1. Kar yağmasına sevinen insanlar:
KAR yağışı insanlara mutluluk veriyor. Hatta ilk defa kar ile karşılaşan çocuklar bundan çok keyif alıyor.
2. Kara balıklama atlamak:
HER kış olduğu gibi karın keyfini çıkarmak için elimizden geleni yaparız. Buna balıklama atlamak dahil.
3. Karda yuvarlanmak:
O KADAR eğlenceli ki karın içine daldığımızdan çıkamayabiliyoruz.
4. Karda koşuşturmak:
KARDA koşuşturan çok çocuk göreceksiniz.
Tabii ki çıplak değil...
5. Karda kelebek yapmak:
KELEBEK deseni oluşturmadan karla eğlenemezsin.
6. Kar topu savaşı!
HADİ kar topu savaşınaaaaaaa...
7. Kardan adam yapmak:
O KADAR atladık, koşuşturduk, yattık, kelebek çıkardık, kar topu savaşı yaptık. En eski geleneğimiz olan kardan adam yapmadan olmaz.
8. Karın tadına bakmak:
KİMSE karın tadını merak etmiyorum demesin!!
9. Kaygan zeminde yürümek:
EN çok zorladığımız noktalardan bir tanesi; o kadar kaygan olabiliyor ki hatta haberlerde kaygan zeminlerde yere düşen insanları izleyerek geçirebiliyoruz.
10. Kayak yapmak:
KESİNLİKLE kar yağışı ile birikte kayak merkezlerine akın olacaktır.
11. Kar yağsa bile işe gitmek:
KAR yağışına aldırış etmeden, karın keyfini çıkaramadan işine gitmek zorunda olan insanlar da mevcut. CANINIZI SIKMAYIN...
12. Arabayı kardan kurtarmak:
BİR DE kar tuttu mu şimdi arabayı nasıl kurtacağım derdi var!!
13. Evin çatısını temizlemek:
EN büyük tehlikelerden bir tanesi, çatı temizliği.
AMAN siz kendi başına önlem almadan yapmayın.
14. Araba kazaları:
VE kar lastiği takmadan yola çıkanların problemleri...
ANA HABER'deki başlık şu olur:
KARIN EĞLENCESİNİ ÇOCUKLAR YAŞIYOR, ÇİLESİNİ KAR LASTİĞİ TAKMAYANLAR...
LÜZUMSUZ BİLGİLER
RUSYA'DA Marsha adındaki kedi, soğuktan donmak üzere olan, terk edilmiş bebeğin yanında uzanarak donmasını engelledi ve apartmanın içinde yüksek sesle miyavlayarak bebeğin bulunmasını sağladı.
NE KADAR OLDU?
İzmir'de bir eve giren hırsız, çaldığı mallar yeterli gelmeyince ev sahibini uyandırıp 500 lira isteyeli 12 YIL OLDU
ALKIŞLIYORUM
ARKADAŞIMLA kafede otururken, yan masadan kalkan hiç tanımadığım çocuk bizim masaya yöneliyor.
Bir koluyla sandalyeme, diğer koluyla masaya abanıp kulağıma eğiliyor ve şöyle diyor:
Parmakların uzun; en az bir enstrüman çalıyorsun.
Dişlerin temiz; sigara içmiyorsun.
Yüzün güleç; öyle her şeyi dert etmiyorsun.
Ve kalbin dolu, iki saattir yüzüme bile bakmıyorsun.