78 kişiye mezar olmuştu! Grand Kartal Otel davasında hesap soruluyor: Önce damadı sonra kızları: Sorumlu Halit Ergül
Bolu Kartalkaya’da 21 Ocak 2025 tarihinde Grand Kartal Otel’de meydana gelen yangın faciasında 36’sı çocuk 78 kişi hayatını kaybetmişti. Olay sonrası başlatılan soruşturma kapsamında sorumlular hakim karşısına çıktı. Otel sahibi Halit Ergül'ün damadı ve aynı zamanda Grand Kartal A.Ş.’nin Genel Müdürü tutuklu sanık Emir Aras'ın savunması alındı. Emir Aras, denetim yapıldıktan sonra kendilerine bildirilen eksiklikleri kayınpederi Halit Ergül’e bildirdiğini iddia ederek, "Durumu kayınpederime anlattım. O da itfaiye raporumuzun olduğunu, açılışta alındığını söyledi. Olmasa işyeri açılmazdı dedi. Ben de Kadir beye öyleyse geri çekelim dedim. Daha sonra kim ne işlem yaptı bilmiyorum." ifadelerini kullandı. Halit Ergül'ü kızı ve şirketin yönetim kurulu üyesi Elif Aras, "Nihai kararları babam verir. Biz emir, talimat vermeyiz, işletmeye karışmayız, imza yetkimiz yoktur." dedi. Ergül'ün bir diğer kızı Ceyda Hacıbekiroğlu'nun da benzer şekilde ifade vermesi dikkat çekti. Takvim.com.tr duruşmanın 3. gününde yaşananları dakika dakika aktarıyor...
Bolu Grand Kartal Otel'de 21 Ocak'ta meydana gelen yangın nedeniyle 78 kişinin hayatını kaybettiği, 133 kişinin de yaralandığı olaya ilişkin 32 kişi hakkındaki iddianame Bolu Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilmişti.
Yangına ilişkin davada duruşmaların ilk 2 gününde toplamda 17 sanığın savunması alındı. Duruşma 3. gününde devam ediyor.
Otel Sahibi Halit Ergül
Dava ile ilgili tüm gelişmeleri takvim.com.tr'den anbean takip edebilirsiniz...
CANLI ANLATIM
MUTFAK ÇALIŞANLARI SAVUNMA YAPTI
Bolu 1. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından, Bolu Sosyal Bilimler Lisesi'nin spor salonunda özel olarak oluşturulan salonda görülen duruşmada savunmasını yapan otelin mutfak personeli tutuksuz sanık Enver Öztürk, aşçı olarak çalıştığını söyledi.
Öztürk, otelin 4'üncü kattındaki 5 numaralı depoda kaldığını ve saat 03.35 gibi ses üzerine uyandığını, personel çıkışından dışarı çıktıklarını belirterek, bu sırada yangının büyüdüğünü, merdivenlerle kurtarma çalışmasına katıldıklarını anlattı.
Otel sahibi tutuklu sanık Halit Ergül ve eşi yönetim kurulu üyesi tutuklu sanık Emine Murtezaoğlu Ergül'ü tanıdığını aktaran Öztürk, kızları tutuklu sanıklar Ceyda Hacıbekiroğlu ve Elif Aras'ı tanımadığını kaydetti.
Mutfak bölümünün şefinin tutuksuz sanık Reşat Bölük olduğunu, kendisinin sıcak yemek ustası olduğunu anlatan Öztürk, yangın çıkan "grill plate" isimli elektrikli cihazın kaçta açıldığını bilmediğini, cihazın daha önceki yıl ve aylarda açık bırakıldığını duymadığını ve her gün temizlendiğini belirtti.
Öztürk, mahkeme başkanının, yangın eğitimi, tatbikat, yangın müdahale ekibi, yangın alarm sistemiyle ilgili sorularına şu cevapları verdi:
"Yangın eğitimi verilmedi, tatbikat yapılmadı. Yangına müdahale ekibinin kurulup kurulmadığından haberim yok, bilmiyorum. İş güvenliği uzmanını görmedim. Mutfakta yangın tüpü vardı. Yangın alarm sistemini hiç görmedim, sprinkler (yangın söndürme sistemi) yoktu. Yangın anında kimin ne yapacağı belli değildi."
Bu sırada rahatsızlanan İl Özel İdare Ruhsat ve Denetim Müdürü tutuklu sanık Yeliz Erdoğan'a duruşma salonunun dışında sağlık ekiplerince müdahale edildi.
SANIK FAYSAL YAVER: "IZGARAYI BEN AÇMADIM"
Mutfak personeli tutuklu sanık Faysal Yaver ise yangından bir ay önce otelde kahvaltı baş yardımcısı olarak işe başladığını, yangını gören ilk 4 kişiden biri olduğunu söyledi.
Kahvaltı için hazırlık yaptığı sırada Yusuf Karahanlı'nın kendisine yangını haber verdiğini anlatan Yaver, bunun üzerine "yangın var" diye bağırarak ikinci kata indiğini ve garaj kapısından dışarı çıktığını kaydetti.
Yaver, dışarı çıktıktan sonra insanlara yardımcı olmaya çalıştıklarını anlattı.
Mahkeme başkanının, mutfak şefinin kim olduğu sorusuna cevap veren Yaver, "Gece 23.00, en geç 00.00’da mutfağa girerim. O saatten gündüz 11.00-12.00’ye kadar çalışırım. Kahvaltı şefi Salih Acar’dı. Yangından 2 gün önce bir sıkıntı yaşadı, o yüzden işten çıkarıldı. Başka bir mutfak personeliyle tartışma yaşadı. Kahvaltı şefimiz yok." diye konuştu.
Yaver, yangın eğitimi almadığını ve otelde yangın tatbikatı yapılıp yapılmadığını bilmediğini ileri sürdü.
Mahkeme başkanının, "Yangın tüpü var mıydı?" şeklinde sorusu üzerine Yaver, "Aslında gözümüzün önünde, lavabonun altında yangın tüpü varmış ama biz o anda göremedik." ifadelerini kullandı.
Yaver, üzerine atılı suçlamayı reddederek, "Izgarayı ben açmadım. Bu kamera kayıtlarında da vardır." dedi.
Cumhuriyet savcısının, "Benmariyi açmak isterken yanlışlıkla elektrikli ızgarayı açmış olabilir misiniz?" sorusu üzerine Yaver, "Benim açtığım sabit benmaridir. Sabit benmari şov alanının dışındadır. Izgarayı açmak için şov alanına girmek gerekmektedir. Ben şov alanına girmedim. Sabit benmariyi 00.30 civarı açtım." şeklinde konuştu.
Faysal Yaver'in savunmasının ardından duruşmaya yarın sabah devam edilmek üzere ara verildi.
"65 YAŞINDAYIM GÖREMİYORUM"
Kartalkaya'da 78 kişinin hayatını kaybettiği Grand Kartal Otel yangınının duruşmasında, otelin yönetim kurulu üyesi ve aynı zamanda otel sahibi Halit Ergül’ün eşi tutuklu sanık Emine Murtezaoğlu Ergül'ün savunması alındı. Olaydan 2 ay sonra tutuklanan Ergül savunmasında olay günü yaşadıklarını şöyle anlattı:
"Olay gecesi oradaydım, hasbelkader kurtuldum. Koridordan gelen sesleri duyunca yataktan fırladım. Doğuştan gelen bir görme engelim var. 25.5 numara özel lens kullanıyorum, lensleri takmadan hiçbir şey göremiyorum. Kızım aradı, ona “Kapıya ıslak havlu koy, koridora çıkma” dedim. Odamın önünde bir çatı vardı. Biri oraya atlayıp battaniye istedi. Ne bulduysam verdim. Kızıma da ‘Camı kır’ dedim. Eşim Gazelle Otel'deydi, onu arayıp yardım etmesini istedim. İçeride insanlar vardı. Duman çok kötüydü. İnsanlara yardım etmeye çalıştım, gitmeye çalıştım ama ulaşamadım.
Çok toz ve duman vardı. Lens kullananlar bilir; toz ve kuruluk gözleri çok kötü etkiler. Bu yüzden gidemedim, dışarı çıktım. Yüksek merdivenle 6’ncı ve 7’nci kattaki insanları kurtarıyorlardı. Beni de o merdivenle kurtardılar. Bir sürü insan vardı; çıkan herkes sağa sola koşturuyordu. Yürüyerek, yangının sıçrama ihtimaline karşı Dorukkaya’ya gittik. 65 yaşındayım, göremiyorum. Yanımda 3 çocuk vardı. Dorukkaya Otel'in müdürüne gidip, “Lütfen yardım edin, içeride hâlâ insanlar olabilir” dedim. Dorukkaya Otel’in orada su ve meyve vardı. Alıp insanlara dağıtmak istedim. Orada çaresizdim, ne yapabileceğimi sorguluyordum. Bir süre sonra jandarma oteli sardı, kimseyi yaklaştırmıyordu. Birkaç gün Gazelle Otel’de kaldık, ardından İstanbul’a kızlarımın yanına döndüm."
"OTELİN İŞLEYİŞİYLE HİÇ İLGİM OLMADI"
Sanık Emine Murtezaoğlu Ergül, otelin işleyişiyle ilgisi olmadığını ifade ederek, "Bizimki bir aile şirketi. Ben işle ilgilenmedim. Babam da aynısını yapardı, eşim de öyle yaptı. Arada bir evrak gelirdi, imzalardım. Ben çocuklarımla ilgilenirdim. Çocukların eğitimi boyunca İstanbul’da yaşadım. Bu süreçte annemle babam rahatsızlandı, onlara baktım. Babam ölmeden önce 5 yıl yatalaktı, onu Gazelle Otel’e aldırıp bakımını yaptım. Sonra torunlarım oldu, onlara destek verdim. Otelin işleyişiyle hiç ilgim olmadı, zamanım da yoktu. Sadece gittiğimde “Bu çiçek sulanmamış” gibi şeyler söylerdim" dedi.
"HALİT’E SORMADAN HİÇ BİRŞEY YAPAMAZDI"
Mahkeme başkanı, sanığa Ticaret Sicil Gazetesi'ne göre görevi olup olmadığını sordu. Sanık, "Evet, böyle bir görevim vardı. Eşim olmadığında bana evrak getirirlerdi, ben de imzalardım. Otel yönetimine karışmazdım. Emir Aras müdürdü ama kendi başına karar vermezdi, eşime sorarak hareket ederdi. Kızlarım yalnızca tatillerde gelirlerdi. Onlar da çocuk büyütüyor, onunla uğraşıyorlardı. İstanbul’da yaşıyorlar. Emir Aras ya da başka biri, Halit’e sormadan hiçbir şey yapamazdı" diye cevap verdi.
Çalışanlara yangın eğitimi verilip verilmediği veya yangın tüplerinin olup olmadığı sorulan sanık, "Eğitimin olup olmadığını bilmiyorum ama koridorlarda yangın tüpleri vardı" dedi.
"BEN HER GÜN ÖLÜYORUM"
Grand Kartal Otel duruşmasında tutuklu sanık Elif Aras’ın savunma yapmasının ardından mağdur avukatlarının Aras’a yönelik çapraz sorgusuna geçildi. Bir avukat, sanık Elif Aras’a, "Kaçarken yangın butonuna bastınız mı?" diye sordu.
Sanık, "Ölümle burun buruna gelmemiş bir insanın bunu merak etmesi normal” diyerek açıklama yaparken, yangında 8 yakınını kaybeden avukat Yüksel Gültekin "Ben her gün ölüyorum" diye bağırarak tepki gösterdi.
"RAPORU BİLSEM NE KENDİM KALIRDIM NE DE BAŞKASINA İZİN VERİRDİM"
Sanığa, "İtfaiye raporunu bilseydiniz otelde çocuğunuzla kalır mıydınız?" sorusu yöneltildi. Sanık, "Raporu bilseydim ne kendim kalırdım ne de başkasının kalmasına izin verirdim" dedi.
Bir müşteki avukatı ise sanığa, "Eşinizin, büyük bir yangın tehlikesi olan otelde sizin ve çocuğunuzun hayatını tehlikeye atmasına rağmen, ona karşı bir tedbir almadınız. Bu durumda 78 kişiye karşı sorumluluğunuz sadece kâğıt üzerinde mi?" diye sordu.
Sanık, "Eşimin böyle bir riski bilerek buna müsaade edeceğini sanmıyorum" cevabını verdi.
"VİCDANSA VİCDAN"
Avukat Yüksel Gültekin sanık Aras’a, "Bu olay karşısında utanç duyuyor musunuz, vicdanınız sızlıyor mu?" sorusunu yöneltti.
Sanık ağlayarak, "Benim sorumluluğum olmamasına rağmen, dedemin inşa ettiği otelde, çocuk yaşta yönetim kurulu üyesi yapıldığım bir ortamda böyle bir şeyin yaşanması... Vicdansa vicdan" dedi.
Bu sırada müşteki yakınları, "Dedenin oteline mi ağlıyorsun?" diyerek tepki gösterdi. Sanık sözlerine "Birçok yerde birçok hata olduğunu görüyorum. Bunun sorumlularına yüce Türk yargısı karar verecektir. Keşke elimden daha fazlası gelseydi, keşke daha fazla bağırabilseydim" diye devam etti.
"GRİLL PLATE'İN ARIZASINI BİLİP BİLMEDİĞİNİ BİLMİYORUM"
Bir avukat, sanık eşi Emir Aras’ın otelde yetkisi olup olmadığını, talimat verip vermediğini ve bu talimatları kimlerden aldığına dair sorular yöneltti.
