Artık kimse bana 'Pis Türk' diyemeyecek

Eklenme Tarihi 17 Haziran 2010
1.5 yaşında bir bebeyken anne babasının kaçarak iltica ettiği Yunanistan'ın Lavrion Mülteci kampında tüm çocukluğu geçen, memleketine 25 yıldır gelemeyen, göremeyen, bilemeyen Şemsa kızın vatan hasreti, dün itibariyle son buldu. Havaalanına gelip polis sorgusundan geçmesinden itibaren yanındaydım. Vapurla Üsküdar'a geçtik. Doğduğu evi mahalleyi gezdik. Ve babasının "Kızım bir gün mutlaka Salacak'ta kol kola gezeceğiz, ardımızda Kız Kulesi olacak" sözü yerine geldi. Memlekette ilk 5 saatin öyküsü Şemsa'nın ağzından dinlediğimde bana en çarpıcı gelen sözleri şuydu: "Artık kimse adımla, milletimle, bayrağımla alay edip hakir göremeyecek. 'Pis Türk' diyemeyecek."

Olayı hatırlayalım mı?

12 Eylül öncesi ve sonrasının ateşten günlerinde devrimci gençlik liderlerinden Alp Tolunay gördüğü baskıların giderek artması üzerine eşi Cavidan ve 1.5 yaşındaki kızları Şemsa'yı da alarak deniz yoluyla adalarından birine kaçtıkları Yunanistan'a iltica etmişlerdi. Yunan makamları onları ünlü Lavrion Mülteci Kampı'na yerleştirmiş, minik Şemsa kız kampın maskotu olmuştu. Daha geçen ay Atina'daki bir mülteci evinde karşımda duran 26 yaşındaki güzelim genç kız, bir zamanların maskot bebeği Şemsa kızdı işte. 26 yaşında, ana dili dışında Yunanca, İngilizce, Fransızca bilen, Kalamata Kent Televizyonu'nda sunucu asistanlığı yapıp, şehir tiyatrosunda baş rol oyuncusu bile olmuş, aranan fotomodeller arasına girebilmişti güzel Şemsa. 'Yaşar Yaşamaz' gibiydiler. Yunanistan'da Yonca ve Levent adlı 2 kardeşi daha doğmuştu. Bu ikisi de bilgisayar üzerine eğitim aldılar ve büyük şirketlere teknik destek hizmeti veriyorlar. Ancak hepsi gayrı resmi oluyor bu işlerin. Çünkü bu 2 kardeş "Yaşar yaşamaz" statüsünde. Ne Yunan ne Türk ne de Haymatlos kimlikleri var. Ehliyet alamıyorlar, resmi bir kurumda işe giremiyorlar, seyahate gidemiyor, banka hesabı açamıyorlardı. Evlenebilmeleri, mahkemede şahit olabilmeleri bile imkânsızdı. Belgesizlikten ana yurtlarına bir kez olsun gelememişlerdi. Mülteci hüzünleriyle dolu bu aile dramının kezzaplı öyküsü bununla da bitmiyor. Alp'in İstanbul'da yaşayan erkek kardeşi bir ameliyat sonrası görme yetisini tamamen yitirip kör olmuştu. Bakacak kimsesi yoktu.

Acı acı üzerine

Bunun üzerine Cumhurbaşkanı'na "Kardeşim dönsün ve bana baksın. Ama önce araştırın lütfen, gelince tutuklanır mı?" diye mektup yazmış. Cumhurbaşkanlığı olayı ciddiye alıp hemen araştırmış ve resmi cevap yollamış. "Gelebilir, hiçbir soruşturma, dava, hüküm yok" yazıyordu resmi kağıtta.
Başbakana rica

Şemsa kız bizim aracılığımızla Atina'yı ziyaret eden Başbakan Erdoğan'a ricacı olmuştu: "İstanbul'u, Türkiyemizi, akrabalarımızı, kendi insanlarımızı görmek, bilmek, tanımak istiyoruz. Anne babaların kaderini, evlatları çekmesin diyoruz. Lütfen Yunan yetkililere bizim durumumuzu da anlatın. Kimlik sahibi olmak, insanca yaşamak, özgür olmak, ana vatanımızda yaşlanıp ölmek istiyoruz.