SAVAŞ AY

SAVAŞ AY

Tarihi 11 Mayıs 2012

Hıncal Uluç, Ertekin'i veto etti

Dün, Levent Spor Kulübü'nün yanıbaşındaki kafede buluştuk Hıncal Abi'yle. Randevuyu oraya verince şaşırmıştım, buluşunca sormadan edemedim:
Abi hayırdır, niye buradasın bu öğlen saatinde?
- Niye ki?
Senin İstanbul'daki öğlen-ikindi arası mekanın Ertekin'in Ortaköy'deki yeri değil miydi?
- Öyleydi ama artık protesto ettim Ertekin'i?
Aaaa! Çok şaşırdım. Bir sorun mu oldu?
- Oldu tabii. Ertekin o güzelim menülerden vazgeçip balıkçı oldu.
!!!!
- Ben balık severim. Güzel balık olursa yerim elbette ama her gün her gün olmaz.
Bir dargınlık filan yok aranızda değil mi?
- Yok canım. Tam tersi teşekkür borçluyum ona.
Ne teşekkürü?
- Yahu evlat, 20 sene boyunca kör değneğini beller gibi her gün oraya gitmişim. Kapalı mekan.
Sayesinde buranın güzelliğini keşfettim. Artık burayı mesken edindim. Yürüyüş yapacak çamlık alan da var bak. Burayı çek, ropörtaj yap bence.
Spor Tesisini ve kafeyi mi?
- Savaşcım, bak şuradaki insan profiline de şaşır. Çevremiz bankalarla dolu. Bankacılar şu sıcak günde bile erkekse takım elbise kravat o da gri, yeşil falan da değil, siyah ya da lacivert halde buradalar. Kadınlar kızlar da tayyörler, şık giysiler içinde. Hele öğlen zamanları burası oluyor bir London City. Aslında bu bölgenin yerel insanları iddiasız, mütevazı giyinen tarzdır.
Türkiye'nin en şık giyinen insanları burada.
Gerçekten de öyle. Biraz daha sıcak hava bastırsın gelip çekeyim, çöle düşmüş penguen gibi onları.
- İşin matrağı da var. Bu kadar şık şıkıdım insana hizmet veren mekan sahibine bak da anla. Üstünde bir tişört, ayağında bermuda şort, gayet spor takılan bir kardeşimiz.

* * *
VAN GOGH SERGİSİ
Sohbet arasında Türk ilaç sektörünün tanınmış markası Abdi İbrahim, kuruluşlarının 100'üncü yıldönümü onuruna getirttiği, dünyanın en büyük ressamlarından biri olarak kabul edilen Van Gogh'un eserlerinden de söz etti Hıncal Abi. Gitmedim diye de çok kızdı bana. Tatlı-sert fırçasını yiyince yanından ayrılır ayrılmaz Tophane Antrepo'daki sergiye gittim. Çok da keyif aldım açıkçası. İlk kez bu kadar kapsamlı bir digital sergi gezdim (izledim) çünkü.
GoghAlive, dahi ressamın en ünlü eserlerini 3 binin üzerinde dijital imaj ile çerçevenin içinden çıkararak izleyicilerine klasik müze gezisinin çok ötesinde bir deneyim yaşatıyor orada.
Dev ekranlar, duvarlar, kolonlar, zemin ve hatta tavanı kaplayan 3 binden fazla dev boyuttaki Van Gogh görseliyle bezeli sihirbazlık nevinden bir görsel şölen var orada. Işık, renk ve seslerin etkileyici uyumunu kullanarak duyuları uyarırken, bir serginin nasıl olabileceğine dair oluşan tüm düşüncelerimi de yerlebir ediyorlar kendi payıma.

Sensorya

Bu tekniğin adı Sensorya'ymış.
Yüksek çözünürlüklü 40 projektör aracılığıyla dev ekranlara, duvarlara, kolonlara, zemine, tavana yansıtılıyor tüm eserler.
15 Mayıs'a kadar gidip görebilse keşke imkanı olanlar. Sonrasında da Ankara'ya gidecek ve orada da 15 Ekim-30 Aralık tarihleri arasında ise Ankara Cer Modern'de ziyaretçileriyle buluşacakmış.
Müjdemi isterim Ankaralı dostlar.