Sanık, "Eşim görevlerini kendi anlattı. Kamera bile bozulsa teknik servise söylerdi diye düşünüyorum. Haberi varsa yaptırırdı ama haberi nereden alacaktı, onu bilemiyorum. Grill plate’in bozulduğunu bilip bilmediğini de bilmiyorum" dedi.
MAHKEMEDEN AFAD'A MÜZEKKERE
Mahkeme başkanı, yangın sırasında otelin otoparkından araçların çıkarılması talimatının verilip verilmediğinin belirlenmesi için AFAD’a müzekkere yazıldığını açıkladı.
"NİHAİ KARARLARI BABAM VERİR"
Ceyda Hacıbekiroğlu'nun ardından ablası ve otelin yönetim kurulu üyesi tutuklu sanık Elif Aras'a savunması için söz hakkı verildi.
Olay gecesi kendisinin de otelde olduğunu ifade eden Aras, "O gece bende şans eseri kurtuldum. Ben 7. katta 7027 numaralı oda da kalıyordum. Saat 03.30 sıralarında koridordan gelen seslere uyandım. Eşime kavga olabileceğini ve bakmasını söyledim. Eşim baktığında yangın olduğunu ve kalkmam gerektiğini söyledi. Pandemi zamanında kullandığımız maskelerden gördüm, elime geçirdim ve çıktım. Eşim bu sırada 'Yangın var çıkın' diye bağırıyordu, sonra ben kızımı aldıktan sonra koşmaya başladık" dedi.
"DUMANA BİRAZ DAHA MARUZ KALSAYDIM BUGÜN BURADA OLMAZDIM"
Aras, savunmasına şöyle devam etti:
"Sanırım birkaç oda sonra dumanın içine girdim. Dumanların içine girerek merdivenlerden inmeye başladık. 6 veya 5. katlarda nefes bile zor alıyorduk. Bu katlarda 8-9 yaşlarında bir çocuk gördüm, onu da alarak dışarı çıktım. Çocuk oyun odası görevlisini gördüm ve 2 çocuğu da ona teslim ettim. Çocuğa adını ve annesinin adını sordum. Ardından onları Grand Kartal'ın yanındaki Kartal Otel'e bıraktıktan sonra dışarı çıkıp çocuğun annesini aramaya başladım. Çok büyük bir panik anıydı. Gelen insanları, çocukları Kartal Otel'e yönlendiriyorduk. Annem ve kardeşim aklıma geldi. Bu sırada 6. ve 7. katta otopark tarafında otel çalışanları misafirleri, merdivenlerle tahliye etmeye başladı. Bütün gece insanlar ne yapabiliyorsa onları yaptık. İnsanlara camlardan atlamamaları gerektiğini söylüyordum, yardıma ihtiyacı olanlara yardım ediyordum. Benim telefonum oda da kalmıştı, bu sebeple yanımda kim varsa sürekli 112 Acil Çağrı Merkezi'ni arattırıyordum. Yangını söndürmek için gelecek olan araçları yönlendirmek için vatandaşları ve araçları güvenli bölgelere yönlendirdik. Eşim o gün tutuklandı ve biz İstanbul’a gittik. Bende o koridorda takılıp düşseydim, dumana biraz daha maruz kalsaydım bugün burada olmazdım" diye konuştu.
"EKSİKLİKLERLE ALAKALI HİÇ BİR BİLGİM YOK VE BUNLARLA İŞİM OLMAZ"
Nihai kararların babası Halit Ergül tarafından verildiğini aktaran Elif Aras, "Biz emir, talimat vermeyiz, işletmeye karışmayız, imza yetkimiz yoktur. Biz arada bir zorunlu bir şeylere imza atmak için toplandığımız zamanlarda buluşmalara katılmam, bu işlerden anlamam. Sadece sömestr zamanları gelirim, bazen de hafta sonları gelirim. Eksikliklerle alakalı hiç bir bilgim yok ve bunlarla işim olmaz, eksikliklerin ne olduğunu bilmiyorum. Eşimin kağıt üstündeki görevi genel müdürdür. Ahmet Demi' Gazelle Otel'in genel müdürüdür Grand Kartal Otel'e karışmaz. Yangın eğitimi yapılıp yapılmadığını, tatbikat yapılıp yapılmadığın, denetleyen birini veya birilerinin olup olmadığını bilmiyorum" şeklinde konuştu.
Savunmanın ardından 15 dakika ara verildi. Ara sonrasında sanığın çapraz sorgusu devam edecek.
"OTELDE PATRON BABAMDIR"
Kartalkaya'da 78 kişinin hayatını kaybettiği Grand Kartal Otel yangınının duruşmasında otelin yönetim kurulu üyesi ve aynı zamanda otel sahibi Halit Ergül’ün kızı tutuklu sanık Ceyda Hacıbekiroğlu’nun savunması alındı. Olay gecesini anlatan Ceyda Hacıbekiroğlu, “Olay gecesi ben de oradaydım. En yakın arkadaşımı da kaybettim. 6'ncı katta kalıyordum seslere uyandım. Eğlence sesleri, diye düşündüm. Yardımcım kapıyı açarak duman kokusu hissedip beni uyandırdı. 03.30 gibi annemi aradım, o da 6'ncı katta kalıyordu. ‘Havlu ıslat kapının altına koy sakın çıkma’ dedi. Annemi tekrar aradım, camı açıp sundurmaya çıkıp kaçmamı söyledi. Duman fazla gelmeye başlamıştı. Camda çocuk kilidi vardı ve açılmıyordu. Tahta çekiçle ilk camı kırdım. Çift camlıydı, ikinci camı kıramadım. Küçük bir delik açtım ve camdan sundurmaya indiğimde bayılır gibi oldum” dedi.

"ÇOCUKLARIMI KİM KURTARDI BİLMİYORUM"
Sundurmaya indikten sonra merdivenle aşağı indiğini ifade eden Hacıbekiroğlu, “Sundurmaya merdiven dayamışlardı. Oradan indim. Çocuklarımı kim kurtardı bilmiyorum. Anneme de çatıya çıkmasını söyledim, kurtulduğumu söyledim. Annemi de çıkartmışlar. O nasıl oldu bilmiyorum. Yüzümde ve elimde kesikler vardı. Kartal Otel'e geçtim. Elime peçete alıp bastırmaya çalıştım. Benimle aynı katta kalan arkadaşlarım vardı. Onlar da çıkmıştı, otelde oturuyorlardı. Topallayan bir çocuk gördüm, koluna girdim. ‘Annemi istiyorum’, dedi. Kayak öğretmenleri çocuğu Kartal Otel'e getirdiler. İtfaiyeyi aradım ve bana yolda olduklarını söylediler. Atlayanlar vardı. Bir tanesinde merdiven vardı. Diğer 2 itfaiyede merdiven yoktu. 3 araç gelmişti az olduğunu düşünerek tekrar itfaiyeyi aradım. Sonrasında annem beni arayarak Kartal Otel'e yangının sıçrama ihtimaline karşılık diğer otele geçtik. İtfaiyeyi gördüm ve yangının arka tarafta yoğun olduğunu ve oraya müdahale etmeleri gerektiğini söyledim. Arka tarafa araçlar giremedi. Tuz gerekiyordu. Ben de ellerimle tuz attım. Arka tarafta branda açıldığını ve bir kişinin atladığını gördüm” ifadelerini kullandı.
"OTELDE PATRON BABAMDIR"
Otelde patronun babası Halit Ergül olduğunu ifade eden sanık Hacıbekiroğlu, “Yangının garaja sıçrayacağı ve patlama olabileceği söylendi. Kayak hocası garajın boşaltılması gerektiğini söyledi ve babam da aracını garajın önüne park etmiş ve onun da aracını çekmesi gerekiyordu. Ben çocuklarımla sömestr tatili yapmak için gitmiştim otele. Böyle bir trajedinin yaşanması beni derinden üzdü. Şirkette 5 kişi bulundurma zorunluluğu vardı biz yönetime alındık. Bizim sorumluluğumuz ve yetkimiz olmamasına rağmen babam bizi yönetim kuruluna aldı. Otelde patron babamdır. Benim imza ve talimat verme yetkim de yoktur” diye konuştu.
MÜDÜRDEN "RESEPSİYONİSTİM" SAVUNMASI
Duruşmanın üçüncü gününde duruşma, otelin muhasebe müdür yardımcısı tutuksuz sanık Mehmet Salun'un savunmasıyla başladı.
"BENİM SGK GİRİŞİM GAZELLE OTELDİR"
Sanık Salun, "Benim SGK girişim Gazelle Otel'dir benim gibi çalışan elemanlar vardır. Benim Grand Kartal Otel'de hiçbir şekilde karar alma, işe alma, işten çıkartma gibi bir yetkim yoktur. Muhasebe ve depo kısmıyla uğraşırız. Resmi olarak hiçbir yerde oteli temsil etme gibi bir durumum yoktur. Otele geldiklerinde yönetici olmadıklarında ve biz de ofislerde olduğumuz için doğal olarak 'Hoş geldiniz' diyoruz. Grand Kartal Otel'de yangın tatbikatı, yangın müdahale ekibinin kurulduğunu bilmiyorum. İş güvenliği ve sağlığı uzmanının olmadığını biliyorum. Elektrik tesisatı hakkında konuyla bir alakam yoktur. Üzerime atılı olan suçlamaları reddediyorum" dedi.
Mahkeme, "olası kastla öldürme" ile "olası kastla kasten yaralama" suçundan yargılanan sanık Salun'a, "bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma" suçundan ek savunma hakkı verdi.
"BENİM OTEL MÜDÜRLÜĞÜM SADECE BİR SIFATTAN İBARETTİ"
Savunma hakkı verilen otel müdürü tutuklu sanık Zeki Yılmaz, yangında hayatını kaybedenlere başsağlığı dilediği esnada müştekilerin tepki göstermesiyle duruşma salonunda tartışma çıktı.
Mahkeme başkanının müdahalesiyle devam eden duruşmada, savunmasına devam eden Yılmaz, "Yaklaşık 36 yıl boyunca resepsiyon görevlisi olarak çalıştım. Her ne kadar bana müdürlük unvanı verseler de benim yaptığım iş resepsiyon görevi oldu. Bordrosunda resepsiyonist görevlisi yazan bir çalışanım, otelde hiçbir şekilde yetkim yoktur. Otel aile otelidir, kararları kendileri alır ve kendileri kontrol eder. Otelle alakalı ne gerekiyorsa kendileri belirler. Kendisine koltuk bile aldıramayan müdür mü olur? Bakanlık denetime geldi. odaların kartını alarak denetçilere eşlik ettim, benim denetimde bulunmam bundan ibarettir. Yaklaşık 6 aydır cezaevindeyim. Benim otel müdürlüğüm sadece bir sıfattan ibaretti. Yangın esnasında alarm sesi duymadım, yangın tatbikatı kısa zamanda yapılmadı, denetim işlerinde benim sorumluluğum yoktu. Tahliyemi ve beraatımı talep ediyorum" diye konuştu.
"YANGININ BOYUTUNU BİLEMEDİĞİM İÇİN RESEPSİYON GÖREVLİSİNE MÜŞTERİLERİ UYANDIRIN DEMEDİM"
Savunmasının ardından çapraz sorgu yapılan otel müdürü tutuklu sanık Zeki Yılmaz, "Yürüyerek 9'uncu kattan 4'üncü kata indim. Elektrik o anda kesilmedi, ne zaman kesildiğini bilmiyorum. 4'üncü kata indim duman vardı, tekrar 5'inci kata çıkmak istedim ama dumandan çıkamadım. 3'üncü kata indim, burada 'yangın var' diye bağırdım, yangın alarmına bastım ama alarm çalışmadı. Yangının boyutunu bilemediğim için resepsiyon görevlisine müşterileri uyandırın demedim" dedi.
Faciada ailesinden 8 kişiyi kaybeden Avukat Yüksel Gültekin'in, tutuklu sanığın savunmasına istinaden yönelttiği "9'uncu kattan inip resepsiyon görevlisine ‘Yangın var, müşterilere söyle, oteli boşaltsınlar' deseydin, bu kadar can kaybı olur muydu?" sorusu üzerine sanık Zeki Yılmaz sessiz kaldı.
DURUŞMADA 3. GÜN
Yoğun katılımın gerçekleştiği duruşma için Bolu Adliyesi'nin yetersizliği sebebiyle günler öncesinden Bolu Sosyal Bilimler Lisesi Spor Salonu hazırlanmıştı. Dört tarafının bariyerlerle kapatıldığı spor salonuna, davanın üçüncü gününde de katılımcılar geniş güvenlik önlemleri ile alındı.
Sanıkların salona alınmasının ardından duruşmanın üçüncü günü başladı.
GRAND KARTAL FACİASI DAVASINDA İKİNCİ GÜN TAMAMLANDI: 17 SANIĞIN SAVUNMASI ALINDI
Bolu 1. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Sosyal Bilimler Lisesi Kapalı Spor Salonu’nda görülen duruşmada, aralarında otel sahibi, otel yöneticileri, belediye yetkilileri ve özel idare yetkililerinin de bulunduğu 19’u tutuklu toplam 32 sanığın yargılanmasına devam edildi.
Davanın ikinci gününde 17 sanığın savunması alındı. Sanıklar, haklarındaki suçlamaları reddederek çeşitli gerekçeler sundu. Son olarak 17. sanık olarak savunması dinlenen Grand Kartal Otel’in sahibi Halit Ergül’ün damadı otelin tutuklu Genel Müdürü Emir Aras, avukatlar tarafından çapraz sorguya alındı.
