Tarihi 8 Haziran 2020

Muhalif yanılgı

ĞER tüm sektörlerde olduğu gibi zorunlu karantina günlerinde siyaset de salgın şartlarına göre yapıldı. Kalabalık seçmen ve teşkilat buluşmaları, grup toplantıları yerine partiler salgın günlerinde dijital iletişim teknolojilerinin avantajlarından faydalanarak siyaset yapmaya çalıştılar. Sokağa çıkamayan siyaset dijital mecralara kaydı.
Dijital mecralar değerlendirmesini bilen siyasetçiler için gerçekten iyi bir imkan. Farklı seçmen kesimlerine çok daha az efor harcayarak ulaşma imkanı veriyor. Zamandan, mekandan ve maddi kaynaklardan tasarruf sağlıyor. Bunun yanında detay dokunuşlar yapmaya da imkan sağlıyor. Ana akım siyaset tabiatı gereği detaylardansa ana konuya odaklanıyor. Dijital imkanlar kullanılarak yapılan siyaset detaylara odaklanmayı kolaylaştırıyor.
Ve tabii dijital siyaset toplumun ilgisini ve dikkatini yeterince çekemeyen siyasi aktörler için büyük bir imkan. Yeterince izlenmediği, takip edilmediği, destekçisi olmadığı için kendine anaakımda yer bulamayacak olan siyasi figürler dijital mecralarda yer alabiliyor.
Tüm bu avantajları bir yana dijital mecraların yanıltıcı olma potansiyeli de var. Dijital mecraları ciddiye almamak ne kadar büyük bir hataysa, dijital mecraları anaakımın yerine koymak da aynı derecede büyük bir yanılgı. Nihayetinde dijital mecralar kolay manipüle ediliyor.
Toplumun nabzını tutmak için iyi bir gösterge ama her zaman güvenilir değil. Dijital mecralarda ilgi çekmek her zaman toplumun tamamı tarafından takip edilmek anlamına gelmiyor, hele ki de insanların salgın nedeniyle evlerine kapandığı olağanüstü şartlarda.
Kestirmeden söyleyelim; sosyal medya mecralarında veya dijital yayınlarda belli bir takipçi yakalamak şüphesiz hafife alınacak bir başarı değil.
Ancak bu kimseyi siyasi alternatif haline getirmiyor. AK Parti'den ayrılan isimlerin kurduğu siyasi partileri hiç getirmiyor. Çünkü bu partilerin başarılı sosyal medya performanslarına değil doyurucu cevaplara ihtiyacı. Şüphesiz doyurucu cevapları başarılı sosyal medya performansları ile topluma ulaştırmalılar ama önce cevapları olmalı. Olmayan siyasetin iletişimi yapılamıyor.
Peki nedir o cevaplar?
Zannedilenin aksine ilk soru 'AK Parti'den neden ayrıldınız?' değil.
O veya bu şekilde ayrıldılar. Ama seçmen 'AK Parti'den farklı neyiniz var?' sorusunu sorar. Bu sorunun cevabı ilke, dürüstlük, ahlak gibi jenerik cevaplar olamaz. Çünkü bu kavramları sahiplenmeyen siyasetçi yok gibi. Ve bu değerlerin varlığı iyi bir siyasetçi olmak için şartsa da yeterli değil. Ahlaklı ve başarılı, dürüst ve cesur, ilkeli ve akıllı olduğunuz zaman kazanırsınız.
Keza demokrasi, insan hakları, batıyla iyi ilişkiler de faydasız jenerik cevaplar. Belki siyaset elitinin üzerinde etkili olabilir. Ama organik ve sahici cevaplar değil.
Tam da bu noktada mesele biraz daha zorlaşıyor. Yeni kurulan partiler AK Parti'den farklı neleri olduğunu anlatırken CHP'den de farklılaşmak zorundular. CHP ağzıyla AK Parti eleştirisi yapmak aslında siyaseten söyleyecek sözün olmadığının ikrarıdır. CHP'nin 20 yıldır anlattığı ve en fazla toplumun %25'ini inandırdığı marjinal söylemleri tekrarlayarak siyaset yapılamıyor. O söylemler fayda etseydi CHP'ye fayda ederdi.
Anlıyorum, çok istiyorlar ama istemekle olmuyor!