Tarihi 28 Ocak 2015

Sen sağ- Ben selâmet

Tarih sahnesindeki on altı Türk

Devletinin yönetim şemasının en

başında;

Kağan-Han-Hakan-İmparator

gibi unvanlarla, bugün başarıları,

kahramanlıklarıyla andığımız tek

yetkili hükümdarlar bulunurdu!

En son Osmanlı İmparatorluğu da

malûm, altı yüz yirmi üç yıl boyunca

'Padişah'lar tarafından yönetildi…

İstişareye önem verilmekle birlikte,

her ağzı olan uluorta konuşmaz,

ortalık curcunaya dönmezdi!

Sonra 'Cumhuriyet'e geçildi…

Yönetim şeklinin 'Demokratik

Parlamenter Sistem' olduğu ifade

edilmesine karşın, doksan iki yıllık

Cumhuriyetimizde, resmen değilse

de uygulamada yetkileri sınırsız çok

sayıda 'Tepe Yönetici' yer aldı!

Mustafa Kemal Atatürk,

'Başkan'ın da ötesinde, lâmı-cimi

yok, tek karar vericiydi…

Eleştiri amaçlı değil sadece bir

gerçeğin tespiti olarak ifade etmek

gerekirse, başta olduğu dönem, halk

tabiriyle 'astığı astık-kestiği kestik'

diye adlandırılabilecek yıllardı!

Ardından 'İnönü'lü süreç başladı,

'Milli Şef' dönemi!

İnönü de başta kaldığı sürece,

günümüzdeki demokratik anlayışla

bağdaştırılması mümkün olmayan

uygulamalara tek başına imza attı!

'Başkan'lık da ne kelime, polis ve

askerin toplum üzerindeki baskısının

had safhaya ulaştığı, özellikle din ve

vicdan hürriyetinin askıya alındığı bir

despotizm dönemiydi!

1960 ihtilâli sonrası 'Başkanlık'

işi bir heyet eliyle yürütüldü;

'Milli Birlik Komitesi' tarafından!

Cumhurbaşkanı Gürsel tepede yer

alan bir figürandı sadece, o kadar…

Kararları önceden belli mahkemelerin

kurulduğu-idamlara sahte gerekçelerin

uydurulduğu bir ihtilâl sonrası dönem

olarak hafızalara kazındı…

Toplum o günlerde sergilenen vahşeti

belleğinden hiçbir zaman atamadı!

Sonra, 'muhtıra' dönemleri geldi!

Vatandaşın Anayasal haklarının

tümüyle askıya alındığı 1980

Darbesi'nde ise 'Devlet Başkanı'

unvanı, ihtilâl ekibinin başındaki

generale 'resmen' verildi!

Netice şudur…

Darbeden geri kalan zamanlarda

seçimler yapılmış olmakla birlikte,

rahatça ifade edilebilir ki;

Türkiye'de Demokrasi gerçek

anlamıyla hiç uygulanmamıştır!

Bu satırları okurken, eğer geçmişteki

'tek karar vericili' dönemleri pek

de fark etmediğinizi düşünüyorsanız,

bu bakışınız, 'Dikta Yönetimleri'

ile o günlerin 'Medya' arasındaki

derin işbirliği nedeniyledir…

Tamamen 'algı operasyonu'dur!

Bereket, günümüzde Demokrasiye

geçme yolunda dev bir adım atıldı;

Her türlü vesayetin sona ermesi ve

'Cumhurun' kendi 'Başkanını'

bizzat seçmesi ile!

Bu aşamaya 'evet' ama 'yetmez'…

Elbet geçmişimizi göz önüne alarak!

Elbet dünyadaki yaygın uygulamaya

bakarak!

Elbet demokrasimiz üzerinde oyuna

devam eden nifak çevrelerini hesaba

katarak!

Şimdikinden pek de farklı olmayan,

ama sistemdeki çok başlılığı ortadan

kaldıracağı da sabit olan 'Devlet

Başkanlığı' sistemine geçilmelidir!

Ya sonra?

Sonra da…

Gürültü-patırtı, söylenti-dedikodudan

uzak, işlemlerin büyük hız kazandığı,

tek başlı, hızla gelişip kalkınan ülke!

'Sen sağ-Ben selâmet'…