BEN dahil hemen herkes, çaldıkları ve çalmadıkları düdükleriyle hem şampiyon hem de küme düşenleri tayin etmeye soyunan hakemleri eleştirirken cümlelere "Ya aslında MHK Başkanı Zekeriya Alp iyi adam, ama çevresi kötü" galatına saplanıp kaldık.
MADEM İYİ BİR ADAM!
Başlangıçta bir iyi niyet işareti olan bu hal, hakem ameliyatları aralıksız olarak sürünce doğal olarak iyi niyetten saflığa doğru evrildi ve şu soru kendini dayatmaya başladı; Zekeriya Alp iyi bir adam madem, bunca kör gözüm parmağına kıvamındaki fahiş hatalara rağmen, nasıl oluyor da hiçbir şey olmamış gibi olağan akış devam ediyor?
ZA madem iyi bir adam, Başakşehir aleyhine hiç hakem hatası olmazken, rakiplerini yarıştan düşüren onlarca hakem faciasını nasıl oluyor da normal karşılıyor ve suskun kalıyor,?
İyi adam ZA, bazı kulüp başkanlarının Riva kampındaki hakemleri 'ziyareti'nden nasıl oluyor da rahatsız olmuyor?
Adamın iyisi olan ZA, 'gizli' Zorlu buluşmasından bile herhangi bir rahatsızlık duymadan adalet dağıtabileceği fikrine hangi ahlak felsefesiyle ulaşabildi?
Kimi hukuk metinlerinde "hayatın olağan akışına ters" tespitine rastlarız. Hukuk adamları bu olgu ışığında kararlar verir. Sayın Alp'e soruyoruz:
Haftada 2-3 kez uğradığınız Beylerbeyi tesislerinde, Oğuz Sarvan ve Ünsal Çimen size, haftanın hakem siparişleri konusunda kulüplerden gelen talepleri iletiyor mu? Bu tip taleplere karşı tavrımız ne oluyor?
Hüseyin Göçek isimli hakemi, bir takımın 3 maçından birine atamak sizin inisiyatifiniz dışında mı gelişiyor? Öyle değilse, bu atamaların kamuoyunun bilmediği bir sihri mi vardır, varsa nedir?
Halis Özkahya nam hakeminizin fahiş bir hatası (ya da ameliyatı) sonrası sezon sonuna kadar maç yok demiştiniz, ne değişti?
Bu konuda bir baskıya mı maruz kaldınız?
MAHŞER MİDİLLİSİ!
Mahşer Midillisi kılıklı tiplerin fink attığı TFF koridorlarında yolunu bulmakta zorlanan "aslında iyi insan"lar için istifa müessesesi var.
Tüm spor kamuoyunun gözleri önünde bir takımı bu kadar alenen korurken, rakiplerini kimsenin itiraz edemeyeceği hakem infazları ile birer birer saf dışı eden Türk Hakemliğinin başında kim varsa, bu büyük haksızlığın künyesi de onun boynuna asılır.
Bu coğrafyayı, bu iklimi yazı kışı baharıyla damarlarında hissederek yaşayanlarız. Rüzgarla kardeşiz, fırtınayla yaren.
Kudüs'le Mekke bizi ayırmaz, son menzilimiz hak divanıdır. Şu andan itibaren hakemlerimiz sıfır hata ile maç yönetseler, bundan bile rahatsızlık duyacak hatrı sayılır bir kitleyle aynı oksijenden pay aldığımızı da biliyoruz.
GÖRDÜĞÜNÜZÜ ÇALIN
Zekeriya Alp ve onun hakemlerinden tek bir talebimiz var; Kimsenin değil vicdanınızın sesini dinleyin!
Kimsenin değil kendinizin adamı olun!
Hatanız da sizin olsun doğrunuz da! Hatanıza bile samimiyetle sahip çıkın ki samimiyet duvarınız tuğla tuğla büyüyüp "gördüğünü çalan adam" a dönüşsün. Bilin ki bu duyguyu verdiğinizde her renkten milyonlarca futbolsever sizin arkanızda duracaktır. Dinini tilkiden öğrenenler için kümesten tavuk çalmak günah olmaz derler, ama içinde yıldırımlar saklı bulutlarımız da var.
Herkes için adalet...
