BÜLENT ERANDAÇ

BÜLENT ERANDAÇ

Tarihi 7 Eylül 2013

Akdeniz'de satranç

Hollanda Yüksek Mahkemesi, G-20'nin yapıldığı Petersburg şehir merkezinin yaklaşık 20 kilometre dışında Fin Körfezi'nin güney kıyısındaki Strelna kasabasında, 18'inci yüzyılın başında dönemin imparatoru Büyük Petro tarafından inşa ettirilen sarayın ismi bile İSTANBUL'U (Konstantinovskiy) çağrıştırıyor. İlginç değil mi?
Konstantinovskiy Sarayı'nın salonunda, G-20 ülkelerinin Cumhurbaşkanları ve Başbakanları toplantı yaparken, Türk ve yabancı büyük haber kanalları, İstanbul Boğazı'ndan geçen Rus istihbarat ve savaş gemilerini sık sık yayına soktu.
Hem Türk hem de yabancı kanalların, aynı Rus donanmasının İstanbul Boğazı'ndan geçişine paralel özellikle üç lidere, Başbakan Tayyip Erdoğan-

ABD Başkanı Obama - Rusya Lideri Putin'e kameraları yöneltmeleri
dikkatlerden kaçmadı.
Bu görüntüler, Akdeniz'de oynanan satrançın ne kadar hayati olduğunu göstermektedir. Bu bakımdan, St.
Petesburg'ta Suriye-Esad konuşulmuş olsa bile, dünya hegemonyasında bir teferruattır.
BÜYÜK RESİMDE uluslararası su yollarının tutulması ve kontrolü vardır.
Uluslararası su yolları deyince, Cebelitarık Boğazı, İstanbul-Çanakkale boğazları, Süveyş Kanalı ve Hürmüz'ün kontrolü, BÜYÜK RESİM içinde yer almaktadır.
Büyük resmi okursak, ortada ne var?
Suriye harekâtı konuşulurken, Amerikan Altıncı Filo'nun, Fransız uçak gemisinin Doğu Akdeniz'de konuşlanmasını bu resim içinde görmeliyiz. Rus donanmasının İstanbul Boğazı'ndan doğu Akdeniz'e inmesi, İngiliz donanmasının Cebelitarık'ta, Kıbrıs Rum Kesimi'nde bulunmasını bu resim içinde değerlendirmeliyiz. Mısır'daki Sisi darbesinin arkasında Süveyş Kanalı'nın ABD tarafından tam kontrolünün ve İsrail güvenliğinin yattığını aklımızdan hiç çıkarmamalıyız. Çin, enerji ihtiyacının yüzde 80'ini Süveyş ve Hürmüz'den, Japonya ise enerjisinin yüzde 85'ini Hürmüz'den karşılamaktadır.
Avrupa'nın kaderi Süveyş'ten geçen petrol gemilerindedir. Yuvarlak masada oturan liderlerinin birçoğunun aklının bir ucunda, boğazdan geçen Rus donanması ve Süveyş kanalının yer alması kaçınılmazdır.

Kıbrıs'ın stratejik önemi

Su yollarından bahsederken Kıbrıs'ı atlamak olmaz. Son gelişmelere bakalım:
Kıbrıs Türk kesiminde yeni hükümet kuruldu. Ekim ayında Kıbrıs'ta başlaması öngörülen çözüm müzakereleri, Türkiye'yi, Akdeniz satranç oyuncularıyla tekrar karşı karşıya aday görünmektedir. Kıbrıs Rum'ları, Avrupa Birliği'nin "enerji kaynağı" haline gelmeye çalışırken, Akdeniz satranç oyunu kızışmış oluyor.
Türkiye ve İsrail arasındaki ilişkilerin bozulmasıyla beraber hem Yunanistan hem de Güney Kıbrıs bölgede yeni bir eksen oluşturma hedefiyle peş peşe adımlar attılar.
Taraflar enerji ve güvenlik konularını esas alan biçimde, kapsamlı ve çok boyutlu işbirliğine girdiler.
Doğu Akdeniz'de yaşanan gelişmelerin anahtar sözcüklerini peş peşe yazınca, bir denklem ortaya çıkıyor.
Yunanistan, Güney Kıbrıs, Pan Elenizm...
Ekonomik kriz, iflas, yeni mali kaynak...
Rusya, Çin, İran... Bölgesel denge, bölgesel işbirliği, bölgesel istikrar... Doğal gaz, yatırım, enerji bağımsızlığı... Ucuz, güvenli, sürekli enerji... Kıbrıs sorunu, Mısır darbesi, Suriye harekâtı, İsrail'in Akdeniz petrollerine ulaşması.. Rusların Baf ve Limasol'da deniz üssü istemesi, Agrotiri'de Britanyalıların egemen üssü ve platformlar öne çıkan noktalar olarak görülmelidir.

Sonuç:
Cebelitarık'ta İngiltere ne arıyorsa, Türkiye de Kıbrıs'ta, Doğu Akdeniz'de onu aramaktadır. Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Mısır'la, Suriye'yle çok yakın ilgilenmesinin ardında, Süveyş'in, Kıbrıs'ın enerji güvenliği yolundaki özel konumuna dikkat eden, 'stratejik akıl' vardır.
Dünyanın en önemli suyollarından birisinin patronu olan Türkiye'nin bu stratejik pozisyonunun hiç eksilmeyen varlığını temsil eden Başbakan Tayyip Erdoğan'ın, Rus donanması İstanbul'dan geçerken, dünya televizyonlarında sık sık gösterilmesi boşuna değildir.