Dindar geçinir, devlet kuruluşlarına
adamlarını yerleştirirdi…
Kontrolü altında polis, bürokrat, vali,
hâkim, alttan-üste çok sayıda bürokrat
vardı!
…
Asıl amacını gizlemekte çok mahir
davranır, geniş bir taraftar topluluğu
ile sürdürdüğü ve son derece masraflı
olan yaşantısını nasıl finanse ettiğinin
ipuçlarını dahi kimseyle paylaşmazdı!
Ya, Amerika'daki lobilere, Hıristiyan,
Musevi kuruluşlarına sık sık yaptığı
milyon dolarlık hibelere ne demeli?
…
'Bu derenin suyu nereden geliyor'
diye merak eden -hayrettir- olmamış,
bunu araştırmak, ABD gibi bir ülkede
-ilginçtir- kimsenin aklının ucundan
dahi geçmemişti!
…
Bilinen tek şuydu ki, kurduğu çetenin
çeşitli yollardan temin ettiği para uzun
yıllar gürül gürül akmaya devam etti!
…
Farklı Devletlerdeki organizasyonlarla
işbirliği hâlinde çalışır, onlarla çıkar
ortaklıkları kurar, her türlü yasadışı,
ahlaksız planı beyin takımıyla birlikte
kurgular, kontrolünde bulunan medya
grupları ile hükümet üzerinde baskı
uygulamaya çalışırdı!
Bunları yaparken de, zıvanadan çıkıp
etrafa ağzından tükürük saçarak bela
yağdırdığı durumlar hariç, çevreye
melek gibi görünme çabasını da hiç
elden bırakmazdı…
…
Yüce Yaradan'ın hükümlerini bile
kendi kafasına göre yorumlamaktan
çekinmez, çetesinin üyelerine hep;
'Tatlı dilinizin yanına korku
unsuru da eklerseniz yaptırım
gücünüz etkili olur' öğüdü verirdi!
…
Doğrusu bu ya, emrindekiler de,
şantaj-rüşvet-tehdit-sindirme-yıldırma
metotlarını zamanla pek iyi kavramış,
seks skandalları ile faka bastırma da
dâhil, melânetin her türlü inceliklerine
vakıf olmuşlardı…
Hatta faili meçhullerde -ispatı hala
yapılamamış olmakla birlikte- bizatihi
katkıları kulaktan kulağa yayılmış,
iftira ile-hâkimleri aracılığıyla hapse
attırıp eziyet ettiği kişilerin hazin
öyküleri dilden dile anlatılmaya
başlanmış, bu zulme ilişkin kitaplar
basılır olmuştu!
…
Tüm bu yöntemler, işlerine gelmeyen
siyasileri saha dışına itmek, yerlerine
kendi çıkarlarına uygun politikacı
getirmek de kendisi ve çetesine büyük
avantajlar sağlamaktaydı!
Sıkıştıklarında, bizzat koltuğa
oturttukları bu üst makamdan siyasi
kişilerin desteğini hep arkalarında
buldular…
Eh! Zamanında onlara yaptıkları
kıyağın karşılığı da bu olsa gerekti!
…
Çete üyeleri yakalanmayacaklarını,
çünkü kurdukları menfaat zinciri
halkalarının pek sağlam olduğunu
sanıyorlardı! Sinsice, alttan alta,
neredeyse 'Devlet içinde Devlet'
olmuşlardı…
…
Tam bu aşamada, devletin-hükümetin
bunların ne kadar hınzır olduğunu fark
etmesiyle, delil toplanıp suç çetesinin
tümüyle ortadan kaldırılmasına dönük
fırsat kollanmaya başlandı…
…
Nihayet bu fırsat, bir ihbar üzerine
ele geçti…
İşlediği çok daha kirli-kriminâl suç
varken, ünlü gangster 'Al Capone'
sadece 'Vergi Kaçakçılığı' ile
suçlanıp, bu tek suçtan hapse tıkıldı!
…
1934'de, kendisi gibi ürpertici üne
sahip 'Alcatras' hapishanesi, ABD
yasalarının boşluklarından yararlanıp
halkı sömüren, Amerikan imalatı,
'Made in USA' bu gangster ve
çetesinin artık yeni mekânı olmuştu!
…
Cezası ertelenen çete elemanlarının
bile ziyaretine gitmediği, unutulduğu
bir ortamda, yalnızlık içinde öldü…
Cesedi 1947'de İllinois'de yakıldı!
…
Yıllar sonra, bu satırlarda olduğu gibi
kendisinden söz edilen yazılar yazıldı
elbet, ama hiçbirisinde, methiye dolu
tek bir cümleye rastlanmadı…