Tutuklu sanık Aras'ın çapraz sorgusunun tamamlanmasının ardından mahkeme heyeti, diğer sanıklarının savunmalarını beyan etmesi için duruşmaya yarın sabah 09.00'a kadar ara verdi.
DAMAT MÜDÜR OTEL SAHİBİ KAYINPEDERİNİ SUÇLADI
Kartalkaya’da 78 kişinin öldüğü Grand Kartal Otel yangını duruşmasında otel sahibi Halit Ergül'ün damadı ve aynı zamanda Grand Kartal A.Ş.’nin Genel Müdürü tutuklu sanık Emir Aras'ın savunması alındı. Aras’ın savunması öncesi salonda güvenlik önlemleri artırıldı. Polisler katılımcılar ile sanıklar arasında etten duvar örerken, jandarma personelleri sanık kürsüsünün etrafını sardı. Müşteki ve mağdur yakınları ile sanıklar arasında gerginlik ve sataşmalar olduğu görüldü.
Sesi ağlamaklı şekilde söze başlayan Emir Aras, “Öncelikle bu facia dolayısıyla çok üzgün olduğumu söylemek istiyorum” dedi. Bu cümle üzerine salonda uğultu oluşurken, sözlü atışmalar yaşandı.

‘DAMAT OLMAMDAN DOLAYI HERKES BİR ŞEY DANIŞIR’
Daha sonra savunmasına devam eden Emir Aras, “Olanları düşünmediğim tek bir an bile yoktur. Olay gününe ilişkin hususları açıklamak için ilk önce şirketteki görevimi izah etmek istiyorum. Evlendikten sonra şirkette çalışmaya başladım. Otellerin bilgi işlemleri ve tanıtımlarını yapıp kurumsal satış için acenteleri geziyordum. Yarı zamanlı Bolu yarı zamanlı İstanbul’daydım. Resmiyetteki genel müdürlük vasfım 2015'te silah ruhsatı almak için verilmiş, verildikten 1 ay sonra silah ruhsatı başvurum olmuştur. Fiilen genel müdürlük yetkilerim yoktur. Benim görevim network, bilgisayar güvenliği, internet güvenlik duvarı, kamera sistemi, grup satış, grup fiyatları, menülerde ekleme-çıkarma, konaklama fiyatlarında aksiyon alma durumlarını yapıyordum. Genel zam yapacağımda da onay alırdım. Bunun dışında her şeyi kayınpederimin onayıyla yapardım. Onun dediği dışında bir şey yapmazdım. Otelde olduğum zamanda damat olmamdan dolayı bana herkes bir şey danışır. Bildiğim alanımda bir şeyse cevap verir, değilse kayınpederime sorardım. Ben otelde yarı zamanlı duruyordum. Tatil dönemlerinde uzun durduğum oluyordu” dedi.
‘SÖYLEDİKLERİ EKSİKLİKLERİ KAYINPEDERİME WHATSAPP’TAN YAZDIM’
Emir Aras, denetim yapıldıktan sonra kendilerine bildirilen eksiklikleri kayınpederi Halit Ergül’e bildirdiğini ifade ederek, “16 Aralık 2024 günü kayınpederim bana Turizm Bakanlığı’ndan denetime geleceklerini, hazır bulunmamın iyi olacağını söyledi. Ben de Zeki beye ‘bana da haber verin’ dedim. Daha önce de kayınpederimin isteğiyle eşlik ettiğim olmuştu. Mehmet Salun ve Zeki bey ile birlikte denetçilerle oturduk. İstenen evrakı getirdiler. Eksik olan bazı evraklar getirilmedi. Odaları dolaşmak istediler. Duman dedektörü yangın dedektörü gibi her şeye tek tek baktılar. Kapalı kapı bırakmadılar. 12’nci kattan aşağıya müşterinin olmadığı tüm odalara teker teker bakıldı. Personel odalarına da baktılar. Her odada duman dedektörü, yangın merdiveni yangın tüplerine baktılar. Ben 7’nci kattan sonra ayrıldım. Denetim bitince beraber otururuz deyip yanlarından ayrıldık. Saat 15.00’a kadar inceleme yaptılar. Söyledikleri eksiklikleri kayınpederime Whatsapp’tan yazdım. Çamaşırhanede halının değişmesi, engelli odasının 2’nci kattan 3’ü kata taşınması gibi şeyler söylediler. Bunların hepsini kayınpederime gönderdim. Denetçiler, ‘bunlar yapıldığında fotoğrafları gönderin’ dediler. Saat 16.00 gibi ofisime geçtim. Oraya Mehmet Salun ve İdris geldi. Bana itfaiyenin raporu olduğunu, eksiklikler olduğunu söyledi. Ben de ilk kez itfaiye raporuyla karşılaştım. Daha önce hiç katılmamıştım. Eksiklikleri arkadaşlar anlattı. Duman dedektörünü restorana da istediklerini söyledi. Ben de hızlıca olabilecek eksiklerin yanına yapalım yazdım. Uzun sürecekleri de Kadir beye Whatsapp’tan attım. Ben arkadaşların tuttuğu müsveddeyi gördüm. Herhangi bir raporu görmedim. Kadir Özdemir’e ‘biz bunları 15 gün içinde nasıl tamamlayacağız’ dedim. O da bana denetimin yanlış yapıldığını, başvurunun geri çekilebileceğini söyledi. Mudurnu A.Ş. üzerinden başvurabileceğimizi söyledi. Geri çekelim mi dedi. Ben de sana döneceğim dedim. Durumu kayınpederime anlattım. O da itfaiye raporumuzun olduğunu, açılışta alındığını söyledi. Olmasa işyeri açılmazdı dedi. Ben de Kadir beye bizim raporumuz varmış deyince, o da var dedi. Öyleyse geri çekelim dedim. Daha sonra kim ne işlem yaptı bilmiyorum” dedi.

OLAY GÜNÜNÜ ANLATTI
Olay gününü de anlatan Emir Aras şunları söyledi:
“720 numaralı odada eşimle kalıyordum. Kızım yan odadaydı. Saat 03.32 civarında, saati sonradan öğrendim, o an bilmiyordum. Eşim sesler geliyor dedi. O sıra telefonum çaldı. Titredim. Eşim dışarı bak dedi. Telefona cevap vermedim. O sıra eşime kızı al yangın var herhalde dedim. Telefonda İdris Erol, yangın var 4’üncü katta dedi. Ben de tamam deyip kapadım. Eşimin gelmesini beklerken tekrar telefonum çaldı. Arayan Nedim Türkmen'di ne oldu diye sordu. Yangın var hemen çıkın dedim. 1 dakika içinde eşim geldi. Ağzımızı burnumuzu kapatarak yangın var diye bağırarak koşarak aşağı indik. 6’ncı kata indik. Daha sonra 5’nci kattan dışarı çıktık. Eşimi ve kızımı bırakınca tekrar içeri girmek istedim ama duman ve kokudan yürüyemedim. Zeki beyi gördüm ve bağırdım alarm niye çalışmıyor diye o da ağlamaklı şekilde bilmiyorum dedi. Teknik ekipte hiçbir arkadaş Tahsin hariç kamera kurmayı bile bilmez. Ona da ben gösterdim. Yardım etme çabam yaptıklarımız, her şey kamera kayıtlarında görünecektir. 03.37 civarı dışardaydım. 03.38'de jandarmayı aramışım. Zeki bey yanında Şenol, kayak odasındaki arkadaşları gördüm. Onları görünce merdivenden kurtarma yapıldığını görünce ortak şirket elemanlarına koşun uzun merdivenleri alın dedim. Ben de aradım. Çatıya çıkmıştım, kayınvalidemi gördüm. Montuyla odanın içindeydi, onu gördüm iyi durumdaydı. Durumu acil değil diye ona gitmedim. O da bana iyiyim dedi. Ben çatıda kurtarma çalışmalarına yardım ettim. Jandarmayı aradığımızda ihbar geldiğini itfaiyenin yolda olduğunu söyledi. Biz bağırmaya başladık aşağı atlamayın diye. Üzücü bir olay oldu, biri atladı. Ambulans geldi. Ben de bu esnada sinir krizi geçirdim. Aşağıya indim. Diğer çatıya çıktım. 6’ncı katta baldızım vardı. Odada kimse olmadığını söylemişlerdi. Amacım kontrol etmek değil, diğer odalara ulaşmaya çalışmaktı. Kapıda yoğun duman vardı. Kapıyı açamadım. Dışarı çıkarken elimde de cam kesikleri oldu. Ben çatıda yardıma devam ettim. Orada yapabileceğimiz hiçbir şey kalmadı. Herkesle beraber aşağıya indik. Bu esnada bir kişi sinir krizi geçirdi. Yapacak hiçbir şeyin mi yoktu gibi şeyler söyledi. Bir başka kişi de 3 evladımı kaybettim diye bağırdı. Aşağıya indiğimde sinir krizleri geçirdim. Beni bir yere götürdüler. Sonra duramayıp dışarı çıktım. Yardım etmeye çalıştım. Ondan sonra itfaiyeler geldi. Ben bu sırada penceredeki herkese karşı odadan birini alabiliyor musunuz diye söyledim. İtfaiyeler geldi, orada vuku bulan durum çok fenaydı. Onlar da bir şey yapmaya çalışıyorlardı. Onlara bina yapısını anlatmaya çalıştım. Bu kattan geçerseniz odalara ulaşabilirsiniz dedim, otoparka ulaşırsınız dedim. O saatten sonra elimden gelen bir şey yoktu. Her gelen ekibe anlattım. Elimden bir şey gelir diye orada bekledim. Jandarma görevlisine kameraların nerede olduğunu biliyorum, erişebiliriz alalım dedim. Kamera kayıtlarını alalım derken onların alması için söyledim. Kamera kayıtları kolay bir yerdeydi ve onlar kurtarılabildi. Güvenlik diye tabir ettiğimiz arkadaşın odasında da eski kamera kayıtları durmaktaydı. Onlar eski analog sistemdi, her bir kameradan anten gibi kabloyla çekiliydi. Taşımak kolay olmadığından orada duruyorlardı. Jandarma kriminalden bir kişiyle içeri girip kamera kayıtlarının yerini gösterdim ama almadılar oradan çıktık. Üst kattaki kameraları kurtaramadık.”
‘VİCDAN AZABI ÇEKİYORUM’
Vicdan azabı çektiğini belirten Emir Aras, “Üzerime atfedilen, bilerek isteyerek olası kastla öldürme suçunu kabul etmiyorum. Aklımın ucundan geçse, ne çocuğumu orada kaldırırım ne kendim kalırım, ne de birinin kalmasını kabul ederim. Ben otelde sürekli durmuyorum. HTS kayıtlarına bakılırsa, ben sömestire kadar otelin yarı zamanında otelde değildim. Birini suçlamak için söylemiyorum. Herkesin üzüldüğüne, kimsenin bunun olmamasını istediğine inanıyorum. Herkes benim görevim değil ben sorumlu değilim diyor. Ben kendi yaptığım işi detaylıca anlatabilirim. İrfan Acar'ın tespit ettiği eksiklikleri bana Cemal ve İdris bildirirdi. Ben size her şeyi anlatacağım, vicdan azabı çekiyorum. O an ifade verirken bazı şeyleri hatırlayamadım. Cemal’le İdris yanıma geldi. Arkadaşlar benden talimat aldıklarını söylüyorlar. Aşçıya bile sorsanız belki yemeği yaparken Emir beye soruyoruz diyecekler. Peki ben otelde yarı zamanlı bile durmazken kimden talimat alıp işlemleri yapıyorlardı? Beni Kadir bey tanıtırken, genel koordinatörümüz veya Halit beyin damadı olarak tanıştırırdı. Genel müdür kartvizitim bile olmadı. Yetkisiz bir yetkiliydim.
Bildiğim konuların hepsinde bildiğimde cevap verip ilgileniyordum. Cemal’le İdris bana eksiği bildirdiklerinde kimseden talimat almalarına gerek yoktur. Bir tadilat yenisi ile aynı fiyata geliyorsa o zaman soruyorlardı. Ben arkadaşlara sizi arayacağım diyorsam hepsi bilir ki arayıp Halit beye soracağım ama vasfımdan dolayı arkadaşlara ben bir sorayım demedim. Ama hepsi sorduğumu bilirdi. Ben yapılabilecek şeyleri yapın dedim. Yapılamayacakları da sordum. Bana denetimin yanlışlıkla alındığı, bizim raporumuz olduğu söylendi. Bolu’da hiçbir kamu kuruluşunu bilmem, kimseyi tanımam. Raporda bu değişikliklerin hiçbirine Zeki bey, Kadir bey, Ahmet bey de kendi başına karar veremezdi kayınpederime sormadan. Çünkü yapısal değişiklik gerektiriyordu. Kendi başına yapamazdı. Otele bir sürü şey alınıyor. Bana sormazlardı bile. Bana sordukları, bu içkiyi almayın tüketince menüden çıkartacağız. Ya da yeni bir ürün için araştırma yapalım fiyat alalım derdim. Telefonda kayınpederimle konuşurken turizm denetiminden haberi vardı. Bana eksik bildirildi mi diye sordu. Ben de eksiklikleri attığımı söyledim. Ben burada yanılgıya düştüm. Tek başıma karar veremeyeceğim bir konu. Bu işlemleri de daha önce yapmadım daha önce hiç şahit olmadım. İrfan Acar'ın tespit ettiği eksikliklerin maliyetli yapmayalım demedim. Hızla yapılacakları yapalım dedim. Kağıda yazdım. Ben çekilip çekilmeyeceğini bilmiyordum bile. Kadir bey çekilebileceğini söyledi. Kayınpederime sordum. Önce White Fox Kafe ile ilgili İbrahim Akpolat ile konuştuk. O işi yapmak istediğini, bilmediğini söyledi. İbrahim Akpolat bana birkaç yıl para alma tutarsa yenileriz dedi. Ben istemiyordum ama kayınpederime söyledim. Kayınpederim de kiracı boşalttı, bize de faydası yok. Kullanabilir dedi. Kadir beye İbrahimler alacak ne yapılması gerekiyorsa yapın dedim” dedi.
