âmirler de affolur, Cehennemden azat olur. Ramazan-ı şerif ayında, Resulullah, esirleri azat eder, her istenilen şeyi verirdi. Bu ayda ibadet ve iyi iş yapabilenlere, bütün sene bu işleri yapmak nasip olur. Bu aya saygısızlık edenin, günah işleyenin bütün senesi, günah işlemekle geçer.
Bu ayı fırsat bilmeli, elden geldiği kadar ibadet etmelidir. Allahü teâlânın razı olduğu işleri yapmalıdır. Bu ayı, ahireti kazanmak için fırsat bilmelidir.
Kur'an-ı kerim, Ramazanda indi. Kadir gecesi, bu aydadır. Ramazan-ı şerifte, iftarı erken yapmak, sahuru geç yapmak sünnettir. Resulullah bu iki sünneti yapmaya çok önem verirdi.
İftarda acele etmek ve sahuru geciktirmek, belki insanın aczini, yiyip içmeye ve dolayısıyla her şeye muhtaç olduğunu göstermektedir. İbadet etmek de zaten bu demektir.
Hurma ile iftar etmek sünnettir. İftar edince, (Zehebez-zama' vebtellet-il uruk ve sebet-el-ecr inşaallahü teâlâ) duasını okumak, teravih kılmak ve hatim okumak önemli sünnettir.
Bu ayda, her gece, Cehenneme girmesi gereken, binlerce Müslüman affolur, azat olur. Bu ayda, Cennet kapıları açılır. Cehennem kapıları kapanır. Şeytanlar, zincirlere bağlanır. Rahmet kapıları açılır. Allahü teâlâ, bu mübarek ayda Onun şanına yakışacak, kulluk yapmayı ve Rabbimizin razı olduğu, beğendiği yolda bulunmayı, hepimize nasip eylesin! Âmin. (Mektubat ,1.c. 45.m.) Mübarek vakitlerde, günahlardan titizlikle uzak durmalı, taatları, ibadetleri ve her çeşit hayratı artırmalıdır. Zira Allahü teâlâ, tarafından sevilen kimse, faziletli vakitlerde faziletli amellerle meşgul olur. Buğzettiği kul ise; faziletli vakitlerde kötü işlerle meşgul olur. Kötü işlerle meşgul olanın bu hareketi azabının daha şiddetli olmasına ve Allahü teâlânın, ona daha çok buğzetmesine sebep olur. Çünkü o, böyle yapmakla vaktin bereketinden mahrum kalmış ve onun hürmet ve şerefini çiğnemiş olur. (Mev'iza-i hasene)
RAMAZAN'DA KURAN-I KERİM'İN YERİ
Ramazan ayını değerli kılan nedenlerden birisi, Kutsal kitabımız olan Kur'an'ın bu ayda indirilmiş olmasıdır. Yüce Allah Kur'an'da " Ramazan ayı insanları kurtuluş yolan götüren, doğruyu yanlıştan ayıran Kur'an'ın indiği aydır. "(Bakara suresi, ayet 185) buyurmuştur. Kur'an', Allah tarafından insanlara öğüt vermek ve yol göstermek için gönderilmiştir. Bu nedenle Kur'an insan için hayati değer taşır. Kur'an okumak bir ibadettir. Peygamberimiz Allah'ın bildirdiği görev ve sorumluluklarımızı sıkça hatırlamamız için Kur'an'ı çok okumayı teşvik etmiştir. Müslümanlar, ramazan ayında Kur'an okumaya her zamankinden daha çok özen gösterirler.
Bunun için evlerde veya camilerde bir araya gelerek, her gün Kur'an'dan yirmi sayfa okurlar. Ramazan ayının sonuna gelindiğin de ise Kur'an'ı baştan sona bir kez okumuş olurlar. Buna hatim denir. Daha sonra hatim duası yapılır. Müslümanlar yüzyıllar boyu bu geleneği devam ettirmişlerdir. Kur'anıkerim, ramazan ayının Kadir Gecesi'nde indirilmeye başlanmıştır. Kadir gecesi ramazan ayının 27. gecesi olarak bilinir. Yüce Allah Kadir Gecesi'nin "Bin aydan daha hayırlı" olduğunu haber vermiştir. Peygamberimiz de "Kim inanarak ve sevabını Allah'tan umarak Kadir Gecesi'ni değerlendirirse geçmiş günahları bağışlanır" (Buhari) buyurarak, bu gecenin önemini belirtmiştir.