Tarihi 19 Ocak 2011

Acımasız davet

Çocuklar doğarken bile eşit değil.
Hayat anneleri eşit dağıtmıyor ki, kartlarını eşit dağıtsın.
Her gün gazetelerin üçüncü sayfalarında okuduğunuz, ya da sokaklarda iğreti gözlerle baktığınız çocuklar var.
Çalanlar, vuranlar, acımasız kaderin kucağına oturanlar.
Ellerindeki tineri koklayanlar.
Günlük ganimeti kırışanlar.
Teslim olmayı reddedip vuruşanlar.
Bizim çocuklarımız.
***

Onlarda olmayan ne çok şey var çocuklarınızda.
Çocuklarınızda olanların hiçbiri onlarda yok belki.
Onlar, birileri kendilerini kurtarsın diye bekliyor.
Sizin çocuklarınız gibi atıyor yürekleri.
Nabızları bir eksik, iki fazla belki.
Onlar sizin çocuklarınız değil.
Ne mutlu size!!!
***

Onlara üç kuruş sadaka verdiğinizde, hayatla barıştırdığınızı sanıyorsunuz.
Yalnızlığa terk edilme duygularına aldırış etmiyorsunuz.
Büyüdükçe, tırnak yerine uzayacak olan pençelerini görmezlikten geliyorsunuz.
Çaresizlikten kendilerine gizlenmelerini, "tehlike geçti" diye yorumluyorsunuz.
***

Kendi çocuklarınıza saygı mitinglerinde onları görmezlikten geliyorsunuz ama bir ülkenin geleceğidir çocuklar.
Sizler onları kendi kaderine teslim ettikçe.
Kolay ölümler tahttan inmeyecek.
Asla güvenli olmayacak yarınlar.
Çocuklarınızı yaşatmak adına.
***

O çocuklar, hayatın herhangi bir zaman diliminde, sizin çocuklarınızın karşısına dikilecek.
Bir sokakta, bir durakta, bir kapı önünde belki.
Sizin çocuklarınızdaki cazibenin, onları çağırmayacağını mı sanıyorsunuz?
Sokaktaki çocuklar, hangi filmi yarım bırakmış ki!
Bu daveti reddedecek.

* * *
İki provokatör!
Tunus ve bölgedeki ülkelerde hareket azalması söz konusu değil.
Bizim gazetelerimizde uyduruktan suçlular yakalanıyor.
Yabancı provokatör şüphesi varmış!
Bütün mesele iki kişiye yüklendi bile.
Gelişmemiş ülkelerde suçlamak kolaydır.
Toplum gerçeğini görmezlikten gelmek gibi.
En büyük hazinenin özgürlük olduğu bilinirken.
İnsanlar özgürlük için canını bile vermeye razı olduğunu gösterirken.
Provokatörlerin adını da ben vereyim. "Özgürlük ve demokrasi!"

* * *
Sevmek bir başkasının hayatını yaşamaktır.

* * *
Afrikalı insanları aşağılamakla yapılan sanat ve siyaset, politik ve sanat endüstrisinin kalite belgesidir.

* * *
19 Ocak 2011
Mutluluk takvimi

Sinemada film izlerken, arka koltukta oturanı düşün.
Tiyatroya git.
Kırmızı etten kaçın.

* * *
Melekler yazmıştı
Hikayemizi
Bakınca ölürdüm
O gözlerine
İsmin iki hece
Sevgin dağ gibi
Seni iliklerdim
Düğme yerine

Yok yere hasretin
Koluna girdik
Mektuplarda kalan
Aşk acısıyız
Şimdi kalbimizde
Başka sevdalar
Yalan gönüllerin
Kiracısıyız
Hakkı YALÇIN