‘AHMET DEMİR’İN BİRİLERİNİ ARAYIP ARAMADIĞINI BİLMİYORUM’
Mahkeme başkanı, Aras’a itfaiye eri İrfan Acar’ın otel ile ilgili belirlediği eksiklikleri diğer otelin müdürü Ahmet Demir’in bilip bilmediğini sordu. Aras, “Ahmet Demir ile bu konuları konuşmadım. Birilerini aradığını bilmiyorum” diye cevap verdi.
‘HÜSEYİN ÖZER, GRAND KARTAL’IN ELEKTRİK ŞEFİDİR’
Grand Kartal’dan sorumlu olan elektrikçi Hüseyin Özer'di. Tahsin Pekcan Grand Kartal’da görevli değildi. Bir kere kayak girişine demirden kaynakla oturak yaptı. Bir kere de kameraların IP'lerini switchlere taktı. Gazelle’den bildiğim üzerine yangın panelini teknik bilir. Diğerlerine öğretir. Benden önce yapılmış bir yangın sisteminin illaki görevlendirmesi bileni vardır diye ilgilenmedim. Sorulmadan söylemek istediğim şeyler var. Eleman konusunu her alımda bana sormazlar. Yeni bir departman mı kuruluyor, 10 kişi çalışıyor da eleman mı lazım olur, söylerlerse ben de kayınpederime sorarım. Bu zamana kadar 2 arkadaşımı resepsiyon için önerdim. Onlarla görüşme yapıp onayladım. Bütün çalışanları çağıralım. Kaçıyla mülakat yapmışım. Üst seviyede çalışanlar uzun yıllardır çalışıyor. Yoksa her birim kendi elemanını kendi alıyor. Herkes yetkiden bahsediyor. Grand Kartal Otel’de departman toplantısına ben katılmadım. Gazelle’de de Ahmet Demir yapardı. 5-6 yıl önce 1 kez katıldım. Otelde resmi kıyafetle dolaşmazdım. Her çalışana sorun beni hiç genel müdür diye tanıtmışlar mı? Hüseyin Özer, Grand Kartal'ın elektrik şefidir” dedi.
‘KIZLAR HİÇBİR ŞEKİLDE OTELDEKİ İŞLERE KARIŞMAZDI’
Kayınvalidesi, eşi ve baldızının yönetim kurulunda olmalarına rağmen şirketin işlerine karışmadığını söyleyen Emir Aras, “Kızlar hiçbir şekilde oteldeki işlere karışmazdı. Tatillerde bazen gelir giderlerdi. Şirket işlerine karışmazlardı. Kayınvalidem de şirket işlerine karışmazdı. Ben hayatım boyunca İSG’ci 1 kez falan gördüm. Bir kez de Kartalkaya'da gördüm. Genel olarak ne zaman yangın tatbikatı yapıldı, bilmiyorum. Yangın ekibi kuruldu mu bilmiyorum. Akşam 22.30’dan sonra mutfak kapalı olurdu. Aşçıbaşı Reşat orası ile ilgilenirdi. Şirkette İş Sağlığı ve Güvenliği (İSG) uzmanı vardı. Otelde olup olmadığını bilmiyorum. Grand Kartal’da yangın alarm sistemi, duman dedektörü vardı. Sprinkler yoktu. Yangın alarm sisteminin kapatılıp kapatılmadığını bilmiyorum. Otel resepsiyonuna yangın sistemi eğitimi verildi mi bilmiyorum. LPG borusunda bildiğim bir değişiklik yapılmamıştır. İSG uzmanlarını tanımıyorum” diye konuştu
DAVADA İSG UZMANLARI DİNLENDİ
Bolu'da meydana gelen ve 78 kişinin yaşamını yitirdiği Grand Kartal Otel yangınına ilişkin davanın ikinci duruşması yaklaşık 8 saattir devam ediyor. Aralarında otel sahibi ve belediye yetkililerinin de bulunduğu 19'u tutuklu, toplam 32 sanık yargılanıyor.
LPG tesisatı bakım görevlisi tutuklu sanık Muharrem Şen, tesisatı kontrol ettiğinde herhangi bir sorunla karşılaşmadığını ve yapması gereken kontrolleri gerçekleştirdiğini söyledi.
Şen, "Burada LPG'nin imalatını yapan firmalar bilirkişi raporunda sorumlu bulunsa da beni ilgilendiren bir durum yok. Bir kaçak olsaydı patlama meydana gelirdi ama öyle bir durum söz konusu değil" dedi.
Otele 2022 yılında gittiğini ifade eden Şen, "Usulüne uygundur, standart dışı bir şey görmedim. Üzerime atılı suçlamaları reddediyorum. Tahliye ve beraatımı istiyorum" diye konuştu.
"NORMALDE ZİRAAT YÜKSEK MÜHENDİSİYİM"
İş sağlığı ve güvenliği uzmanı tutuksuz sanık Ece Kayacan ise savunmasında, "Ben normalde ziraat yüksek mühendisiyim. 2012 yılından beri iş güvenliği uzmanlığı yapmaktayım. Ben Grand Kartal Otel'e hayatımda gitmedim, görüşmeye sadece Gazelle Otel'e gittim. Grand Kartal Otel bir çatı unvanı. Bu ünvan altında bir de Gazelle Otel var. Grand Kartal'da hiç çalışmadım, Gazelle de çalıştım" şeklinde konuştu.
"HAYATIMDA GİTMEDİĞİM BİR OTEL; NE TURİSTİK, NE DE İŞ AMAÇLI GİTMEDİM"
Kayacan, Gazelle Otel'de 2021 yılında çalışmaya başladığını, gözaltı sürecinden sonra istifa ettiğini belirterek, "Ben Gazelle Otel'de bütün ziyaretlerimi yaptım. Eksiklikleri belgelerle tutarız. Eğer Grand Kartal Otel'de çalışsaydım, İSG belgeleriyle bütün toplantılara katılırdım. Suçlamaları kabul etmiyorum. Hayatımda gitmediğim bir otel; ne turistik, ne de iş amaçlı gitmedim" ifadelerini kullandı.
"GRAND KARTAL'A İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ UZMANI OLARAK HİÇ GİTMEDİM, BULUNMADIM"
Bir diğer tutuksuz sanık iş sağlığı ve güvenliği uzmanı Kübra Demir de, "2014 -2020 fiilen Gazelle Otel'de iş sağlığı ve güvenliği uzmanlığı yaptım. Eğitimler de verdim bu sürede. Grand Kartal'a iş sağlığı ve güvenliği uzmanı olarak hiç gitmedim, bulunmadım. Risk değerlendirme raporu düzenlemedim. İşini hakkıyla yapan bir insanım. Grand Kartal ile ilgili hiçbir çalışmam yoktur" dedi.
"CİHAZ KOKU ALMADIĞI İÇİN ÇALIŞMADI"
Grand Kartal Otel yangını davasında, otelin gaz sistemini kontrol edip bakımını yapan tutuksuz sanık Doğan A.'nın savunması alındı.
Doğan A. "Yangın olan otelde 2018-2021 yılları arasında periyodik bakım hizmeti verdim. Otelde LPG sistemi 2004 yılında kurulmuş. 2014 yılında ben onu kuran firmada çalışmaya başladım. 2018'de Grand Kartal'a hizmet vermeye başladım. 2021 yılında da işi bıraktım. Bir daha da gitmedim. Projeyi falan bilmiyorum. Bizden bu iş alınıyorsa proje olmak zorundadır. Bağlantı boruları falan ben çalışırken vardı. Bilirkişi ölçme yapmadığı için şu an tespitini yapmanın mümkün olmadığını düşünüyorum. Bağlantı boruları, uzmanlık gerektirmeyen şekilde değiştirilebilir. Otellerde zaten yeteri kadar teknik personel var. Gaz alarm cihazı yangınla alakalı değil gazla alakalıdır. Gaz kokusu olursa kaçak durumunda gaz akışını keser. Benim kontrol ettiğim zamanlarda yangın olan yerde 2 tane vana vardı. Cihazların kontrolü oradan sağlanabiliyordu. Dışarıda da komple gazı kesecek vanalar vardı. Suçlamaları reddediyorum" dedi.
Yangın sırasında gaz kesici cihazın neden çalışmadığı sorulan sanık Doğan A., "Cihaz vardı, çalışıyordu. Yangında çalışmaması gaz kokusu almamasındandır. Gazın ocakta yanması ile dışarıda yanması arasında sistem açısından hiçbir fark yok" diye cevabını verdi.
"OTEL ÇALIŞANLARINA EĞİTİM VERİLMEDİ, TATBİKAT YAPILMADI"
Grand Kartal Otel duruşmasında tutuklu sanık Gazelle Otel Muhasebe Müdürü Kadir Özdemir’in savunması alındı. Özdemir, savunmasında şu ifadeleri kullandı:
"Yönetici değilim, bana yöneticiler tarafından dar kapsamlı vekaletname verildi. Borçlanma yapamam, bankadan para çekemem, araç alıp satamam. Bu nedenle otel yöneticisi değilim. Otel yönetiminden habersiz işlem yapamam. O nedenle yönetici olduğumu kabul etmiyorum. Grand Kartal Otel’e yılda birkaç kez giderim. Otele kafe açılacağı söylendi ve yangın ruhsatı alınması gerektiği söylendi. Ben de Emir Bey’e söyledim ve Bolu Belediyesi’ne müracaat ettim. Kafenin ismi yerine otelin ismini yazdım. Kafenin yabancı dilde bir adı vardı. Emir Aras, ‘Bizim 2007 yılından bu yana ruhsatımız var bizi niye denetliyorlar, bunu iptal edin’ dedi. Ahmet Demir'e ilettim o da ‘yeniden müracaat edilecek’ dedi. Emir Aras, ‘bizim 2007 yılından bu yana iş yeri açma ruhsatımız var. Biz bu eksiklikleri yapamayız’ dedi. Ahmet Demir'e de bu konuyu söyledim bana ‘iptal edin’ dedi. Bolu Belediyesi’ne tekrar kafe için denetim müracaatı yaptık. Bunu da Emir Aras'ın bilgisi ile yaptım. Benim denetlemeye katılma yetkim yoktu. Ben kendime ait muhasebe işlerini yaparım. 2 otelin maaşları bordrolarını düzenlerim. Çok yoğunum. Halit Ergül, kontrolün Emir Aras'ta olduğunu ve altında da Zeki Yılmaz olduğunu söylemiştir. Benim işim personel ve vergilerdir. Benim idari işim yoktur. Ben işçiyim, yönetim kurulu başkanı Halit Ergül'dür. Benim karar alma, imza atma yetkim yoktur ve imza atma yetkim yoktur. Ben tahliyemi talep ediyorum.”
Mahkeme başkanının sorusu üzerine Özdemir, “Otel çalışanlarına yangın eğitimi verilmedi. Tatbikat yapılmadı. İş güvenliği uzmanı yoktu. Ece Kayacan iş güvenliği uzmanı olarak Gazelle Otel'de çalıştı. Kübra Demir, iş güvenliği uzmanlığı olarak var mı bilmiyorum. Springler var mı yangın söndürme sistemleri var mı bilmiyorum. Yangından sonra havale ve EFT yapılıp hesapların boşaltılmasına ilişkin bilgim yok” diye konuştu.
OTEL ÇALIŞANI ÖZER: TÜM EKSİKLERİ TEK TEK ANLATTIK
Kartalkaya'da 78 kişinin hayatını kaybettiği Grand Kartal Otel duruşmasında Grand Kartal Otel muhasebe çalışanı tutuklu sanık Cemal Özer'in savunması alındı. Özer, savunmasında, "Emir Aras, 'itfaiye bugün denetime gelecek refakat edin' dedi. Denetime geldiler, öğle yemeğinden sonra 6'ncı kata çıktık. İtfaiye eri metreyle koridoru ölçtü. Restoran, spa ve 5'inci kata çıktık. Yangın denetlemesi yaptı. Elindeki formu doldurup, rapor haline getirdikten sonra 'bizim müdürler, sizin müdürlerle görüşecek' dediler. Ben de imza attım. Ben de Emir Aras'a gittim konuyu anlatmak için. Orada Gazelle Otel Genel Müdürü Ahmet Demir'i gördük. Emir beye tüm eksiklikleri tek tek anlattık. Emir bey inceledi ve 'ben Kemal Özdemir ile görüşürüm' dedi. 'Benim başıma iş açtınız' diye bize de kızdı Emir Aras. Koridorlar mevzuata uygun değildi. 'Restorandaki davlumbazda sensör yok, spada acil çıkış yok' dediler. Resepsiyonda hazır olan formu doldurdu itfaiye eri İrfan Acar. Elimde eksikleri bilgisayarda temize çekip, Emir Aras'a gösterdim. Denetlemenin olduğu gün Ahmet Demir de Grand Kartal Otel'deydi ve o gün Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın denetlemesi de vardı. Tüm müdür ve müdür yardımcıları oteldeydi” dedi.
Yangın sırasında 10'uncu katta Mehmet Salun ile birlikte olduğunu belirten Özer, “Kokuya uyandım ve odadan çıkınca dumandan ilerleyemedim. Odada 1 saat kafamızı pencereden çıkardım. İtfaiye sepeti ile yangından kurtarıldım. Alarm çalmadı. Daha öncesinde yangın tatbikatı yapılmadı" ifadelerini kullandı.
