Hayvancılıkta S.O.S veren Kars-Ardahan-Iğdır üçgeni

Ülkemizin hayvancılıkta en önemli üretim merkezleri Kars-Ardahan-Iğdır üçgeninde bulunuyor. Ama son yıllarda bu üçgenden imdat çağrısı S.O.S geliyor adeta. Bütün bunların sebeplerini yazacağımı söylemiştim dün. İşte bölgeye gidip, gezip, konuşup dertleşip listesini yaptığım sorunlar ve sebepler.

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 27 Ekim 2009 Güncelleme 27 Ekim 2009, 00:17

İÇİNDEKİLER

Bu seyahatim gerçekten de pırıl pırıl bir havada geçti ve pek sevindim. Acaba İsviçre'de, Avusturya'da ya da bir başka doğal güzellik fiyakalısı ülkede böyle güzel bir doğa var mı? Havanın güzel olması sadece gezip tozma açısından değil hayvancılık olayından da önemli. Çünkü bu bölgede yani üçgende hayvancılık meralara bağlı. Diğer bölgelerdeki gibi ahır besiciliği bu bölgede yok denecek kadar az. Mera besiciliği ise yağmurla çok ilintili. Yağmur olduğu yıllarda kış ve yaz hayvan beslemek mümkün. Ama yağmur yağmadığı zaman ne mera ne de ahırda hayvan beslemek mümkün değil. Mesela geçen yıl yağmur yağmadı 600 YTL'ye Konya'dan, Diyarbakır'dan saman getirtti besici esnafı. Yani hayvanları beslemek pahalıya mal oldu. 10 tane hayvan besleyen işletme 5'ini sattı, 5'ni de zor besleyebildi. 1980'de 600 bin olan büyükbaş hayvan 360 bine, 1 milyon 600 bin olan küçükbaş hayvan ise 330 bine inmiş. Kars'tan her dört kişiden üçü metropollere göçmüş durumda. Büyükşehirlerdeki biraz da bu. - Diyorlar ki: "Hükümet tarafından köylüye biraz destek veriliyor ama bu para sakız parası oluyor. Petrole, tohuma 10 defa zam gelmiş. Adana ikinci mahsulünü seçerken buraya sıra gelmemiş oluyor. Yağmur olmazsa bu mahsul da alınamaz. Biz hükümete diyoruz ki paraları böyle çarçur etmeyin. Paraları sulama gibi kalıcı yatırımlara verin. Yem bitkileri için sulu tarıma yatırım yapılmalı. Kalıcı yatırım olursa bunun yararını sonraki nesiller de görür. Küçük işletmelerin büyümesi gerekiyor. Bu küçük işletmelerle köylüyü yerinde tutamazsınız. Mesela Avrupa'da bir işletmede 40 inek var Türkiye'de 4 inek. 4 inekle, kışı uzun, verimsiz coğrafyada bir aileyi geçindiremezsiniz. Masa başında verilen emirlerle, yapılan projelerle bu işletmelerin büyümesi sağlanamaz. İşletmelerin büyümesi için yeri olan besicilere, işletmeleri inekler için asgari olarak 40, tosunlar için de 100 olarak çoğaltmadıkça, koyunculuğu yaymadıkça buralardan istihdamı sağlanması zor olur. Bölgede olan hayvancılık eskiden Türkiye'yi doyuruyordu. Şimdi yine aynı seviyeye gelebilir. Bunu aktarınca bize verilen yanıtlar, 'Tarlaya destek veriyoruz, fakirlere kömür veriyoruz, açlara çorba veriyoruz yetmiyor mu?' şeklinde. "Bundan fazlasını veremeyiz" diyorlar.

Et fiyatlarına ayar
Et fiyatlarının neden pahalandığı sorusunun yanıtını da araştırıyorum. Gelen yanıtlar şöyle: "Kombineler aynen fındık gibi hayvancılığın sigortası. Nasıl fındık ve pamuğa fiyat yıllık olarak veriliyor. Bizde de teşvik veriliyor. Şimdi diyorlar ki biz Doğu'ya teşvik vereceğiz. 29 ilde teşvik uygulayacağız. Nasıl uygulanacak, 15 hayvan ve üzeri besleyenler kombinede kestirecek ve bunlara kilogram başına 1 TL teşvik verilecek. Bu söyleniyor ama daha uygulanmadı. Biz de diyoruz ki bu yetmiyor. Nakliye pahalı, çoban pahalı, yem pahalı, saman pahalı, ilaç pahalı ve kredilerin faizi yüksek. Önlem alınmazsa üretim tamamen durma noktasına gelebilir. Böylece yabancı ülkelerin müşterisi haline geliriz.