Deniz Gezmiş yaşasaydı

Eklenme Tarihi 5 Mayıs 2012
Bugün 6 Mayıs 2012. Yani Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın asılarak idam edilmelerinin 40. yıldönümü. Bu gençlerden diyelim ki Deniz Gezmiş idam edilmeyip, müebbet hapse mahkum olsaydı, acaba bugün ne iş yapıyor, nasıl yaşıyor olurdu? Siz de bir yandan düşüne durun da benim aklıma şunlar geldi mesela...

Çocuk annede

Aflar, infaz yasası, şartlı tahliye filan derken, bir süre sonra illa ki hapisten çıkardı.
Siyasi faaliyetlere ve bazı eylemlere devam ettiği için yeniden hapse girerdi.
Biraz zaman geçtikten sonra muhtemelen yeniden çıkardı.
Girdiği bir çatışmada ölü olarak ele geçirilirdi.
Bir şekilde yurtdışına ilerler, siyasi faaliyetlerine orada devam ederdi.
Ortam uygunlaşınca yeniden memlekete döner, bedelli askerlik yapardı.
Bedelli askerlik hakkı yoksa sakıncalı piyade olurdu.

Yapım şirketi kurardı

Boşanmaz, çoluk çocuğa karışır hatta şu sıralarda kucağında torun bile hoplatabilirdi. l Reklamcı olurdu.
Yapım şirketi kurardı.
Yayınevi açar, kaliteli kitaplar basardı.
Dergi çıkarır, satamaz batar, sonra yeniden toparlanır bir dergi daha çıkarır yine batardı.
Merkez sağ ya da sol partilerden birine girerdi.
Gazete yöneticisi, köşe yazarı, editör olurdu.

Baro Başkanı Deniz

Yusuf AslanÇıkan öğrenci aflarından da yararlanır, yarım kalan hukuk tahsilini tamamlar, avukatlık yapar, baro başkanlığına adaylığını koyardı.
İyi bir izdivaç yapar(!) kayınpederin de yardımıyla holdingin üst yönetimine girerdi.
Sivil toplum örgütlerinde kurucu yönetici olurdu.
Sinema yönetmeni olur, kendi çektiği bazı kurdelelerde küçük roller bile alırdı.
Tünel-Galatasaray arası bir yerde küçük bir bar-restoran açar, Timur Selçuk, Ruhi Su, Sümeyra Çakır plakları çalardı.
Şimdi kendi hayatlarını yazan arkadaşlarıyla birlikte ölen öbür arkadaşlarının kitaplarını yazar, gelirini İnsan Hakları Derneği'ne bağışlardı.
Memleketi Erzurum'a döner, inzivaya çekilir, tarla toprakla uğraşırdı.

Parka ve o!..

Bunlardan hangisi olurdu bilinmez. Bunun dışında yüzlerce başka alternatif de var ama, onlar da asla bilinmez elbet.
Lakin kesinlikle bilinen bazı şeyler var. Şöyle ki; Deniz Gezmiş 6 Mayıs 1972'de, henüz 25 yaşındayken idam edildi. Akıllarda en çok; uzun boylu, parkalı, son derece yakışıklı, kapkara gözlü, çatal yürekli bir delikanlının silueti ve onun darağacında söylediği son sözler kaldı.
Merhaba yarın!..
O ve iki arkadaşı Büyük Millet Meclisi'nin onayıyla idam edildikten yıllar sonra "Hoşçakal Yarın" adlı bir film çekildi. Bu filmde Deniz Gezmiş'i canlandıran sinema oyuncusu Berhan Şimşek, bundan önceki seçimlerde mebus seçilip Büyük Millet Meclisi'ne girdi.
Ve yarın yine 6 Mayıs... Öyleyse. Öyleyse; "Hoşçakal" değil, Merhaba Yarın!..
Ama olmadı. O bedenen öldürüldü, gençler ve genç kalanların aklına bir timsal olarak yerleşti. Can Yücel boşuna yazmamıştı elbette onun için aşağıdaki dizeleri:

Mare Nostro

En uzun koşuysa elbet
Türkiye'de de devrim,
O, onun en güzel yüz metresini koştu
En sekmez lüverin namlusundan fırlayarak...
En hızlısıydı hepimizin,
En önce göğüsledi ipi...
Acıyorsam sana anam avradım olsun,
ama aşk olsun sana çocuk, aşk olsun!
Can Yücel