"BENİM RUHSATLA İLGİLİ SORUMLULUĞUM YOK"
Grand Kartal Otel duruşmasında tutuklu sanık Seben İlçe Özel İdare Müdürü Mehmet Özel’in ifadesi alındı. 2010-2016 yılları arasında İl Özel İdaresi Ruhsat Denetleme Müdürü olarak çalıştığı için tutuklu olduğunu ifade eden Mehmet Özel, şunları söyledi:
“Ruhsat ve Denetleme Müdürü olarak 2010-2016 yılları arasında çalıştım. 2016 yılında görevden ayrıldım. Otelin ruhsat veriliş tarihi 2007 yılıdır. O tarihte ben görevde değildim. Benim sorumluluğum yok ruhsatla ilgili. Grand Kartal Otel turizm alanıdır, 2002 yılında işletme ruhsatını aldı. 2007 yılında Özel İdare’den ruhsatını almıştır. İl Özel İdaresi’nin denetim yetkisi yoktur. Yangınla ilgili denetim yapılacağına ilişkin hüküm yoktur. İtfaiyeden rapor alınmışsa iş yeri ruhsatı düzenlenir. Bir kereye mahsus alınır. Yangın konusunda itfaiye denetimi yapar. İl Özel İdaresi’nin yetkisi yoktur ve yangın için uzman personeli yoktur. Tüm oteller de turizm işletme belgesi alıyor ve Turizm Bakanlığı tarafından denetleniyor. Yönetmelikle ilgili belgeleri denetliyoruz, biz oteli denetlemiyoruz. Otelleri ilgili bakanlıklar denetliyor. Ben eski Ruhsat ve Denetleme Müdürü olduğum için buradayım. Grand Kartal Otel yangını ile ilgili hiçbir suçum yoktur. Burayı Turizm Bakanlığı denetler. Turizm alanı dışındaki tesislere denetim yapılırken buraya da yetki aşımı olarak bakılmıştır. Oteldeki müstecirler var onları denetlemek için çıkılmıştır. Yetkinliklerine göre yapılan denetimlerdir bunlar. Yangın raporu bir kereye mahsus olarak verilir. Yangın raporu dosyada mevcuttu. Yangın raporunda ‘tekrar alınmaz’ der.”
ACILI ABLADAN TEPKİ: DURUŞMA BOYUNCA UYUYOR!
Grand Kartal Otel'de 21 Ocak'ta çıkan yangından arkadaşı tıp öğrencisi Yiğit Gençbay ile kurtulan ve insanları kurtarmak için tekrar girdiği otelde yaşamını yitiren makine mühendisi Alp Mercan'ın ablası Ece Mercan Hasarpa, kardeşi ve arkadaşının haklarını savunmak için Bolu 1. Ağır Ceza Mahkemesince Bolu Sosyal Bilimler Lisesi'nin spor salonunda özel olarak oluşturulan salonda görülen duruşmaya katılıyor.
Hasarpa, ilk oturumun oldukça gergin geçtiğini, duygusal bir yük ve gerginliğini taşıdıklarını, hukuki süreçleri incelemeye çalıştıklarını, davanın makul sürede bitmesini istediklerini söyledi.

Grand Kartal Otel'in Genel Müdürü aynı zamanda da otel sahibi Halit Ergül'ün damadı olan Emir Aras'ın duruşma boyunca uyuduğunu ifade eden Avukat Hasarpa, "Alp Mercan'ın ablasıyım. Yangında kardeşim ve en yakın arkadaşı Yiğit Gencebay, kurtuldukları halde sırf insanları kurtarmak için tekrar içeri girdiler ve biz onlardan kalanlara ancak 10'uncu katta ulaştık. Davaya avukatı olarak katılıyorum ben, her ikisinin de. Bundan büyük bir onur duyuyorum. Bir avukat olarak aslında oldukça gergin bir ortam içerisi. Oldukça duygusal bir ortam. Herkes oldukça usulüne uygun davranmaya çalışıyor. Aile birliği için oldukça zor. Çünkü karşımızda uyuyan bir Emir Aras var. Otel yöneticisi var. Şirketin aynı zamanda damadı var. Duruşma boyunca uyuyor. Gerçekten insanların sinirlerini hoplatan bir durum oluyor" dedi.

"OTEL SAHİPLERİNİN DİNLENMESİNİ BEKLİYORUZ"
Avukat Hasarpa, otel sahiplerinin dinlenmesini beklendiğini söyleyerek, "Duruşmada bolca eksiklikler de var ama biz şu anda aslında olaya odaklandık ve bir şekilde çözüm almaya çalışıyoruz. Adalet sürecinin vaktinde ve makul süre içerisinde tamamlanmasını bekliyoruz. Bağımsız bir şekilde işlemesini istiyoruz ama bununla birlikte bu gece de 1'e kadar süreceğini düşünüyorum. Bugün asıl birazcık zor olacak. Çünkü ailenin dinlenmesini bugün için bekliyoruz. Otel sahipleri ve yönetiminin dinlenmesi bugün gerçekleşecek beklentimiz bu yönde" diye konuştu.

ARKADAŞIYLA HAYATINI KAYBETMİŞTİ
Özel şirkette makine mühendisi olarak çalışan Alp Mercan (25) ve Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi son sınıf öğrencisi Yiğit Gençbay (25), kayak tatili için Grand Kartal Otel'e gitmişti.
Otelin aynı katında konaklayan iki yakın dost, 21 Ocak'ta sabaha karşı çıkan yangınla uyanmıştı. Dumanların arasından ilerleyerek binadan çıkan arkadaşlar, daha sonra yangında mahsur kalanları kurtarmak için yeniden otele girmişti.
Liseden bu yana birbirinden ayrılmayan iki arkadaş, insanlara yardım edebilmek için çabaladıkları esnada alevlerin arasında kalarak birlikte can vermişti.
Yiğit Gençbay ile Alp Mercan, Ankara'da düzenlenen cenaze törenleriyle son yolculuklarına uğurlanmıştı.
DURUŞMANIN 2. GÜNÜ
İlk günü saat 00.08'de sona eren duruşmanın görülmesine bu sabah 09.15'te yeniden başladı.
Hayatını kaybeden 78 kişinin aileleri ve oteldeki yangından sağ kurtulanlar ile çok sayıda vatandaş, duruşmanın görüldüğü salona ikinci günde de akın etti. Davaya katılacak olanlar, polis kontrol noktasından geçirildikten sonra alana alındı.
İLK GÜN 9 SANIK SAVUNMA YAPTI
Dava için Bolu Sosyal Bilimler Lisesi içerisinde yer alan spor salonu, 700 kişilik mahkeme salonuna dönüştürüldü. Mahkeme salonu, kamera sistemlerinden alt yapısına kadar son teknoloji ile donatıldı. Duruşma öncesinde yoğun güvenlik önlemleri alınırken, Türkiye'nin merakla beklediği davanın ilk duruşması dün başladı. Duruşmanın ilk gününde; Gazelle Otel Resort Müdürü tutuklu sanık Ahmet Demir, uygunluk değerlendirme şirketi olan FQC Global Sertifikasyon Anonim Şirketi'nin çalışanı tutuksuz sanık Aleyna B., aynı şirketin yetkilisi tutuksuz sanık Ali A., teknik personeller tutuksuz sanık Bayram Ü., tutuklu Tahsin Pekcan, tutuklu Hüseyin Özer ile Bolu İl Özer İdaresi Genel Sekreteri tutuklu Sırrı Köstereli, Genel Sekreter Yardımcısı tutuklu Bünyamin Bal ve İl Özel İdaresi Ruhsat Müdürü tutuklu Yeliz Erdoğan, savunma yaptı.
"YANGINLA İLGİLİ DENETİM YAPACAK UZMANLIĞIMIZ YOK"
Kartalkaya’da 78 kişinin hayatını kaybettiği Grand Kartal Otel duruşmasında İl Özel İdaresi Genel Sekreteri tutuklu sanık Sırrı Köstereli’nin savunması alındı. Köstereli, Vali’nin verdiği yetkiyle çalıştığını ifade ederek, “Grand Kartal Otel, 1998 yılında inşaata başlamış. İmar ve projeleri bölgenin turizm bölgesi olması nedeniyle bakanlığın onaylamasıyla iskan ve imar verilerek faaliyete başlamış. 2007'ye kadar da zaten işletmede bulunan bir otel. 1999'dan 2007'ye kadar İl Özel İdaresi zaten devrede yok. 2007'den sonra şirkette ayrılık söz konusu olmuş. Ruhsat yetkisi de mücavir alan olduğu için İl Özel İdaresi’ne verilmiş. 2021 yılında da yangın yeterlilik belgesi verilmiş. Umuma açık dinlenme yerleri için bir belge listemiz var. İşyeri sahipleri bunları bize getirir. Daha sonra denetimler yapılarak ruhsatı verilir. Bu alan turizm belgeli bir alan, 2020’de değişen fıkra ile bir karar verilmiş. Turizm işletme belgeli tesisler ve verilmesine esas unsurlar bakımından sadece Kültür ve Turizm Bakanlığı belge verebilir. Bu hüküm geldiğinden beri başkaca bir belge aranmaz. Bu hüküm geldiğinden beri bu alanda yetkimiz yok. Yangınla ilgili denetim yapacak uzmanlığımız da yok. Ben mülkiye müfettişleri denetleme yaparken otellerde denetleme yapıldığını öğrendim. İlgili personele sorduğumda otelleri denetleme yetkimiz olmadığını söyledi. Yakın bölgelere gittiklerinde uğradıklarını, gıda mühendisliği gibi alanlarda denetim yaptıklarını söyledi. Açıkça yetki aşımı yapmışlar yani. Bizim de o personele disiplin işlemi yapmamız gerekiyordu, tutuklanınca işlem yapamadık” dedi.
"GEREĞİ YAPILSIN DENİLEN EVRAKI İŞLEVSİZ BIRAKMAKLA SUÇLANDIM"
Sanık Köstereli, “Kültür ve Turizm Bakanlığı Yatırım İşleri Genel Müdürlüğü İl Özel İdareye bir yazı yazıyor. Evrak benim sistemime düştüğünde ben de gereği yapılsın diye alt personele havale ediyorum. Evrak diyor ki 2634 sayılı Turizm Teşvik Kanununa göre bu otelin belgesini yenileyin. İş yeri açma ruhsatında bir değişiklik olursa, ivedi şekilde tarafımıza bildirin denmektedir. Bu yazıda denetim yapın gibi değil, değişikliği bildirmemiz istenmişti. Gereği yapılsın denilen evrakı işlevsiz bırakmakla suçlandım. Turizm işletme belgesinin nasıl verildiğini anlatmak istiyorum. Bolu'da bir otel yapıldı. Bize iş yeri açma belgesi için müracaat ediyor. Turizm teşvik kanunu uyarınca bakanlığa bildiriyoruz. Turizm işletme belgesi olmadan iş yeri açma ruhsatının bir geçerliliği bulunmuyor. Bu yeni açılan otel bakanlıktan turizm teşvik belgesini alamadı. Bakanlık da bizden otelin iş yeri ruhsatını iptal edip kapatmamızı istedi. Biz de oteli kapattık” diye konuştu.
"DENETİM YETKİMİZ YOK"
Köstereli, “Genel sekreter olarak yangın denetimi görevim yok. Görevim olmayan bir durumdan dolayı ben 5 aydır tutukluyum. Ailemden uzağım. İşlemediğim bir suçtan dolayı tutukluyum. 61 yaşına gelmiş hastalıkları olan biriyim. Beraatimi istiyorum. Tanıdığım insanların aileleri çocukları rahmetli oldu. Baş sağlığı ve sabır diliyorum. İl Özel İdaresi olarak Grand Kartal olayında kusurumuz yoktur. Denetim yetkimiz yok. Denetim sonucunu ben bilmiyorum ancak olumsuzluk olursa bana geliyor” ifadelerini kullandı.
BOLU'DAKİ OTEL YANGINI DAVASI 11. SAATİNDE
Bolu'da 78 kişinin hayatını kaybettiği Grand Kartal Otel yangınına ilişkin aralarında otelin sahibi ve belediye yetkililerinin de bulunduğu 19'u tutuklu 32 sanığın yargılandığı davanın duruşması yaklaşık 11 saattir devam ediyor.
Dördüncü aranın ardından saat 21.00 sıralarında yeniden başlayan duruşmada savunması alınan yedinci sanık İl Özel İdaresi Genel Sekreter Yardımcısı Bünyamin Bal oldu.
"HAKKIMDAKİ SUÇLAMANIN NE OLDUĞUNU HALA BİLMİYORUM"
Sanık Bünyamin Bal, "Öncelikle belirtmek isterim ki, hakkımdaki suçlamanın ne olduğunu hala bilmiyorum. Vallahi 5 aydır düşünüyorum ancak neyi eksik yaptım, neyi ihmal ettim, hangi görevimi yerine getirmedim bir türlü çözemedim. Bana bağlı 8 müdürlük bulunmaktadır. Bu müdürlüklerin tamamının iş ve işlemlerini birebir bilmem mümkün değildir. Her şube, kendi görev tanımı ve mevzuatı çerçevesinde işlem yapar ve sorumlulukları da kendilerine aittir" dedi.
