SAVAŞ AY

SAVAŞ AY

Tarihi 28 Nisan 2012

Trenlere aşık adamlar

Bir belgesel çekimi için İzmir Alsancak Garı'ndaydım dün. Trenlere aşık adamlardan ikisini işte orada tanıdım.
İlki Banliyö Servis Müdürü Zeki Özgen.
Kendisini tanıtırken önce "61 yıldır demiryolcu" olduğunu söyledi. Baktım şaşırdım. Çünkü yaşı zaten 60 civarı gösteriyordu. Meğer babadan kalma trenciymiş. Babası Hamdi Özgen, Demiryolu Meslek Okulu 1. dönem mezunlarından 43339 sicil numaralı Hamdi Bey'miş. 44 yıl vermiş mesleğine. Yol Baş kontrolörü olarak emekli olduktan sona 1996'da vefat etmiş.

Raylara döşenmiş ömürler

Düşünün; baba oğlun demiryolu dünyasına adanmış toplam 80 yıldan fazlası var. Muhteşem anıları, her birinden film senaryosu, roman, uzun öykü çıkacak yaşanmışlıkları var. Rastlantı ya hareket memuru bir yeni mezun olarak yine Alsancak garında başlamış göreve.
1974'den bu yana da terfi ederek müfettiş yardımcısı, müfettiş sonra hareket müdür yardımcısı, sonra da şimdiki görevine ulaşmış son 6 yılda.
Adana ve Sivas gibi trenciliğin gerçekten zor olduğu bölgelerde de görev yapmış.

Karlı yollar
"Trencilik bir aşktan da öte tutkudur.
Hatta kara sevdadır. Ben babamın Sivas'a yakın Karagöl'de harekât memurluğu yaptığı yıl doğmuşum.
Sene 1950. Anam bana 9 ay 10 gündür gebe.
Köyün ebesi bir türlü doğumu gerçekleştiremiyor. Bakmışlar ki anam zehirlenecek karla kaplı yollardan Sivas'a gitmeye kalkıp becerememişler. O sırada Sivas treni gelmiş. Görevlinin bulunduğu yere furgon deriz biz. Babam demiş ki "Eşimi ve ebeyi furgona alalım Sivas'a yetiştirelim". Ama adam korkmuş, "almam" demiş. Babam da kızıp yetkisi dâhilinde demiryolunu kapamış. Bakmışlar ki olacak gibi değil almışlar anamı furgona. Ne zaman ki tren Sivas'a yetişmiş o ara ben doğmuşum. Yani trende doğan trenlerle yaşayan bir adamım ben de babam gibi.
Ailelerimizi de kendimiz gibi bu dünyanın içine sokar, onları da gönüllü tutsak kılarız bu sevdanın keyifli esarethanesinde.

Eski fotoğraflar

Gelelim trenlere aşık ikinci adama. O da 49 yaşında 23 yıllık bir sevdalı. Adı Şinasi Duman. Görevi müfettişlik ama fotoğrafçılık hobisi olduğu için nerede ne istasyon, gar, viraj, makas, ray, köprü, tünel, hemzemim geçit, lokomotif, yolcu, biletçi, gişeci varsa hepsini fotoğraflıyor. Sorunca da diyor ki; "Trencilik çok meşakkatli riskli ama o kadar da zevkli bir dünyadır." Felsefe ve sosyolojiyle ilgili, trenler ve edebiyat hakkında ne varsa onlara ilgisi de caba. Bu nedenle sözleri sanki felsefi kuramlar gibi saygın, seçkin ve öğretici çıkıyor ağzından.
100 yıllık siyah beyaz fotoğrafları toplamış, onları özenle seçip ayırmış toplam 500 adet harika tren, trenci ve yolcu fotoğraflarından oluşan nadide bir koleksiyon etmiş onları.
Köşemde kullandığm fotoğrafta onlardan biri.
Saatler boyu konuşmamıza rağmen büyük tat alarak dinliyorum anlattıklarını. Onların şahsında tren yolu adamlarına olan sempatim de hayranlığım da giderek artıyor.