Kaybedecek şeyi olmayandan insandan korkulur misali tehlikeli bir maçtı. İlk maçtaki oyununa bakarsak Monaco hakkında yanılırız. Monaco, bu sezon kalitesinin çok altında maçlar yapan Fransa şampiyonu bir takım. Beşiktaş Talisca'yı oynatmayarak ve saldıracağı belli olan takıma karşı geri çekilmeyerek iki doğruyla maça başladı.
Talisca olmayınca takım hem 11 kişi oynadı, hem Oğuzhan forvet arkasına geçebildi hem de uzun süre sonra takım çok pas yaparak ileride çoğalabildi.
Tolgay, çok iyi oynadığı için Monaco'nun baskısı işe yaramadı.
Bu doğru oyun planında aksayan şey Oğuzhan'ın ilk yarıdaki etkisizliğiydi sadece. 2. Yarı o da nispeten klasını gösterince Beşiktaş gerçek gücünü sahaya yansıttı. Monaco'nun en klas ayağı Lemar'ın çıkması da büyük şanstı. Orta sahada Beşiktaş daha etkili ve rahat oynamaya başladı. Beşiktaş'ın çalışan tek kanadındaki Quaresma'nın isabetli toplar kesebilseydi Beşiktaş daha ilk yarıda çok rahat gol atardı.
Babel top taşımayınca Beşiktaş tek bacaklı oluyor ve oyun da sadece sağ kanada yığılıyor. Adriano da bindirme yapmayınca sahanın o kısmını sadece Monaco kullandı.
Babel, bu kez takım savunmasına da yardım etmedi.
İyi oynayan Adriano'nun hatasıyla gelen, futbol tabiriyle pis bir golde Fabri, yine sağ alt köşeden ve yine uzak mesafeden plase vuruşla avlandı. Pepe çok önemli futbolcu, Tosic'in de oyununu yükseltiyor. Medel de iyiydi.
Beşiktaş'ın rakibi Namoğlu, Palabıyık, Kalkavan'ın ete kemiğe büründürdüğü, iki takım üzerine kurulmuş 100 yıllık futbol düzenidir.
MAÇIN iYiSi TOLGAY
Top çıkardı, kaptı ve dağıttı.
MAÇIN EN KÖTÜSÜ BABEL
İlk kez mücadele etmedi.