"Dış politika duygusallığı kaldırmaz"
Sabah Gazetesi yazarı Salih Tuna, bugünkü köşesinde coğrafyamızda yaşanan gelişmelere, Türkiye'nin konumuna ve Türkiye'nin konumuna yönelik muhalif tutumlara değindi. "Dış politika duygusallığı kaldırmaz" diyen Tuna, "ABD dönemin dışişleri bakanları Davutoğlu ile Hillary Clinton'un "çak" yaptıkları dönemde Şam'ı hedefe koymuştu. Sonra ne yaptı? Suriye rejimini hedeften çıkardı, DEAŞ'ı hedefe koydu." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'de Rusya'yla ilişkilerimizden rahatsız olan bir kesimin varlığı herkesin malumu.
"Moskof mezalimi" anlatılarıyla malul bir hamaseti hamakat boyutunda yaşayanları kastetmiyorum.
Bunların "rahatsızlığı" nihayetinde sempatiktir.
En fazla şu kadarcığını söyleyebiliriz: Tarihi unutmamakla tarihe çakılmak aynı şey değildir. Kaldı ki yakın tarihe bakacak
olursanız Kurtuluş Savaşı'mızdaki manzara bambaşkadır.
Gelgelelim, romantik reflekslerin dışında "nüfuz casusu" gibi hareket edenler var.
Bahsettiğim "rahatsızlar" bunlar.
Ki, Rusya'yla ilişki şöyle dursun, sürgit gerginlik, tabiri caizse "soğuk savaş" yaşansın istiyorlar.
O kadar ki, Rusya'nın mezaliminden kaçıp ABD'nin ipine sarılalım. ABD bölgede ne isterse onu yapalım. Sınırlarımızda İkinci İsrail mesabesindeki "terör devletine" bile sesimizi çıkartmayalım.
Rus Büyükelçisi Andrey Karlov cinayeti ve 2 Rus uçağının düşürülmesi tastamam buna yönelikti.
Neyse ki, Cumhurbaşkanımız Erdoğan ve Putin'in ferasetiyle kriz aşıldı.
Hatta aşılmakla da kalmadı. Rusya Türkiye ilişkileri tarihinin en parlak dönemini yaşadı.
Ta ki İdlib'e kadar.

DIŞ POLİTİKA DUYGUSALLIĞI KALDIRMAZ
Sanılmasın ki İdlib'e kadar Rusya melekti de şimdi şeytan oldu. Rusya ne yaptıysa hep kendi çıkarı için yaptı.
Rusya, Suriye'de bazen İran'ı bize karşı, bazen de bizi İran'a karşı kullanmaya çalıştı.
Biz de elimizden geldiğince ABD - Rusya çelişkisinden istifade etmeye çalıştık. Barış Pınarı harekatı başta olmak üzere güvenlik koridorları kurduk.
Demem o ki dış politika duygusallığı kaldırmaz. Konjonktür değişince haliyle ilişki biçimleri de revize edilir.
Bakınız, ABD dönemin dışişleri bakanları Davutoğlu ile Hillary Clinton'un "çak" yaptıkları dönemde Şam'ı hedefe koymuştu.
Sonra ne yaptı?
Suriye rejimini hedeften çıkardı, DEAŞ'ı hedefe koydu. Bu hedefi de araçsallaştırarak YPG'ye alan açtı. ÖSO yerine de PKK'yı "kara ordusu" addederek vekalet savaşını sürdürdü.
Şu sıralar Suriye politikasını tekrar revize etmeye çalışıyor. Washington'un İdlib desteği bunun göstergesi.
ABD'nin ilişkisini hiçbir zaman revize etmeyeceği tek ülke ırkçı Siyonist İsrail'dir.
YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYIN

