Tarihi 6 Mayıs 2019

Hayırla yad edilmek için

YÜKSEK Seçim Kurulu'nun İstanbul seçimleriyle ilgili kararını vermesi bekleniyor. Şüphesiz kurul yılların tecrübesine dayanarak karar verecek. Eldeki verileri, somut delilleri inceleyecek ve son sözü söyleyecek.
Beklentiler kurulun ortalığa saçılan bu kadar şaibe, seçim yolsuzluğu, usulsüzlük ve oy hırsızlığından sonra seçimlerin tekrarı yönünde karar vermesi. Kurul aksi yönde bir karar verirse de en nihayetinde adil bulmasak da hukukun dediği olacak. Sokaklara çıkıp ortalığı yakıp yıkmak Tük toplumunun makul çoğunluğunun değil fakat Gezici çapulcuların adeti. Makul çoğunluk iptal beklese bile aksi yönde bir karar çıkarsa tepkisini sağduyulu bir şekilde gösterecek.
Ne kararlar alınmadı ki Türkiye'de?
Siz bakmayın bugün 'hukukun kontrolü elimizden gitti, yargıdaki militan ve mezhepçi yapılanmamız dağıldı' diyemedikleri için 'hukuka güven kalmadı' diyenlere. Onların 'hukuka güven tam' dedikleri dönemde hakimler ve yargıçlar 28 Şubat'ta darbeci askerlerden brifing dinlediler. İrtica ile mücadele etmek için nasıl yargı kararları vermeleri gerektiğini askerler dikte etti, hakim ve savcılar dinledi. Hatta toplantının sonunda tribün amigoları gibi el çırparak tezahürat bile yaptılar.
Cübbeli şarlatanlar! Bununla bitse neyse; iktidarın imam hatiplerin önünü açmak için yaptığı kanuni düzenlemeler Danıştay marifetiyle iptal edildi kaç kere. Daha doğrusu Danıştay marifetiyle değil Danıştay'a hakim olan mezhepçi militanlar marifetiyle demek gerekiyor.
Bugün hukukun üstünlüğünden, yargıya güvenden bahseden goygoycular o günlerde seslerini çıkarmıyorlardı.
Maalesef memleketimizde 367 garabeti de hukuk eli ile yaşandı. Üstelik en üst yargı kurumlarından birisi olan Anayasa Mahkemesi tarafından verildi o karar. Tıpkı 550 sandalyeli Meclis'ten 411 evet oyu ile geçen ve başörtüsüne özgürlük veren anayasa değişikliğinin iptal kararı gibi. Anayasa Mahkemesi'ne hakim olan, hukuku ideolojilerine kurban eden aynı zihniyetin eseri.
Örnekleri çoğaltabiliriz ama netice hep aynı. Bu kararları alan cübbeli şarlatanlar bugün toplum tarafından nefretle anılıyor. Çoğunun adı sanı zaten unutuldu ama gıyaplarında çoktan adalet mücadelemizin yüz karaları olarak bellendiler. Hukuku guguk yaparak durdurmak istedikleri ise çoktan kahramanlaştı. 28 Şubat hukuku tarafından 'kan emici' ve 'yarasa' olarak isimlendirilen muhafazakar siyaset ülke tarihine damgasını vurdu bile.
Muhafazakar siyasetin değerleri artık toplumun değerleri haline geldi. CHP bile muhafazakarlığa özenerek siyaset yapıyor. YSK'nın vereceği karar da böyle olacak. İhtimal vermiyorum ama YSK hatalı bir karar verirse şaibe açığa çıkmadığı ile kalacak. Günün sonunda Türkiye kutlu mücadelesine devam edecek. Yolundan dönmeyecek. Ancak yanlış kararlar verenler tıpkı öncekilerin akıbetine uğrayacak; hayırla yad edilmeyecekler.