"BEN YALNIZCA ASLİ GÖREV TANIMIM ÇERÇEVESİNDE BANA VERİLEN İŞLERİ YERİNE GETİRDİM"
Otelin Turizm İşletme Belgesi'ne tabi olup olmadığına yalnızca Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın karar verebileceğini söyleyen Bal, savunmasını şöyle sürdürdü:
"Yönetmeliğin ilgili maddesi açık ve kesindir, bu konuda herhangi bir yorum ya da tereddüte yer yoktur. Yetki tamamen Bakanlıktadır. Söz konusu işletme, 2025 yılına kadar toplam 18 yıl faaliyet göstermiştir. Ancak yalnızca 2021 ve 2024 yıllarında iki kez 'olur' belgesi alınmıştır. Bu da 16 yıl boyunca herhangi bir resmi işlem yapılmaksızın faaliyetin sürdüğünü açıkça göstermektedir. Bu kadar açık bir tablo karşısında, şahsımın sorumluluğunun bulunmadığı ortadadır.
Yangının yaşandığı otelle ilgili hiçbir imzam yoktur. Ruhsat ya da denetimle ilgili olarak şahsıma yöneltilmiş bir yazı, talep veya evrak sunulmamıştır. Amirlerimden ya da üst makamlar tarafından tarafıma iletilmiş herhangi bir resmi evrak veya bildirim de söz konusu değildir.
Ben yalnızca asli görev tanımım çerçevesinde, bana verilen işleri yerine getirdim. Bunun dışında, bu olayla ilgili ne idari ne de hukuki sorumluluğum mevcuttur. Sonuç olarak, dosyada hakkımda bir delil, yazılı belge ya da somut bir tespit bulunmamaktadır. Tüm bu nedenlerle, tahliyemi talep ediyorum."
"YANGIN HABERİNİ ALIP EVDEN ÇIKMASAYDIM CEZAEVİNDE OLMAZDIM"
Bolu'da 78 kişinin hayatını kaybettiği Grand Kartal Otel yangınına ilişkin davada aralarında otelin sahibi ve belediye yetkililerinin de bulunduğu 19'u tutuklu 32 sanığın yargılanmasına devam ediliyor. 4 sanığın ardından otelin elektrik teknisyeni Hüseyin Özer'in savunması alındı.
"BEN YANAN OTELİN ÇALIŞANI DEĞİLİM"
Maaşının 31 bin TL olduğunu belirten sanık Özer, "Ben her zaman işçilik yaptım. Başımızda her zaman talimat aldığımız bir usta, şef gibi yetkili oldu. Hiçbir zaman inisiyatif alan yetkili kişi olmadık. Adıma ifade verenler olmuş. Ben yanan otelin çalışanı değilim. Benim sigortam da, mesaim de Gazelle Otel'dedir" dedi.
"BEN HİÇBİR İŞİMİ TALİMATSIZ YAPMAM"
Hüseyin Özer, savunmasına şöyle devam etti:
"Yaptığım işlemler kamera kayıtlarından görülebilir. Yangının çıktığı otel bizim işimiz değil. Benim sorumluluğumda değildir. Sigortalama sistemini ben kurmadım, topraklama işlemlerine karışmadım. Alarm sistemlerinde dahlim yoktur. Sistem bildiğim kadarıyla kuruluydu. Yangın anında aktif mi, pasif mi olduğunu bilmiyorum. Pasif ise pasif hale getiren ben değilim. Ben hiçbir işimi talimatsız yapmam."
"YANGIN HABERİNİ ALDIĞIMDA EVİMDEN DIŞARI ÇIKMASAYDIM ŞU AN CEZAEVİNDE OLMAYABİLİRDİM"
Yangın haberini alır almaz otele geldiğini ifade eden Özer, "Söndürme çalışmalarına katıldım. Sabah olduğunda jandarma orada bulunanları topladı. O gün bugündür cezaevindeyim. Belki yangın haberini aldığımda evimden dışarı çıkmasaydım şu an cezaevinde olmayabilirdim. Hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet diliyorum. Bu yaşanan olayda dahlim yoktur, beraatımı ve tahliyemi istiyorum" ifadelerini kullandı.
"BİLGİLENDİRİLMİŞ OLSAYDIK, ANINDA MÜDAHALE EDERDİK"
Mahkeme heyeti tarafından "Grill plate'in termostatı bozukmuş, bundan haberin var mıydı?" sorusu yöneltilen Özer, "Termostatın arızalı olduğuna ilişkin bize herhangi bir bilgi verilmedi. Bilgilendirilmiş olsaydık anında müdahale ederdik" şeklinde yanıt verdi.
Ayrıca Özer, "Yangın tüpleriyle ilgili bilgim yoktu. Yangın tatbikatıyla ilgili de bilgim yok ama verilmediğini biliyorum. Yangına müdahale ekibi konusunda da bilgim yok" dedi.
Suçlamaları reddeden Özer, tutukluluğunun kaldırılmasını talep etti. Sanığın savunmasının ardından mahkeme heyeti, duruşmaya 4'üncü kez saat 21.00'a kadar ara verdi.
DURUŞMAYA ARA VERİLDİ
FQC Global Sertifikasyon Anonim Şirketi yetkilisi tutuksuz sanık Ali Ağaoğlu'nun savunması sırasında otelde elektrik teknisyeni olan tutuklu sanık Hüseyin Özer fenalık geçirdi. Özer, jandarma eşliğinde sağlık kontrolüne götürüldü. Duruşmaya salonu havalandırmak için ara verildi.
"DETAYLI DENETİM YETKİMİZ YOK" SAVUNMASI!
Bolu'da 78 kişinin öldüğü davanın ilk duruşmasında savunma yapan FQC Global Sertifikasyon Anonim Şirketi yetkilisi tutuksuz sanık Ali Ağaoğlu, "Haksız yere bu davaya dahil olmuş durumdayım. Sürdürülebilir Turizm Sertifikasyon sürecinde yangınla ilgili bir denetimimiz bulunmamaktadır. Biz Turizm Bakanlığı'nın yetkilendirdiği Turizm Geliştirme Ajansı'nın belirlediği kriterler üzerine yetkiliyiz. Bu kriterler çerçevesinde denetimler yapıyoruz" dedi.
"DETAYLI DENETİM YAPABİLECEK YETKİMİZ YOKTUR"
Bilirkişi raporlarının hatalı olduğunu öne süren Ali Ağaoğlu, "Denetimler 3 aşamada yapılıyor. Bu sene 3’üncü aşama denetime geçtik. Grand Kartal Otel'de 2023-2024 tarihinde Aleyna Hanım yapmıştır. Kendisine TGA tarafından verilen yetki, o incelemeyi yapma yetkisi vermemektedir. Bizi bu davaya sürükleyen A2 Yasal Uyum maddesidir. Bizim bu madde kapsamında detaylı denetim yapabilecek yetkimiz yoktur. Bahsettiğimiz konular dikkate alınarak, yeni bilirkişi heyeti atanmasını talep ederek yeniden değerlendirilmesini talep ediyoruz. Bu delillere istinaden suçsuz olduğumdan beraatimi talep ediyorum" diye konuşu.
GERÇEK ORTAYA ÇIKSIN DİYE HERKES BURADA
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz ile TBMM Kartalkaya Kayak Merkezi'ndeki Otel Yangınını Araştırma Komisyonu Başkanı ve AK Parti Erzurum Milletvekili Selami Altınok, 78 kişinin yaşamını yitirdiği, 133 kişinin yaralandığı Grand Kartal Otel yangınına ilişkin 19'u tutuklu 32 sanığın yargılandığı davanın ilk duruşmasını takip etti.
Yavuz, duruşmaya verilen arada gazetecilere, çok önemli dosyalardan birisi için salonda yerlerini aldıklarını belirterek, kayıpların ardından çok büyük acıların, çok büyük dramatik sahnelerin yaşandığını dile getirdi.
Yangında 3 çocuğunu, gelinini ve 4 torununu kaybeden Yüksel Gültekin'in acısının büyüklüğüne ve yitip giden canların her birinin hayata dair hikayelerinin bulunduğuna dikkati çeken Yavuz, "Adeta yanıyoruz biz de. Gönlümüz yanıyor. Ruhumuz hakikaten hırpalanıyor bir anlamda." dedi.
Yavuz, davanın en önemli yanının maddi gerçeğin ortaya çıkarılması olduğuna değinerek, "Gerçek ortaya çıksın. İşte onun için bu düzen kuruldu. Onun için herkes burada, onun için mahkeme heyeti yargılamaya devam ediyor. Sadece sanık veya müşteki avukatları değil, birçok baro ve şehirden gelen avukat arkadaşlarımız var. Hakeza yine hayatın içinden, birçok kesimden aktör var." dedi.
"Maddi gerçek, kim suçluysa, ne kadar etkisi varsa, bu işte ihmali varsa, onlar ortaya çıksın ve herkes bunun sonucuna katlansın." diyen Yavuz, Araştırma Komisyonu'nun bu tür olayların yaşanmaması için kurulduğunu anlatarak, acılı ailelere tekrar başsağlığı diledi.
Yavuz, Pençe-Kilit Harekatı bölgesinde terör örgütü mensuplarınca kullanılan bir mağaradaki arama tarama faaliyetinde metan gazından etkilenerek şehit olan 12 askere de Allah'tan rahmet, ailelerine sabırlar temenni etti.
"HER KESİMDEN İNSANI DİNLEDİK"
Altınok da otel yangınında hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına yeniden başsağlığı diledi.
Komisyon olarak toplantılarını tamamladıklarına değinen Altınok, "Dört ay boyunca yoğun şekilde 22 üyemizle her kesimden insanı dinledik, değerlendirmelerini aldık. Kurumlardan, sivil toplumlardan ve farklı kesimlerden çok fazla insanı dinledik. Yirminin üzerinde toplantı yaptık." şeklinde konuştu.
Altınok, komisyon olarak, yangın faciasıyla alakalı raporu hazırlamaya başladıklarını aktararak, "Mümkün olan en kısa sürede de raporumuzu tamamlayıp, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına ve ilgili makamlara tebliğ edeceğiz." dedi.
Araştırma komisyonunun yargı merci olmadığını vurgulayan Altınok, "Durum tespiti ve bundan sonra bir daha bu acı olayların yaşanmaması için neler yapılabilirin çalışmalarını yaptık. Raporumuz ortaya çıktığında, gelecekte bu gibi acı olaylar yaşanmaması için alınması lazım gelen tedbirlerin önemli boyutunu sizler de görmüş olacaksınız." ifadelerini kullandı.
Altınok, komisyon olarak duruşmaları takip etmeye devam edeceklerini belirterek, aileler ve Türkiye için acı bir olayın yaşandığını, herkesin acısını paylaştıklarını dile getirdi.
Şehit olan 12 askerle ilgili de Altınok, "Bugün Türkiye için acı bir gün. 12 vatan evladı şehit oldu. Bütün şehitlerimize rahmet diliyorum. Acılı ailelerimize ve milletimize başsağlığı diliyorum. Allah evlatlarımıza rahmet eylesin, milletimizin başı sağ olsun." dedi.
SERTİFİKA ŞİRKETİ SAVUNMA YAPTI... "EZBERİN KAÇTI"
İddianamede, otelin teknik personeli, mutfak personeli, iş güvenliği uzmanları ve diğer bazı yetkililerle birlikte, "bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma" suçlamasıyla tutuksuz yargılanan FQC Global Sertifikasyon Anonim Şirketi'nin çalışanı Aleyna Beşinci'nin savunması alındı.
"YANGIN KONTROL PANELİNE HİÇ DEĞİNİLMEDİ BİLE"
Savunmasında, hayatını kaybedenlerin yakınlarına başsağlığı dileyen ve çok özgün olduğunu ifade eden Aleyna Beşinci, "FQC Global Sertifikasyon Anonim Şirketi'nde sürdürebilir turizm denetçisiyim. Lise mezunu bile denetçi olabiliyor, bir uzmanlık gerektirmiyor. Ben Grand Kartal Otel'e gittim. Burada sürdürebilir turizm yetkilisi oluyor otelde. Onunla birlikte bu denetimimi yaptım. Denetim genel olarak çevresel konulara, küresel ısınmaya, sürdürülebilirliğe değinen denetim. Sadece bir maddesi, yasal uyum belgesi sebebiyle yargılanıyorum. Çok uzun ve kapsamlı bir madde. Bu yüzden bizim bir gün denetimimiz var. Yasal uyumda bizden Turizm Geliştirme Ajansının istediği, belirttiği var mı yok mu denetimi. Ben oraya gittiğimde turizm işletme belgesi var mı, var. Bununla ilgili örnekleme yapıyorum raporuma. Ruhsatı var mı, var. Bununla ilgili detaylar yazıyorum. Bu raporun içeriğiyle ilgili yetkim, bilgim yok. Doğru mu yapmışlar, yanlış mı yapmışlar, bununla ilgili yeterliliğim olmadığı için içeriğini sorgulayamıyorum. Aynı şekilde İSGC'nin de orada çalışmadığı ama varmış gibi yazıldığı söylenmişti, bununla ilgili SGK'dan bir portalım yok. Doğru mu, değil mi diye sorgulayabileceğim, bakabileceğim bir ekran yok. Bu sebeple raporumu bu şekilde yazdım. Yine bilirkişi raporunda, yangın kontrol paneli olduğunu söylediğim fakat bulunamadığıyla ilgili atıf yapılmış fakat benim raporlarımda böyle bir ibare yok. Yangın kontrol panelinde hiç değinilmedi bile" iddiasında bulundu.
"EZBERİN KAÇTI"
Beşinci'nin savunma sırasında duraksaması üzerine müştekilerden biri, "Ezberin kaçtı" dedi. Bunun üzerine salondan, "Müdahale etmeyin" uyarısı yapıldı.
