Hatta geçtiğimiz gün Burcu Başoğlu'nun kız arkadaşlarının kendisini terk ettiği ve bu yüzden tedavi gördüğü gazetelerde yer aldı.
Ben de bir hafta önce Murat Başoğlu'nun ortak arkadaşlarıyla yemekteydim. Magazin gündeminin yoğun olduğundan konuşurken söz döndü dolaştı, hepimizin ortak tanıdığı Murat Başoğlu'na geldi. "Görüyor musunuz, onunla konuşuyor musunuz?" diye sordum. "Olay ilk duyulduğunda aradık, sorduk; ama sonra araya mesafe girdi" dediler. Hatta Murat Başoğlu'nun eşi Hande Bermek'e arkadaşları sohbet arasında "Bu kadar olaydan sonda boşanma davası açmak için neden bekliyorsun?" demiş. Ancak bu, Bermek'e ağır gelmiş ve hanımefendi çok kırılmış. Bu sohbet sonrasında Hande Bermek'in diğer arkadaşlarıyla da görüşmeyi kestiği konuşuldu.
Aklım bu durumu gerçekten hiç almadı… Açıkçası bu konuyu midem kaldırmıyor.
Hele sohbet aralarında konuşulanlar, şehir efsanesi gibi yayılan söylemler beni şaşırtıyor.
Olayın iç yüzünü gerçekten bilmiyoruz; ama çok şey olduğuna eminim. Yoksa sadece gördüğümüz, hafızamızda kalan o görüntüler ve bu süre zarfında konuşulanlar "Ateş olmayan yerden duman çıkmaz" sözünü hatırlatıyor bana.
Olan Murat Başoğlu'yla Hande Bermek'in ergenlik çağındaki oğullarına olacak. Onu nasıl koruduklarını çok merak ediyorum. O çocuğun yaşadıklarını, hissettiklerini, arkadaşlarının yaklaşımını düşünmek bile istemiyorum...
TAHAMMÜLSÜZLÜK
Geçen hafta Rüzgar Erkoçlar ile Tuğba Beyazoğlu'nun düğün törenine katıldım.
Çift, kır düğünü yapmak istiyordu. Tuğba, her şeyi çok güzel planladı; Rüzgar da onları uyguladı. Ama düğün günü İstanbul'u sel götürdü. O muhteşem kır düğünü, kapalı bir alana alındı. Düğün kapalı alanda olmasına rağmen yine de her şey inanılmazdı.
İkisine de bir kez daha mutlular dilerim.
İlişkilerinin başladığı dönemden bu zamana kadar geçen süreci en iyi bilenlerden biriyim.
Sosyal medyadan gerçekten nefret ediyorum. Evet nefret… Çünkü burası, kötülükle beslenen insanların yeri oldu.
Sosyal medyada insanların mutluluğunu mutsuzluğa çevirmeye çalışıyorlar.
Aynısını Rüzgar ve Tuğba için de yapmaya çalıştılar. Ama Tuğba'dan tokat gibi bir cevap aldılar. Bu kızın sağlam duruşuna bayılıyorum.
Hayatını istediği gibi yaşıyor ve kimseye de hesap verme zorunluğu bulunmuyor.
Tuğba Beyazoğlu, haklarında yazılanlar için "Biz aşkı ilk günkü gibi yaşarken siz yalnızlığınızda boğulacaksınız" dedi.
Rüzgar da bu sözlere "Ağzına sağlık canım eşim" şeklinde destek verdi.
Tuğba'nın paylaşımı tam olarak şöyleydi:
"Hey! İçleri fesatlıktan çürümüş kişilikler. Söylediklerinizi tabii ki dikkate almıyoruz. Çünkü siz, bu hayatta hiçbir şeysiniz ve öyle de toprağa gireceksiniz. Biz aşkı yaşarken siz yalnızlığınızda boğulacaksınız.
Resimlerimize, mutluluğumuza bakıp siz orada imrenirken biz de bu resim gibi gülmeye devam edeceğiz." Kimse kimsenin hayatını yargılama ve laf söyleme hakkına sahip değildir. Bunu hatırlatmak için Tuğba'nın notunu paylaştım.
Eğer birine hesap verilecekse de o da Allah'tır. Bunu sakın unutmayın...
MİNİK SERÇE KLASİĞİ
Sezen Aksu'nun geçen kış uzun bir aradan sonra yaptığı 'Biraz Pop Biraz Sezen' adlı albümü halen satış listelerinde ilk 10'da yer alıyor. Albümdeki şarkılar her yerde çalıyor. Benim favori şarkılarım 'Canımsın Sen' ve 'Hakkımda Konuşmuşsun'...
Geçtiğimiz ay Sezen Aksu, 'Biraz Pop Biraz Sezen'in bir plağını bir de albümdeki şarkıların remixlerini çıkardı.
Sezen Aksu şarkılarının gücüne ve satışına bakar mısınız? Bir albümün üç ayrı versiyonu var. Düzenlemesi Volga Tamöz'e ait olan 'Canımsın Sen' şarkısı remix albümünün ilk şarkısı. Bu arada halen 'Biraz Pop Biraz Sezen' albümünü edinmediyseniz çok şey kaçırdığınızı söyleyebilirim.
