Tarihi 17 Ağustos 2020

Ya Biden konuşmasaydı

Amerikan başkanlık seçimlerinde Demokratların adayı olan Joe Biden'in yaptığı konuşmayı duymayan kalmadı herhalde. Biden tam bir Amerikanlı gibi doğrudan konuşuyor. 'Erdoğan'ı durdurmamız lazım. Daha önce darbe denendi ama başarılı olmadı. Muhalefeti bir araya toplamalı, taktik vermeli, yönlendirmeliyiz. Başkan seçilirsem bu konunun üzerinde çalışacağım' diyor.
Kimisi konuşmanın yedi ay önce yapılmış olmasına takılmış. Vay efendim yedi ay önce yapılan konuşma şimdi neden gündeme geliyor, diye soruyorlar. Üzerinden yedi ay geçmiş olması ABD'nin Türkiye'nin kendi çıkarlarını merkeze alan bağımsız politikalar geliştirmesinden rahatsız olduğu ve Türkiye'nin politikaların mimarı olarak gördüğü Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı devirmek için elinden geleni yapmaya çalıştığı gerçeğini değiştiriyor mu? Bir an için böyle bir konuşmanın hiç yapılmadığını varsayalım. ABD'nin Türkiye'nin bağımsız ve milli politikalarından rahatsız olmadığını mı düşünecektik? Mesela Biden bu sözleri hiç söylememiş olsa, ABD'nin kendi İHA/ SİHA'larımızı geliştirmemizden mutlu olduğunu mu düşünecektir? Türkiye'nin yaptığı askeri harekatlarla Kuzey Suriye'de ABD'nin PKK/PYD eliyle kurmak istediği taşeron terör devletini engellemesinden memnun mu oldular? Biden birçok ABD'li yetkilinin aklındakini dillendirmeseydi, Libya'da artan etkinliğimizden ABD'nin rahatsız olmadığını mı varsayacaktık?
Ya Doğu Akdeniz, nükleer santral, yerli otomobil, Kanal İstanbul, savunma sanayimiz, Kuzey Irak... Tüm bu başlıklarda Türkiye'nin tarihinde görülmemiş bir atılım gerçekleşmesi ABD'yi memnun ediyor olabilir mi sizce? Ah ne güzel müttefikimiz kendi ayakları üzerinde durabiliyor, kendi teknolojisini geliştiriyor, dışa bağımlılığı azalıyor, ekonomik kapasitesini geliştiriyor diye mutlu olduklarını mı zannediyordunuz?
ABD istemez! Biz bir şey olalım istemez!
Kendi silahlarımızı üretmemizden kaygılanır;
Doğu Akdeniz'de petrol bulma ihtimalimiz uykularını kaçırır; PKK ile mücadelede nihai noktaya gelip, terör örgütünün kökünü kazımamızdan rahatsız olur; Libya'da kazanmamız onların kaybetmesidir.
Almanlar da istemez. Birileri istediği kadar mizah malzemesi yapıp sulandırmaya çalışsın; Almanlar İstanbul Havalimanı'nı kıskanır. Çünkü İstanbul Havalimanı demek Almanya'nın hava taşımacılığındaki payının azalması demektir. Doğu Akdeniz'de petrol bulmak, nükleer santralimizi yapmak enerji bağımlılığımızı azaltmaktır. Kanal İstanbul'un açılması deniz taşımacılığından pay almaktır. İHA/SİHA'larımızı üretmek ABD'nin veya bir başka gücün onaylamadığı askeri operasyonları da yapabilmektir. Yerli otomobil üretmek, otomobil üreticisi diğer ülkelerin pazarı olmamaktır. Bizim zerre miktarı kazancımız ABD'nin, Almanya'nın, Fransa'nın, İngiltere'nin, Rusya'nın ve diğerlerinin kaybıdır. Bugün düne göre bir buğday tanesi fazla yiyorsak bu onların bir buğday tanesi az yemesidir. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın verdiği bunun mücadelesidir.
Yerli ve milli olmak budur. Erdoğan'ı bunun için sevmezler. Bunun için muhalefetle işbirliği yapıp Erdoğan'ı devirmek isterler.
Tam da bu nedenle Erdoğan karşıtı besleme medyayı fonlarlar. Gezi'yi destekler, Sorosçu STK'lara para yağdırır, Türkiye'ye küfreden dandik romancıları el üstünde tutar, FETÖ'cülere kucak açarlar.
Haydi eski bir soruyu bir daha soralım;
Atatürkçü CHP, milliyetçi İYİ Parti, İslamcı Saadet, PKK'lı HDP nasıl oluyor da bir araya geliyor? Tüm bunları bir araya getiren güç nedir? Ne yani, Biden konuşmasa cevabı bilmiyor muyduk?