"SÖZLEŞMEMİZ GEREĞİ OTEL BİZE DOĞRU BEYAN VERMEK ZORUNDA"
Beşinci, savunmasına şöyle devam etti:
"Bunların doğruluğunu, gerçekliğini araştıramıyorum. Sözleşmemiz gereği otel bize doğru beyan vermek zorunda. Bende bana verilen dosyanın doğru olduğunu kabul ederek, bu denetimi yapıyorum. Bu zaten 14 madde içinde yasal uyum olarak geçiyor ve çok kapsamlı bir şey. Bu sebeple o şekilde yazdım. Fiziki denetimi sürdürülebilirlik üzerine yapıyorum. Katı atık, yerel satın alma bunun gibi maddelere fiziki olarak bakıyorum. Suçlamaları kabul etmiyorum. Bu konuda yetkim ve sorumluluğum olduğunu düşünmüyorum. Ali Ağaoğlu'da (şirket yetkilisi) denetimimi imzaladı. Grand Kartal Otel'e 2023 ve 2024 yıllarında iki kez gittim"
Kendisine yöneltilen soruları cevaplayan Aleyna Beşinci, "Belgelerin sadece varlığıyla ilgileniyorum. 'İSG dosyası var mı?' diye soruyorum. Bana da bunu sundular" dedi.
"BU VİCDANA UYGUN DEĞİLDİR"
Beşinci'nin avukatı ise "Müvekkilim sigortadan çalışan, asgari ücretten az alan biri. İş sağlığı güvenliği önüne koyuluyor, sadece siciline yazıyor ve şu an müvekkilim burada yargılanıyor, bu vicdana uygun değildir" diye konuştu.
"FİZİKİ YAPISIYLA İLGİLİ YETKİNLİĞİM OLMADIĞI İÇİN İNCELEME YAPMIYORUM"
"Sanık, denetim amacıyla gittiği otelde gezip, fiziki şartlarını görme imkanı oluyor mu?" sorusu üzerine Aleyna Beşinci, "Ben gittiğimde oteli o şekilde kapsamlı inceleyemem. Ben bir odaya girerim, bakarım ki su tasarrufu yapıyor mu? Bununla ilgili bilgilendirmesi var mı? Fiziki yapısıyla ilgili yetkinliğim olmadığı için inceleme yapmıyorum" şeklinde konuştu.
"NEREYE YAZACAKTIM DA, ARAŞTIRACAKTIM"
Beşinci, üst üste gelen soruların ardından şöyle konuştu:
"Benim önüme yasal uyumla ilgili bir dosya geliyor. Bu dosyada gördüklerim sadece, soruşturma yetkim yok. Öyle bir platformum yok. Nereye yazacaktım da, araştıracaktım? Benim raporumda, 'Acil durum eylem planı uygundur' diye bir ibare yok, yanlış yazılmış. Yangınla ilgili bir yetkim, bilgim olmadığı için nerede olmalı, çalışıp çalışmadığına nasıl bakmalıyım? Ben sürdürülebilir turizm denetçisiyim. Ben güvenli turizm sertifikası vermedim, sürdürülebilir turizm sertifikası verdim ama güvenli turizm sertifikasını da açıklamam gerekirse, covid zamanında verilen, sağlık kurallarına bakılarak verilen, bunları içeren bir şeydi"
8 YAKININI KAYBEDEN YÜKSEL GÜLTEKİN: MAL ZARARIYLA KURTARILACAK OLAY TARİHİ FACİAYA DÖNDÜ
Grand Kartal Otel'de çıkan yangında oğulları Bilal Gültekin, Enes Gültekin, kızı Rümeysa Gültekin, gelini Sena Gültekin ve 4 torunu olmak üzere toplamda 8 yakınını kaybeden avukat Yüksel Gültekin, duruşmanın yapıldığı okulun önünde gazetecilere açıklamalarda bulundu.
Yüksel Gültekin, "Yaklaşık 1 saat boyunca devam eden yangında 2-3 kere odalarına çıkan, inen otel sahiplerinin aileleri 13'üncü kattaydı. Benim evladım Rümeysa, Bilal ve Enes 6"cı kattaydı. Netice itibarıyla garajdaki 2 arabayı, örtbas etme derdine düşmeselerdi; şu an burada netice itibarıyla belki bir mal zararıyla kurtulabilecek bir olay maalesef tarihi bir faciaya döndü. 61 yaşındayım, eşim de öyle. Bütün ailemi kaybettim. Yaşadığımız süre boyunca bizim artık hayatta tek gayemiz var. Bu olaya sebep olan, irili ufaklı, resepsiyonistinden tutun da otel sahibinden, müdürüne kadar kim varsa cezalandırılması. Savcıya da çok teşekkür ediyorum. Titiz bir soruşturma yürütüldü. Mesleki olarak da bunun takipçisiyim. Ama maalesef bu olayda en az onlar kadar şu an yargılananlar kadar suçlu; belki daha suçlu olan Turizm Bakanlığı yetkilileri ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yetkilileri. Kanunu koruma kılıfı altında maalesef huzura getirilmediler. Bizim tek görevimiz var. Bu konuda sizlerden de duyarlılık ve destek rica ediyoruz. Adalet Bakanımızın bir sözü var. Adalet Bakanımız diyor ki; 'hiç kimse hukuk ve kanunlar karşısında layüsel değildir.' 35 yıllık bir avukat olarak, aynen katılıyorum" diye konuştu.

"BU OLAYI UNUTMAYIN, UNUTTURMAYIN"
Adalete güvendiğini vurgulayan Gültekin, "Bu davanın asla siyasallaşmasını arzu etmiyorum. Netice itibarıyla şu suçun şahsiliği prensibi gereğince ben suçluların kulağından tutup, bu yargılamanın önüne çıkarılmasını istiyorum. Yaşadığım sürece, nefes aldığım sürece tüm çabam ve diğer ailelerin çabası bunun için olacaktır. Sizden ricam şu; bu olayı unutmayın, unutturmayın. Bu güzel evlatlarımın adını yaşatacak hayır müesseseleri kuracağız. Bu hususta bir vakıf da kurduk. Bugün yarın hayata geçecek. İnşallah evlatlarımızın hayır kapılarını kapanmayacak eserler kazandıracağız" dedi.

"BEN MEZARA İKİ KERE GİDİYORUM"
Gültekin, "Takdir edersiniz ki sayarken bile insanın yorulduğu 8 tane evlat. Ben mezara iki kere gidiyorum. Bir sabah gidiyorum, bir öğleden sonra gidiyorum. Bu psikolojiyi anlamak mümkün değil. Ben 4 torunuma her gün 3'er tane balon takıyorum. Balon makinesi aldım. Balonlar havada uçtuğu zaman onlar canlı gibi geliyor. İlk günde çok yol alınmayacağını biliyorum ama bu süreci takip edeceğim" diye konuştu.
DURUŞMAYA ARA VERİLDİ
Grand Kartal Otel faciasının duruşmasına salondaki elektrik arızası nedeniyle 13.45'e kadar ara verildi. Duruşmaya katılanlar hava almak için dışarıya çıktı
MÜDÜR AĞLADI... "HATIR İÇİN BOLU BELEDİYE BAŞKAN YARDIMCISINI ARADIM"
Grand Kartal Otel’in sahiplerinin diğer oteli olan Gazelle Resort Otel’in Müdürü tutuklu sanık Ahmet Demir’in savunması alındı.
Ağlayarak savunma yapan Ahmet Demir, “Samimi duygularımla yaşadığım üzüntüyü paylaşmak istiyorum. Orada yitirilen her can için gecelerce uykusuz kaldım. Hala aklımdan çıkmıyor. Gözyaşı döküyorum. Hepimizin ailesi, evladı var. Olmasa bile vicdan taşıyoruz. Giden canları geri getiremeyiz ama acısını yaşıyoruz. Ölenlere rahmet yaralılara şifa diliyorum. Allah milletimize böyle acılar yaşatmasın” dedi.
Bu sırada duruşma salonundan bir kişi “Sen de yanıp geberseydin keşke” diye bağırdı.
Savunmasına devam eden Demir, “Otel sahiplerini iyi tanıyan biriyim. Ailenin hiçbir ferdinin bile isteye birinin zarar görmesine göz yumması olası değildir. Bildiğiniz gibi aile ile aynı çatı altında birkaç otel bulunmaktadır. Oteller aynı aileye ait olduğundan personel birbirine yardımcı olmaktadır. Ama resmi olarak bir görev yükümlülüğü yoktur. Ben Gazelle Otel’de müdürüm. Grand Kartal Otel’de herhangi bir yetki ve sorumluluğum yoktur. Kimse kimsenin yönetimine karışmadığı gibi sorumluluğunu da almaz. Grand Kartal Otel’in sorumlularından olduğuma dair herhangi bir belge yoktur. Telefonumun sinyalleri incelendiğinde çalıştığım otelde sinyal vermektedir. Grand Kartal Otel’de çok nadir ziyarete gittiğim de sinyallerde görülebilir. O otelde bir sorumluluğum yoktur. Ben telefonla aranmadım, mesaj atılmadı, bana o otelle ilgili bilgi verilmedi. Yöneticisi olsam bana bu bilgi verilirdi” dedi.

Mahkeme Başkanının, Grand Kartal Otel’in Muhasebe Müdürü Kadir Özdemir’in yangın raporu eksiklikleriyle ilgili kendisine bir şey sorup sormadığıyla ilgili soruya Ahmet Demir şu yanıtı verdi:
“Hayır, beni aramadı. Evrak içeriğine vakıf değilim, evrakın hazırlanması adına hatır için Bolu Belediye Başkan Yardımcısı Sedat Gülener ile bir telefon görüşmesi yaptım. Sedat Gülener, hafta içinde gerekli arkadaşlara ileteceğini söyledi. Yılbaşına doğru bana döndü ve işleminiz tamam dedi. Ne işlem olduğunu bilmiyorum. İddiaları kabul etmiyorum. İşlemin sonuçlandığını Kadir mi Sedat mı söyledi net hatırlamıyorum. İtfaiye Müdürü Kenan Coşkun, yangın raporuyla ilgili telefonda, ‘hafta içinde soralım bilgi veririz’ dedi. Kadir Özdemir’in sunduğu bir başvuru var, yıl sonu gelmeden bitebilir mi diye sordum”
SANIKLARI GÖRÜNCE FENALAŞTI
Duruşmada sanıklar içeri girdiği sırada yangında oğlu Yılmaz Sarıtaş (51) ile torunları Doruk ve Nehir'i kaybeden Gülizar Sarıtaş fenalaştı. Gülizar Sarıtaş, sağlık ekibinin müdahalesi sonrası salondan çıkarıldı.
DURUŞMA YENİDEN BAŞLADI
Duruşma verilen aranın ardından yeniden başladı.
Bolu Kartalkaya Kayak Merkezi'ndeki Grand Kartal Otel yangınına ilişkin, aralarında otelin sahibi ve belediye yetkililerinin de bulunduğu 19'u tutuklu 32 sanık, verilen aranın yeniden hakim karşısına çıktı. UYAP sisteminde tüm evrak ve görüntülerin bulunduğu, bu görüntülere ulaşılabileceği belirtilerek; müşteki avukatlarının duruşmanın ertelenmesi yönündeki talepleri, esasa ilişkin olmadığı gerekçesiyle reddedildi.
Salonda zaman zaman yükselen seslere ilişkin hakim, "Söz hakkı vermeden konuşmayalım" uyarısında bulundu.
Duruşmayı, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, Anahtar Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu, TBMM Kartalkaya Kayak Merkezi'ndeki Otel Yangınını Araştırma Komisyonu Başkanı ve AK Parti Erzurum Milletvekili Selami Altınok ile komisyon üyeleri, milletvekilleri ve siyasi partilerin temsilcileri de izliyor.
DURUŞMAYA ARA VERİLDİ
Müşteki avukatların dosyadaki görüntülere ulaşamadığını söylemesi üzerine duruşmaya ara verildi.
SAHTE GÖZYAŞINI KALDIRAMAYACAĞIM
Bolu'daki otel yangınında oğulları Bilal Gültekin, Enes Gültekin, kızı Rümeysa Gültekin, gelini Sena Gültekin ve 4 torunu olmak üzere toplamda 8 yakınını kaybeden avukat Yüksel Gültekin, sanıkların kimlik tespiti başlamadan önce mahkeme heyetinden kısa bir söz hakkı istedi. Avukat Gültekin, cübbesini çıkararak yaptığı konuşmada, "Hayatta 8 evladının arkasından, duruşmalarında avukat olmak varmış. Avukat olarak konuşmayacağım için cübbemi çıkarıyorum. Gelerek destek verenlere teşekkür ediyorum. Davanın siyasileşmesini istemiyorum. Avukat olarak davanın kişiselliğine inanıyorum. Bu meseleyi siyasallaştırmayalım. Yargılama süresince mahkemeyi rahat bırakalım. 78 candan Bilal'imi kaybettim. Boğaziçi mezunuydu. Kurduğu şirketle ihracat yapan vergi veren biriydi. Gelinim Zehra, ODTÜ İşletme mezunuydu. Türk Hava Yolları'nda çalışıyordu. Maaşından burs verdiği 18 kişi çıktı. Kızım Rümeysa 15 yıllık eczacıydı, doktordu. Torunlarım 11, 8, 5 ve 2,5 yaşındaydı" dedi.
