Algı operatörleri bu kez de Libya için iş başında! Kemal Kılıçdaroğlu ve Ertuğrul Özkök'ten ağız birliği

Hükümetin hemen hemen her adımını eleştirmeyi kendilerini ibadet haline getiren algı operatörleri bu kez de Libya için iş başında. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başkan Erdoğan'ın Libya'ya asker gönderme konusundaki açıklamaları için bilindik sözü olan "Libya'da ne işimiz var" açıklamasını yaparken Derin Hürriyet'in suikastçısı Ertuğrul Özkök ise algı operasyonuna devam ederek “Acaba Türkiye, Libya’ya asker gönderirken bu keskin nişancıların, ağır topların ve Sukhoi’lerin Mehmetçiğe karşı kullanılmayacağı konusunda bir garanti aldı mı?” dedi.

Giriş Tarihi 17 Aralık 2019, 11:45 Güncelleme 17 Aralık 2019, 12:36
Algı operatörleri bu kez de Libya için iş başında! Kemal Kılıçdaroğlu ve Ertuğrul Özkök’ten ağız birliği

İÇİNDEKİLER

Doğu Akdeniz'de bulunan petrol ve doğalgaz çıkarlarımız için Libya ile yapılan anlaşma ve Başkan Erdoğan'ın "Gerekirse asker göndeririz" açıklamaları, Türkiye'nin dışarıdaki düşmanları kadar içerideki düşmanlarını da rahatsız etti.

Dün Meclis Komisyonu'ndan geçen Libya Mutabakatı'na red oyu verenler hiç şaşırtmadı. Ülke menfaatine her koşulda karşı çıkan CHP, İYİ Parti ve HDP beklenecek hareketi hiç şaşırtmadan yaptılar.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, YPG'nin neredeyse kökünü kurutan Barış Pınarı Harekatı'na 'içimiz yana yana evet diyoruz' dediği gibi bu konuda da ikili oynadı. Libya ile yapılan anlaşmayı desteklediğini söyleyen Kılıçdaroğlu, "Ne işimiz var Libya'da? Suriye batağında ne işimiz vardı? Siyasi iktidarın Suriye batağında yaşananlardan ders alması lazım" demeyi de aksatmadı.

IMF KOMİSERİ FAİK ÖZTRAK DA SAÇMALADI
Doğu Akdeniz'de kıyı sınırı dahi olmayan Fransa'nın bölgedeki durumunu görmezden gelen CHP Parti Sözcüsü Faik Öztrak, "Biz Mehmetçiğimizin başka ülkelerin toprağında bulundurulmasına karşıyız. Mehmetçiğimizin görevi sınırlarımızı korumaktır. Sınırlarımızdan gelecek olan terör dahil her türlü tehdide karşı ülkemizi savunmaktır" dedi.

DERİN HÜRRİYET'İN SUİKASTÇISI DA İŞ BAŞINDA!
Öte yandan Derin Hürriyet'in en ünlü suikastçısı Ertuğrul Özkök de, tüm düşmanları rahatsız eden Libya anlaşmasını ve asker gönderme durumunu eleştirdi.

Özkök'ün şimdiye kadar yapılmak istenen bu tür milli politikalara da karşı geldiğini unutmamak gerek.

ZEYTİNDALI HAREKATI'NA DA KARŞI ÇIKMIŞTI!
Zeytindalı Harekatı'nı da manipüle eden Özkök, TSK'yı eleştiren hatta tehdide varan yazılar yazmış, "Bir anda bütün dünyayı Barzani'nin yanında, Türkiye'nin karşısında bulabilirsiniz" ifadelerini kullanmıştı.

TÜRKİYE ALEYHİNE HER ŞEYİN YANINDA!
Daha önce Gezi destekçiliği yapan Özkök, 17-25 Aralık'ı da savunmuş, yüzlerce kişinin canına mal olan 15 Temmuz hain darbe girişimini de meşrulaştırmıştı.

Algı yönetimini silaha dönüştüren Ertuğrul Özkök, Libya konusunu köşesine taşıyarak, "Acaba Türkiye, Libya'ya asker gönderirken bu keskin nişancıların, ağır topların ve Sukhoi'lerin Mehmetçiğe karşı kullanılmayacağı konusunda bir garanti aldı mı?" ifadelerini kullandı.

Akıl bulandırmaktan başka bir işi olmayan Özkök, Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin kuşatılmaya çalışıldığından ise hiç bahsetmedi.

BU İŞİ BİZ BAŞLATMADIK!
Muhalefetin her zamanki gibi Libya için de eleştirilerde bulunacağını söyleyen Sabah gazetesi yazarı Hasan Basri Yalçın ise, muhalefetin kendisini Türkiye çıkarları için değil de başka ülkelerin çıkarları için ayarladığını söyleyerek, "Eğer Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin kuşatılmaya çalışıldığını görmüyorsanız Libya'ya asker gönderme işini abartılı bulabilirsiniz" diye yazdı.

