Dünya çapında çalkantılı bir döneme giriyoruz. Siyaset sertleşecek, mücadeleler daha açıktan, aracısız ve doğrudan yaşanacak. Maalesef çatışmaların hakim olduğu günler var karşımızda.
Bu gerçeğin teröristler de farkında. PKK'sı, FETÖ'sü, DEAŞ'ı hepsi biliyor. Türkiye'yi terör eylemleri ile dize getiremeyeceklerini de ortada. Ama saldırmaya, canımızı yakmaya devam ediyorlar.
Çünkü dize getiremeseler de yaklaşmakta olan zor günler için, mücadele zamanı için Türkiye'yi zayıflatmaya çalışıyorlar. İstiyorlar ki bombalar patladıkça birbirimize düşelim, moralimiz bozulsun, hesapsız kitapsız hareket edip başımızı daha büyük belalara sokalım.
Çok şükür, devletimiz ve milletimiz her şeyin farkında. Saldırılar bizi daha fazla birbirimize kenetliyor. Devleti daha akıllıca ve etkin hamleler yapmaya sevk ediyor.
Geçen hafta gerçekleşen Beşiktaş saldırısı ile amaçlarına ulaşamadılar.
Bu sefer Kayseri'yi hedef aldılar.
Hendeklerin arkasında, şehir merkezlerinde, dağda yenemedikleri komandolarımızı çarşı iznine çıktıkları esnada silahsızken hedef aldılar.
İnsanın kalleş demeye bile dili varmıyor. Normalde kendisinden mertçe davranması beklenenler namertlik yaptığında kalleş denir. Kırk kucağa oturup, kırk kişinin maşası olan terör örgütlerine kalleş bile denmez.
Caydırıcı akıl
Dün Beşiktaş, bugün Kayseri...
Uzun bir süredir üstümüzde dolaşan terör belasının son hedefleri. Haklı olarak intikam istiyoruz. Canımızı yakanın canını misliyle yakalım istiyoruz. Terörün beli kırılsın, değil bir daha güvenlik güçlerimize saldırmak, sivil vatandaşlarımızı hedef almak, bu mukaddes vatanın toprağına bile basamasınlar istiyoruz.
* Sınırımızdan 30-40 kilometre ötede PYD'nin sözde kantonları açık hedef olarak dururken;
* Yıllardır ülkemize karşı vur-kaç savaşı yürüten karakollarımıza, askeri üslerimize, resmi binalarımıza, çarşımızapazarımıza saldırıp dağdaki inlerine saklanan teröristlerin artık sabit adresleri belliyken;
* Terörü bırakıp kaçamayacağı bir yerde vurup operasyon kabiliyetini zayıflatmak ve bedel ödetmek imkanı bu kadar yakınken...
Kuzey Suriye'deki PKK hedeflerine operasyon yapmamız gerekmez mi?
Evet, gerekir!
Yapmalıyız ve yapacağız!
Ama öfke ile değil akılla yapacağız. Caydırıcılığımızı ve gücümüzü gösterirken, bize yönelmiş terör tehdidini bertaraf ederken, ülkemizin dirliğini hedef almanın bedelini ödetirken aklımızı kullanacağız.
Acımızın ve öfkemizin aklımızı örtmesine müsaade etmeyeceğiz.
Acımızın en ağır olduğu zamanda değil, şartların en uygun olduğu zamanda harekete geçeceğiz.
Siyasetçilerimizin yönetiminde uzmanlarımız, askerlerimiz, istihbarat birimlerimiz hesap-kitap yapacaklar, en uygun zamanı belirleyecekler ve zamanı geldiğinde bir an bile geç kalmadan, en ufak tereddüt göstermeden harekete geçeceğiz.
Belki bu gece, belki yarın, belki de aylar sonra.
Aklımızla gücümüzü birleştirip en uygun zamana karar vereceğiz.
O zamana kadar Türk toplumu olarak bize düşen metanetle beklemek. Artık milli seferberlik ruhuyla taçlandırdığımız dirliğimizi ve beraberliğimizi bozmamak. Ümitsizliğe kapılamamak. Güçlü ve büyük Türkiye idealinden vazgeçmemek. Teröre teslim olmamak.
Beşiktaş'ta, Kayseri'de, Fırat Kalkanı Operasyonu kapsamında Suriye'de, dağda şehirde, cephede veya evinde, sokağında...
Vatan için canını feda eden asker, polis, sivil tüm şehitlerime karşı ödenmez borcumuzu ve minnettarlığımızı göstermenin tek yolu bu!