"ÖTE DÜNYADA DA İKİ ELİMİZ YAKANIZDADIR"
Avukat Gültekin, "Merhametsizlere sormak istiyorum. 2 arabayı kurtarırken kapıları açmayıp, o insanların evlatlarının ölmesine nasıl razı oluyorsunuz? Ceza almanız için elimizden geleni yapacağız. Biz bu dünyanın tek olduğuna inanmıyoruz. Öte dünyada da iki elimiz yakanızdadır. Mahkemenin vereceği cezayı bilmem ama vicdanınızdan kurtulamayacaksınız. Buraya getirilen sanıklar, sorumluların bir kısmıdır. Turizm Bakanlığı yetkilileri dışarıdadır. Bu engeli de aşacağız inşallah. Bu merhametsiz yürekleri alıp, yargının karşısına çıkaracağız. Adaletin tecelli edeceğine inancım tamdır. Olay karşısında beyanda bulunurken, gerçek dışı konuşacak ve sahte gözyaşı dökecek bu sanıkların sözlerini kaldıramayacağım. Duruşma salonundan ayrılmak istiyoruz" diye konuştu. Gültekin ve diğer yakınları, daha sonra salondan ayrıldı.
AİLELER TEPKİLİ: ONLAR ARABALARINI KURTARMAYA GİDERKEN BİZİM CANLARIMIZI BOĞULUYORDU
Bolu Kartalkaya’da, Grand Kartal Otel’deki yangın faciasına ilişkin bugün görülecek ilk duruşma öncesi hayatını kaybeden kişilerin yakınları, duruşma salonunun önünde basın açıklaması yaptı.
Grup adına basın açıklamasını yapan ‘Başka Canımız Yok Derneği’ üyesi Zeynep Kotan şunları söyledi:
“Biz bugün burada evlatlarını, kardeşlerini, eşlerini, annelerini, babalarını, torunlarını, yeğenlerini, en sevdiklerini 21 Ocak 2025 gecesi Grand Kartal Otel'de kaybeden aileler olarak bulunuyoruz. O gece yalnızca bir yangın çıkmadı. O gece göz göre göre gelen, bile bile yapılan ve engellenmeyen bir katliam yaşandı. Bunun adı ihmal değil, bunun adı cinayettir. Grand Kartal Otel, Kartalkaya'daki en büyük ve en bilinen otellerden biri. Otelin sahipleri ve yöneticileri bu binayı avuçlarının içi gibi tanıyordu. Yangın riskini, güvenlik açıklarını, eksik yangın tüplerini, olmayan yangın merdivenlerini, yıllardır bakımı yapılmayan sistemleri biliyorlardı. Ve biliyorlardı ki bir yangın çıkarsa burada insanlar ölecek. Yine de hiçbir önlem almadılar. Ve ne yazık ki yangın sırasında bile Grand Kartal Otel’in sahipleri, yöneticileri ve çalışanları hiçbir şey yapmadı. Ne bir uyarı verdiler ne bir alarm sistemi devreye girdi. Misafirler tek bir kelimeyle bile uyandırılmadı. Onlar arabalarını kurtarmaya giderken bizim canlarımız içeride dumandan boğuluyordu. Bizim sevdiklerimiz ölümden ölüm beğenirken, otel sahipleri çoktan karşı otele geçmiş. Meyvelerini yiyorlardı. Bu nasıl bir umursamazlık, nasıl bir merhametsizlik, nasıl bir vicdansızlıktır? Biz her şeyi takip ettik, ediyoruz. Olaydan yalnızca bir ay önce hazırlanan ve otelde yangın önlemlerinin eksikliğini açıkça ortaya koyan, ancak otel sahiplerinin ‘bu önlemler çok masraflı olur’ diyerek geri çektirdiği yangın raporunu biliyoruz. Bu ihmale göz yuman yetkilileri, yangının söylenenden daha erken başladığını, yangın anında yalnızca ayrıcalıklı misafirler için yapılan kurtarma operasyonunu, tüm otel yöneticilerinin ve personelinin kurtulduğunu, bilirkişi raporunda da açıkça belirtilen ‘altın zamanın’, canlarımızı kurtarmak için değil, otel sahiplerinin arabalarını çıkarmak için kullanıldığını, karartılan delilleri, silinen kamera kayıtlarını da biliyoruz. Artık tek bir beklentimiz var. Yargılama süreci şeffaflıkla yürütülsün ve tüm gerçekler gün ışığına çıksın.”
"KARTALKAYA'DA SADECE CANLAR DEĞİL, GÜVEN DUYGUSU DA YANIP KÜL OLDU"
Zeynep Kotan, tüm sorumluların hesap vermesi gerektiğini istediklerini ifade ederek, “Biz bugün burada, bu katliamda sorumluluğu bulunan herkesin ve her kurumun hesap vermesini talep ediyoruz. Bugün sanık sandalyesinde oturanlara ek olarak, görevini yerine getirmeyen kamu görevlileri hakkında da derhal soruşturma izinlerinin verilmesini bekliyoruz. Bilirkişi heyetinin, bu yangında birinci dereceden sorumlu olduğu belirtilen Kültür ve Turizm Bakanlığı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı hiçbiri bu zamana kadar soruşturma izni vermedi. Yasalar çerçevesinde verilmesi gereken bu izinlerin bir an önce verilmesini bekliyoruz. O gece 78 can yitirdik. 36’sı çocuktu. Ölenlerin yaş ortalaması yalnızca 27,5’tu. Yani hayatlarının daha başındaydılar. Onlar yeni bir yüzyıla umut atmış bir kuşağın temsilcileriydi. Ama 2025’in bir kış gecesinde aç gözlülüğün karanlığında nefessiz bırakıldılar. Biz çocuklarımızı, kardeşlerimizi, torunlarımızı geleceğe hazırlıyorduk mezara değil. Onların öldüğü yer bir savaş alanı değildi, bir tatil oteliydi. Sabah kayak yapacaklardı. Ama sabaha ulaşamadılar. Çünkü o binada bulunanlar ve o binaya göz yumanlar kendi keyifleri ve maddi çıkarları uğruna bu ülkenin gençlerini, çocuklarını bile bile ölüme terk ettiler. Biz buradayız. Yasımızı bir kenara koyduk. Canlarımız için dimdik ayaktayız. Kim susarsa, kim geri durursa bu katliama ortak olur. Bu dava sadece bir adalet arayışı değil, bir insanlık sınavıdır. Kartalkaya'da sadece canlar değil, güven duygusu da yanıp kül oldu. Ama biz bu türlerden adaletin ateşini yakacağız. Evlatlarımız için insanlık için bu ülkenin onuru için” dedi.
1000 POLİS GÖREV YAPIYOR
Okula giden ana yol, iki yönlü olarak ulaşıma kapatıldı. Mahkeme salonuna girecek kişilerin, polis ekiplerinin oluşturacağı kontrol noktalarından listedeki isimlerine bakılarak girişlerine izin veriliyor.
Mahkeme boyunca okul içerisinde ve dışında çevre illerden gelen takviye ekiplerle birlikte yaklaşık 1000 polis görev yapıyor.
Mahkeme salonunun önüne AFAD ve Kızılay ekipleri tarafından görevliler için de çadırlar kuruldu.
Hayatını kaybeden 78 kişinin aileleri ve oteldeki yangından sağ kurtulan kişiler ile çok sayıda vatandaş duruşmanın görüleceği salona akın etti.
Davaya katılacak olanlar polis kontrol noktasından geçirildikten sonra alana alınıyor. Çok sayıda vatandaşlar da ellerinde ‘Başka Ceren yok’, ‘İhmail değil, olası kast’, ‘Yangının adı Kartalkaya’, ‘Hesap verilmeden yas tutulmaz’ yazılı dövizler taşıdı.
SALONA GİRİŞLER BAŞLADI
Yoğun güvenlik önlemleri altında gerçekleştirilecek duruşmada, hayatını kaybedenlerin yakınları salona alınmaya başladı.
700 KİŞİLİK DURUŞMA SALONU
Taraf sayısının fazlalığından adliyedeki duruşma salonlarının kapasitesi yetersiz kalacağı için Bolu Cumhuriyet Başsavcılığınca Bolu Sosyal Bilimler Lisesi Spor Salonu, 700 kişilik duruşma salonuna dönüştürüldü.
İç ve dış cepheleri boyatılan salona güvenlik kameraları yerleştirildi. Salondaki aydınlatma sistemi tamamen değiştirildi, elektrik altyapısı yenilenerek jeneratör sistemine bağlandı, UPS bağlantısı yapıldı.
Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Genel Müdürlüğünce Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) altyapısı kurulan salonda, akustiğin sağlanabilmesi amacıyla zemin tamamen halıyla kaplandı. Son teknoloji ses sistemi oluşturulan salona UYAP bağlantısı için internet hattı çekildi.
"ANNE ÖLMEK İSTEMİYORUM"
"ANNE ÖLMEK İSTEMİYORUM"
Kartalkaya'daki faciada hayatını kaybedenlerin yakınları şimdi gözlerini bugün Bolu'da başlayacak olan davaya çevirmiş durumda.
Yangında eşi Prof. Dr. Atakan Yalçın ve 10 yaşındaki kızı Derin'i kaybeden Yaprak Yeşilada Yalçın, küçük kızının son sözlerinin "Anne, ölmek istemiyorum" olduğunu söyledi. Alevlerin sardığı otelde hayatta kalmayı başaran anne ile 16 yaşındaki büyük kızı, şimdi hem kayıplarının yasını tutuyor hem de adalet mücadelesi veriyor.
"DÖRT KİŞİLİK BİR AİLEYDİK, İKİ KİŞİ KALDIK"
Yangın alarmlarının çalmadığını, acil çıkış ve yangın merdiveninin olmadığını anlatan Yaprak Yeşilada Yalçın, "Dört kişilik bir aileden iki kişilik bir aileye indik. Hâlâ mücadelesini veriyoruz. Kabul edebildiğimiz bir şey değil. O yüzden biz onları yaşatmaya devam ediyoruz. Her zaman, anılarımızda" dedi.
Yoğun dumanla kaplı otelin koridorlarında eşini ve çocuklarını aradığını söyleyen Yalçın, "Bir halat atıldı ve o halata tutunarak aşağı indik. O anın, küçük kızımı ve eşimi son gördüğüm an olduğunu bilmiyordum." diye konuştu.
ONLARI SON GÖRÜŞÜM OLDU
Otel faciasında ailesine kaybeden Rıfat Doğan ise, 20 Ocak günü eşi Ceren ve 16 yaşındaki kızı Lalin'i defalarca gittikleri ve sahiplerini tanıdıkları Grand Kartal Oteline güven içinde bırakarak otelden ayrıldığını ve bunun ailesini gördüğü son gün olduğunu anlattı.
Baba Doğan, "İşimden dolayı, 'Sizi pazartesinden bırakırım. Çarşamba günü de gelirim alırım.' dedim. Kayaklarını, kasklarını, hepsini ben giydirdim. Sarıldık. Kızımı öptüm, kayak hocasına teslim ettim. Arkasından eşimi öptüm. Birlikte kaydılar, gittiler. Son görüşüm onları... Böyle bir yangında 78 tane can ve birçok can verilirken birçok yaralı varken tüm yönetim kurulunun, tüm müdür kadrosunun, tüm personelin birinin burnunun bile kanamadan kurtulmuş olmasının hayatın doğal akışına aykırı olduğunu düşünüyorum. Demek ki önceden herkesin haberi varmış. Buradan emsal bir karar çıksın ki kurumlardan işletme sahiplerine kadar herkes attığı her imzanın, bulundukları her konumun yükünü, ağırlığını bilsinler. Ahbap Çavuş ilişkileriyle imza atıp işi basite indirgemesinler." dedi.
13 KİŞİYE BİN 998'ER YIL HAPİS İSTENİYOR
İddianamede, otel sahipleri, şirket yönetim kurulu üyeleri ve yöneticileri Halit Ergül, Emine Murtezaoğlu Ergül, Ceyda Hacıbekiroğlu, Elif Aras, Emir Aras, Zeki Yılmaz, Ahmet Demir, Kadir Özdemir, Cemal Özer, Mehmet Salun ile Bolu Belediyesi Başkan Yardımcısı Sedat Gülener, İtfaiye Müdür Vekili Kenan Coşkun ve İtfaiye Eri İrfan Acar'ın meydana gelen olaydan "olası kastları ile sorumlu oldukları" belirtilerek haklarında 78 kez "olası kastla öldürme" suçu ile "olası kastla kasten yaralama" suçlarından toplam bin 998'er yıla kadar hapis cezası istenmişti.
19 KİŞİYE DE 22 BUÇUK YIL HAPİS TALEBİ
Başsavcılıkça hazırlanan iddianamede, otelin teknik personelleri Tahsin Pekcan, Hüseyin Özer ve Bayram Ütkü, mutfak personeli Reşat Bölük, Enver Öztürk ve Faysal Yaver, iş güvenliği uzmanları Kübra Demir ile Ece Kayacan, resepsiyon görevlisi Yiğithan Burak Çetin, Mudurnu Enerji Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi yetkilileri İbrahim Polat ile İsmail Karagöz, FQC Global Sertifikasyon Anonim Şirketi yetkilisi Ali Ağaoğlu ile çalışanı Aleyna Beşinci, LPG tesisatı bakım görevlileri Doğan Aydın ile Muharrem Şen, Bolu İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Sırrı Köstereli, Bolu İl Özel İdaresi Genel Sekreter Yardımcısı Bünyamin Bal, Bolu İl Özel İdaresi Ruhsat ve Denetim Müdürü Yeliz Erdoğan ve eski Bolu İl Özel İdaresi Ruhsat ve Denetim Müdürü Mehmet Özel'in "bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma" suçundan 22 yıl 6'şar aya kadar hapisle cezalandırılmaları istenilmişti.