Yalçın, Doğu Akdeniz'e kıyısı olmayan ülkelerin dahi konuşmaya hak bulduklarını belirterek, "Doğu Akdeniz'e kıyısı olmayan ülkeler bile bu oyunu açıktan oynarken Türkiye'de bu tür seslerin böylesi gürültü yapması olacak iş değil" dedi.

Osmanlı döneminde de Libya'nın önemli bir stratejik nokta olduğunu söyleyen Yalçın, "Libya'nın bu hesapta nasıl kilit bir rol oynadığını merak edenler yüzyıl önce Osmanlı subaylarının kendi imkanlarıyla Libya'ya neden gidip savaştıklarına ve bu savaşı kaybedince neleri kaybettiğimize dönüp bir baksın" ifadelerini kullandı.

YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ

DOĞU AKDENİZ'İN ÖNEMİ NEDİR?
Enerji kaynaklarının keşfedilmesiyle beraber Doğu Akdeniz, sadece Akdeniz ticaret yollarının kontrolü açısından değil, aynı zamanda enerji üzerine mücadelenin de kritik bir alanı haline geldi. Enerji faktörü Doğu Akdeniz'in jeopolitik önemini değiştirmiş ve sadece kıyıdaşların değil, aynı zamanda uluslararası aktörlerin ve şirketlerin de bölgeye ilgi duymaya başlamasına neden olmuştur. Bölge üzerinde etki alanı kurmak isteyen aktörlerin sayısı arttıkça, konu Doğu Akdeniz özelinde daha da karmaşık bir hal alıyor. Bu nedenle Doğu Akdeniz ve enerji bağlantısı Kıbrıs, enerji güvenliği ve uluslararası hukuk çerçevesinde etki doğuran ve değerlendirilen bir konu halini aldı.

Türkiye'nin Libya ile imzaladığı deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasına ilişkin mutabakat, Doğu Akdeniz jeopolitiğini köklü bir şekilde değiştirebilecek bir hamle olarak gündeme geldi. Hem BM hem de Türkiye tarafından tanınan Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti ile Türkiye arasında imzalanan yetki alanı belirleme mutabakatı öncesinde bölgenin durumunun özetlenmesi, bu mutabakatın bölgedeki tüm dengeleri değiştirecek bir niteliğe sahip olduğunun anlaşılması için önemlidir.

ÇOK KRİTİK BİR HAMLE!
Doğu Akdeniz'de halihazırdaki durum uluslararası hukuk açısından bu çerçevede seyretmekteyken, Türkiye ile Libya arasında imzalanan deniz yetki alanı sınırlandırma mutabakatı bölge jeopolitiğini derinden etkileyecek çok kritik bir hamledir. Bu bir yandan Türkiye'nin egemenlik hakkını hiçe sayarak sözde MEB ilan eden Yunanistan'ın bölgedeki pozisyonunu etkileyecek, diğer yandan da Türkiye ve KKTC'yi dışında tuttukları "Doğu Akdeniz Enerji Platformu" gibi girişimlerde bulunan İsrail, Mısır gibi devletlerin bu tutumu yeniden değerlendirmesini sağlayacaktır.

Doğu Akdeniz'de enerji güvenliğinin sağlanması için, öncelikle Kıbrıs'ta çözüme gidilmesi ve uluslararası hukuk ilkeleri temelinde hareket edilmesi gerekiyor. Ardından da Doğu Akdeniz'in bir havza olarak düşünülmesi, tüm kıyıdaşlarıyla beraber her aktörün çıkarlarının hesaba katılması ve bölgeye ortak bir iş birliği çerçevesinde bakılması gerekiyor. Bu minvalde, Türkiye ve KKTC'nin çeşitli platformlarda uluslararası hukukun ilkeleri bağlamında yaptığı işbirliği çağrıları dikkate alındığında, bölgede çözüm için, makrodan mikroya, yani AB'den Yunanistan ve GKRY'ye, hakkaniyet ilkesi temelinde, işbirliğine açık bir siyasi niyet göstermek zorunlu bir durumdur. Türkiye ile Libya arasındaki bu mutabakat da göstermiştir ki Türkiye Doğu Akdeniz'de uluslararası hukuktan doğan haklarından ve KKTC'nin haklarının yok sayılmasına karşı mücadeleden hiçbir şekilde vazgeçmeyecektir. Ayrıca mutabakat, bölgede oldubitti siyasetiyle davranmanın gerilimden başka bir sonuç doğurmayacağını, yani bölgedeki çözümün Türkiye ve KKTC'ye yönelik ittifak arayışlarından değil işbirliğinden geçtiğini göstermiştir.

TAKVİM.COM.TR/ÖZEL HABER