Olağan Kurultay ile birlikte bugünkü Y-CHP'de, CHP'nin Kürtler'i yoktur!. Ne demek şimdi CHP'nin Kürtler'i diyeceksiniz, hemen açayım.
PKK terörünün en azılı olduğu dönemde bile PKK terörüne teslim olmamış, CHP'nin Türk Ulusu kavramını içine sindirmiş, milli Kürt temsilcilerinden söz ediyorum.
Hatırlayanlarınız olacaktır;
Muş İl Başkanlığı yapmış Şerif Ertuğrul, Urfa İl Başkanlığı da yapmış, yıllarca partinin Genel Saymanlığını yapan ve CHP'yi tabiri caizse "iflastan kurtaran" Mahmut Yıldız gibi CHP'li Kürtler'den söz ediyorum.
Çok da eski değil, 90'ların sonunda parti çalışanlarına ile maaş ödeyemez durumda iken, Yıldız, kendi şirketini teminat göstermiş, kredi çekmiş ve bırakın maaşları ödemeyi, bugün Söğütözü'ndeki devasa parti Genel Merkezi'ni aldırmış, Halk TV'yi kurdurtmuştu.
Şimdi siz, ana muhalefet bir sol! parti olarak partiye bu kadar emeği geçmiş hem de Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve değerleriyle hiçbir sorunu olmayan bu insanları dışlıyor, CHP'nin Kürt politikasını Sezgin Tanrıkulu gibi, HDP çizgisindeki siyasetçilerin temsili noktasında ısrar ediyorsunuz.
Şunu da hatırlatayım, CHP delegesi, her 2 kurultayda da Kılıçdaroğlu'nun listesinde olduğu halde Tanrıkulu'nu en fazla çizerek PM dışında bırakarak tepkisini gösterdi.
Ve ikinci gerçek; Y-CHP'de, CHP'nin dindarları yoktur!
CHP'nin genleriyle oynayanlar, CHP'nin dümenini din karşıtı (İstanbul İl Başkanı Kaftancıoğlu'nun tweetlerinde 'Sizin inandığınız Allah'ınız belanızı versin' ifadelerini bolca görebilirsiniz) isimlerle donatanlar, dini hassasiyeti olan CHP'lileri de dışlayarak bu tavırlarını bir kez daha yeni dönemde gösterdi. Mehmet Bekaroğlu gibi Atatürk'e hakaret açıklamalarıyla CHP'nin varoluş kodlarını reddeden İslami isimlerde ısrar eden Kılıçdaroğlu'na delege yine 'Dur' dedi ve Bekaroğlu'nu PM dışında bıraktı. Özetle; bugünkü Y-CHP'yi yönetenler, CHP'nin sadece genleriyle değil, değerleriyle de oynamakta son derece kararlı...
'CHP KAPATILSIN' DİYENLER CHP'Yİ YÖNETİYOR
Bugün yazı formatımızda bir istisna yaptık ve 3 bölümde de CHP analizi yaptık çünkü Pazar gününden sonra oluşan tablo, sadece ana muhalefet değil, siyasetin genelinde de çok yansıması olan ve olacak sonuçları içeriyor. Çok çarpıcıdır ki; son kurultayda Y-CHP'yi yöneten ekibin çok önemli bir kısmı; daha birkaç yıl öncesine kadar "CHP kapatılmalıdır" diyenlerden oluştu. Kendilerine, 10 Aralık Hareketi ismini veren ve "Çağdaş Sosyal Demokrat yeni bir Parti" kurma iddiasıyla yola çıkan ekibin lideri... Burhan Şenatalar ve bu hareketin o dönemde yükselen genç yıldızı Oğuz Kaan Salıcı, Kılıçdaroğlu'nun listesinden PM'ye girdiler ve muhtemelen MYK'da da olacaklar. Hatırlamak istersek daha birkaç yıl önce bu ekip aynen şu açıklamayı yaptı:
"CHP kapatılmalı, vakıf halini almalıdır. CHP, sosyal demokrat bir parti değildir. Sosyal demokrasinin önündeki en büyük engeldir ve bu yüzden kapatılmalıdır." Sadece bu da değil, kurultay sonucunu doğrudan etkileyen delege yapısıyla İstanbul'un tartışmalı yeni il başkanı Canan Kaftancıoğlu da aynı ekipten.
Sormak lazım; CHP'yi solun önünde engel olarak gören Şenatalar ve Salıcı mı değişti, CHP mi değişti? Ya da tabuların, kalelerin yıkıldığı, ideolojinin dümen kırdığı ve partinin ismini Y-CHP haline getiren yeni anlayış mı buna sebep?
KILIÇDAROĞLU İZMİR'İ SİLDİ
İzmir, CHP'nin kalesidir sözü, hafta sonu yapılan kurultayda çok ciddi yara aldı, çünkü Kılıçdaroğlu İzmir'i Y-CHP'nin vitrininden de genlerinden de sildi.
MYK üyelerinden 4 ismi kendi anahtar listesine almamıştı, 3'ü İzmirli idi. Genel Sekreter Kamil Okyay Sındır ve Genel Başkan Yardımcıları Erdal Aksünger ve Zeynep Altıok, PM'ye aday gösterilmedi Kılıçdaroğlu tarafından. PM listesine bakıyorsunuz sadece 3 isim var İzmir'den.
Anahtar listede sadece Selin Sayek Böke sadece kendisine yer bulmuştu, diğer ikisi de Kılıçdaroğlu'na rağmen listeyi delmeyi başaran Aksünger ve Tuncay Özkan. Oysa, nüfusa göre kıyaslandığında en yüksek oyu İzmir'den almadı mı yıllarca CHP? Sözün özü; son seçimde 1 milyon 264 bin seçmen oy verdiği Y-CHP'de bundan sonra pek yer bulamayacak görünüyor.
DERİN SÖZ