Tarihi 27 Ekim 2010

Komedyen Müslüm Baba

Arnavut Kainat güzeli Almeda Abazi meneceri sevgili Selçuk Aka ile ziyaretime geldi. Bir yıl önce Türkiye'ye ilk ayak bastığında programa almıştım onu. Tek kelime Türkçe bilmiyordu. Bir sene içinde deliler gibi çalışmış, okul bitirmiş, oyunculuk dersleri alıyor... Ve dahası Türkçe'yi çatır çatır anlıyor, konuşurken de bildiğimiz o yabancılara ait hoş şiveyle bülbül gibi şakıyor.
O bir Arnavut komutanın kızı… Yıllar önce onun ülkesine gitmiştim. Şaşkınlıklar yaşamıştım.
Her evin bahçesinde yarım kubbe şeklinde mazgallar, siperler vardı.
O dönemin diktatör devlet başkanı Tito "Amerika bize saldırabilir" korkusuyla her evin bahçesine böyle kümbetler yaptırmıştı. "Gireceksin içine, gizlenip bahçenden Amerikalılara ateş edeceksin" şeklinde bir Zihni Sinir projesiydi bu.
Ben Arnavutluk'a gittiğim dönemde Tito da gitmişti.
Arnavutlar her evin bahçesindeki bu siperleri kaldırmak için Avrupalılardan yardım istiyordu.
Olayın bütçesi milyar dolarları buluyordu. Arnavutluk bunu tartışıyordu.
Almeda Abazi'ye "Sen hatırlıyor musun o bahçe siperlerini" dedim.
Hatırlamıyormuş komutan kızı… Yeni bir sinema filminde oynamış, heyecanla onu anlattı.
Şubat ayında vizyona girecekmiş komedi tarzındaki "Şov Bizınıs" filmi.
Sahnelerde şarkılarıyla ağlatan Müslüm Gürses baba bu filmde gülmekten kırıp geçiriyormuş seyirciyi. Almeda "Ben tam tersine ağlatıyorum" dedi.
Güldüren Müslüm Baba'yı merakla bekliyorum… Eğer film tutarsa Müslüm Baba'dan stand-up şov proramı da gelebilir diyorum… Gelen konuğuna soru sorarken "Eeee" diye kitlenip soramasa bile kırıp geçirmeye yeter de artar bile...


DİKKAT AYI ÇIKABİLİR!
Hey gidi hey... Bir zamanlar gazetecilik rekabetinin getirdiği şartlar çok farklıydı...
Fenerli futbolcuları dozerlerin üzerine bindirir "Galatasaray'ı dozer gibi ezeceğiz" diye başlıklar atardık...
Veya ellerine boks eldiveni giydirip "Falanca takımı yere sereceğiz" derdik...
Şimdi o başlıkları ve fotoğrafları hatırlayınca gülüyorum.
Hatta iki antrenörü dev derby maçından bir gün önce ahıra sokup dananın kuyruğunu tutturup çektirmiştik. O anın fotoğrafını da "Dev maçta dananın kuyruğu bugün kopacak" diye manşet atarak vermiştik...
Şimdi düşünüyorum da o iki antrenörü nasıl ahıra soktuk?
Diyelim ki soktuk, dananın kuyruğunu nasıl çektirdik? Buna nasıl ikna ettik hala anlayamıyorum.
Akın Sel vardı mesela… Sevgili Akın, Belgrad ormanlarında koşan Beşiktaşlı futbolcuların en arkasındaki antrenör Daum'un üzerine ayı postuna girerek atlıyordu yüksek bir yerden "Harrrrr" diye bağırarak… Daum da bu doğal şaka ve skeç içinde korkarak ve kahkahalar atarak oynuyordu… Rekabet mi bu hale getiriyordu bilmiyorum… Ama bildiğim bir şey var… Eskiden böyle haberlerİ atlayan muhabirlerine bir saat tek ayakta üzerinde durma cezası veren spor müdürleri tanıdım ben…