SAVAŞ AY

SAVAŞ AY

Tarihi 4 Nisan 2012

Adı da huyu da 'Yunus' bir adam

Serde denizcilik, kaptanlık var malum. O nedenle TURYOL Yönetim Kurulu Başkanı Yunus Can'ın davetine icabet edip yüzer lokantada baş başa yemek yedik, dertleştik, söyleştik, gülüştük. Yüzer lokanta dediğim, daha çiçeği burnunda bir keyifli tekne irisi.
Hatırlayan olacaktır, geçtiğimiz yılın son ayın ortasında Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, bu teknenin denize indirilmesinde baş konuk olmuştu. "m.f.
Bosfor"
isimli bu restaurant gemi de resmen o zaman hizmete girmişti. Lakin mevsim müsait olmadığından bugüne kadar beklendi ve Bosfor gün itibariyle seyrü sefere başladı.
İMEAK DTO Başkanı Metin Kalkavan ve Yunus Can'ın katılımlarıyla 2 yılda yapımı tamamlanan, 450 kişilik restoran kapasitesine sahip, 3.5 milyon euroya (yaklaşık 8.5 milyon TL) mal olmuş, uzunluğu 50 genişliği 9.5 metre olan Bosfor'da, aynı anda 3 farklı organizasyon yapmak mümkün.
Boğaz turu attıracak nice gemi varken niye bu şaşaa diyene hemen söyleyeyim ki, hem bu kadar müşteri kapasitesi olan tur teknesi yok hem de bu yüzen restoran uluslar arası kara sularına gidip gelebilecek normlarda. Gözümle gördüm, yarı müfettiş edasıya makine dairesinden mutfağına, köprü üstünden butik tuvaletlere kadar her bir yanını denetleyip tam not verdim. Bir gün Sürmene tersanelerinde yapılan bu Bosfor'la gezi düzenleyen bir gruba zoraki konuk olup ahali içinde yer, içerken, muhtemelen de pek mutlu olurken çekip yazacağım, söz size.
Haksızlık nerede
Şimdi
gelelim Yunus Can'a. Huyu da adı gibi, Yunus bu kurt denizcinin. Yunuslar gibi denize aşık çok adam gördüm ama böylesi az bulunur. Ağzını köpükle açıp, kulaçla kapatıyor, iki lafın üçünü teknelerden, limanlardan, iskele, marina, barınak, su sporu mevzuu alıyor. Hazır ben gibi de bir hobi yoldaşı bulmuşken, benden farklı tarafı profesyonelliğini de devreye sokup bir dolu yeni bilgi veriyor bana.
Diyor ki; "Taşımacılık karadan denize kaydırılmalı Savaş Kardeşim. Çünkü mesela İstanbul'da her gün alışagelmiş olumsuz trafik görüntülerine gün geçtikçe daha fazlası ekleniyor. Yahu tamam da, birçok çözüm yolu aranırken, en önemli ulaşım yollarından biri olan deniz taşımacılığı neden göz ardı ediliyor ki? Bakın, göreceli olarak denizdeki yolcu hareketi yüzde 3 civarında kalmakta. Yanlış politikalar yüzünden İstanbul'un taşımacılığının yüzde 97'si karadan yapılır hale gelmiş.
İnsanların bu kadar gereksiz yere bir sıkıntıyı yaşamasına neden olmak haksızlıktır.
Ayrıca özel sektör temsilciliğinin, ulaşım gibi çok önemli bir sorununun tartışıldığı, karar alındığı ve uygulamaların takip edildiği bir kurulda yer almayışı ya da yer verilmeyişi, bizim hala sivil toplum yapılmak istemeyişimizden de kaynaklanmaktadır ki bu bence problemin esasını teşkil etmektedir.
Sorumlular hiçbir zaman özel sektörü yeterince dikkate almıyor.
İstanbul'un geri alanlara doğru genişlemiş olması ve milyonlarca insanın iç göç yolu ile İstanbul'a yerleşmesi sonucu kent kalabalığı giderek dayanılmaz bir hal aldı. Bu nüfus artışı, ulaşım sorununu da beraberinde getirdi. Artık bugünkü koşullar içinde karayoluyla ulaşıma devam etmeye imkân yok.
Yollar yıpranıyor, insanlar perişan oluyor. Denizler ise verimli olacak şekilde
1995'te kullanılamıyor."