SAVAŞ AY

SAVAŞ AY

Tarihi 11 Mayıs 2011

Mülteci ziyanlıkları

Avrupa'ya gitmek isteyen 600 Libyalı göçmeni taşıyan bir gemi batmış, yüzlerce kişi boğulmuş. İşin acı tarafı daha şimdiden ikisi bebek olmak üzere 16 cesedin bulunduğu bu kazanın benzerine NATO Deniz Kuvvetleri'nin göz tanığı olup kılını kıpırdatmadığı iddiası.
Türkiye'nin de başında büyük dert olan bir durum var malum.
Kaçak göçmen akınından en fazla pay alan ülkelerden biri de ülkemiz.
Lakin ne mutlu ki devletimiz yaşanan bu insanlık dramlarına insanca tavır alıyor, aç açık koymuyor o insanları. Maddi manevi büyük sıkıntılar yaşadığımız halde hepsini makul süreler içinde bakıp besleyip barındırıp gereğinde tedavi ettiriyor.
Daha 2 hafta önce Suriye'den iltica edenlere Hatay Yayladağ'da nasıl ilgi alaka gösterildiğini bizzat yaşayıp gördüm. Ama bundan da önemlisi Edirne'de eski Tunca Kışlası'ndan anılarım var. Haydi paylaşalım da biz nasıl bir ulusun evlatlarıyız bir daha çıksın ortaya.

Eskiden neydi

Tunca eski bir askeri kışla dedim ya. Şimdi yakalanan çeşitli ülke kaçaklarının geçici barınma evi olarak kullanılıyor.
Parmaklıklar ardında her şeyden habersiz minicik bebeleri, çocukları görünce insanın içi parçalanıyor.
Ne yanık bir uzun havadır "Kışlalar Doldu Bugün" türküsü. Duyanın içine damlalıkla kezzap damlar, ruhu delinir, yüreciği zehirlenir sanki de.
Osmanlı atalarımızdan miras Tunca Kışlası da bugün çok farklı bir amaca hizmet verse de yine her dolup boşalması aynı acı duraklarında eğliyor bizi.
Bin yıla yakın sandığım meslek yaşamımda bin türlü hüsranı gören gözlerim bile yine yeni yeniden yaşarıyor Tunca Kışlası'nın zorunlu konuk öykülerini dinlerken.
Edirne'deyim. Serhat kentin Kırkpınar güreşleriyle ünlü Sarayiçi noktasının iki arpa boyu ötesinde, köprünün beriki yanındayım. Vali olmanın vakarı, ağırlığı, olgunluğu içine dışına sinse de insan yanı, baba yanı, ağabey yanı hep önde duran zamanın kent valisi Nusret Miroğlu'nun en hassas olduğu, özen gösterdiği yerde, eski Tunca Kışlası'ndayım.

Son durak

Artık sınırı kaçak geçerken yakalanan türlü çeşit milletin zoraki konuklarına geçici barınma evi olmuş bu kadim kışla. Umuda yolculuk için, daha iyi daha güzel, refah bir yaşam için kendi vatan topraklarını terk edip yasa dışı yolarla Yunanistan ve Bulgaristan üzerinden Avrupa ülkelerine geçiş yapmak isterken yakalanan mültecilerin son durağı burası.
Sadece Edirne'de 2007 yılında toplam 17 bin 100 kaçak yakalanmış, düşünsenize acının cüssesini. İşte bunların çoğu ülkelerine geri gönderilmek için Tunca Kışlası'nda barındırılıyor. İnsanca yaşayabilsinler, yiyip içip barınıp korunsunlar diye devletin aldığı bedel dev anası gibi. Kaçakların sadece Edirne Emniyet Müdürlüğü'ne yıllık maliyeti 1 milyon 200 bin YTL'ye ulaştı geçen yıl.
Edirne Emniyet Müdürlüğü Yabancılar Şubesi ekipleri, yakalanan kaçakların bağlı olduğu ülkelerin Türkiye'de temsilcilikleri bulunan büyükelçilikleriyle temasa geçerek kaçakların ülkelerine gönderilmelerini sağlıyor. Bu süre içinde Tunca Kışlası'nda misafir edilen kaçakların kaldıkları koğuşlar ise otel görünümünde. Ranza tipi yataklarda kalan ve 24 saat sıcak suyu bulunan banyoya sahip olan kışlada, kaçaklar vakit geçirmek için değişik yöntemler buluyorlar.

Yakalananlar

Avrupa ülkelerine gitmek için 700 Euro parayı gözden çıkartarak göçmen kaçakçılarına veren ancak Edirne'de yakalanan 17 bin 100 kaçağın sırtından, göçmen kaçakçılarının 1 yıl içinde 11 milyon 970 bin Euro para kazandığı belirlendi