Tarihi 23 Şubat 2010

Fişlenmek

Önceki gün Viyana'dan geliyordum. Uçakta yanımdaki koltukta oturan orta yaşlı bir adam gazete okuyordu.
Ben de göz ucuyla bakıyordum.
Gazetenin ön sayfasında, bir milletvekilinin açıklaması vardı.
"Yıllarca bizi fişlediler, şimdi biz fişliyoruz."
"Helal olsun"
dedi, yanımdaki adam.
Dönüp bana baktı, onay ister gibi.
"Kime helal olsun?" dedim.
"Bu milletvekiline" dedi.
İktidarın gücünü temsil eden bir vekili tanıttı bana.
***

"Niye?" diye sordum. Uçakta rötar vardı da, onun düşüncelerindeki uçak nefret boşaltıyordu havada. "Bu işler sırayla" diye karşılık verdi.
Ona arka çıkan duyguların, geçmişteki yanlışlardan kaynaklandığını anlatsam, beni anlar mıydı acaba?
Denedim. "Yanlışlar, hep yanlışlarla mı ödeştirilmeli?"
Sustu. Bir doğru kaç yanlışı götürürdü hayatımızdan, onun hesabını yapsam, anlar mıydı?
Aynı fikirde olmadığı insanlara karşı susmayı tercih eden bir yanı vardı adamın, ben de meseleyi kapattım.
***

Dünü karanlık bir ülkenin, yarınlarına büyüyen çocukları varken, "fişlenmek sırayla mı olacak?" diye düşündüm.
Tüm zamanların rövanşı alınırken, mazideki yanlışların hesabını sormak başkaydı.
Gücü eline geçirince, yanlışların kralı olmak başka. "Ne zaman aşka düşecek bu ülke?" diye kendi kendime söylendim.
Herkes yüreğinin şarjörüne mermi doldurursa, demokrasinin de anlamı yoktu, kardeşliğin de. "Kısasa kısas demokrasi bu ülkeye egemen olduğundan beridir ki, birbirini yiyen bir toplum üretildi" dedim.
Adamın elindeki gazete, o sırada spor haberlerine geçmişti.
Oralı bile olmadı.
***

Uçak havalandığında, benim düşüncelerim yerli yerinde duruyordu.
Bir kağıt ve kalem istedim hostesten.
Günün anısına, aşağıdaki satırları yazdım.
"Eski cinayetleri aydınlatmak için, yeni cinayetler işlemenin, ne demokraside yeri vardır.
Ne de insan olanın yüreğinde."