Her bayram yaşadığımız bazı durumlar var ki, insan düşününce bile kendi kendine hayret ediyor. İşte bazılarımızın bu bayram da yaşayacağı geleneksel bayramlık durumlar...
Herkese iyi bayramlar...
Yaratıcılıkta sınır tanımayan mesajlar bir şahane...
Sabah yediğiniz sucuk, bayram ziyaretinin tokalaşma anında kendini hatırlatacaktır.
GELDİ Mİ DE!" gibi bir cevapla uzay boşluğunda kaybolur.
Gelen cevap bir soru değil, düşünmeye sevk edici bir cümledir.
Kendine güvenen zırhını kuşanıp bu savaşa girer, güvenmeyen efendi gibi bi köşede bonbon şekerini yer.
İddia ediyorum ki o çocuklara verilmeyip vitrinde saklanan bütün madlenler bayramdan sonraya da kalıyor, bayatlıyor, eriyor ve hiç kimselere yar olmuyor!
Her yere taksiyle gidemezsiniz tabii ki, öyle bir lüks yok.
Buna da iadei ziyaret deniliyor. Yani ziyaretini beğenmedim, buyur geri al anlamında...
Herkes de güzel yapamıyor bu tatlıları ya. İşte o ağızda kaybolmayan lokma dünyadaki en büyük sınavlardan biri!
Bu çocuğu maymunlar, aslanlar mı büyütüyo acaba?
Sahte gülücükleri madlen çikolatanın yanına koy şöyle şekerim.
Sonra da "Her yerim ödem oldu yine şiştim!" Hayır, sen 3 günlük bayramda aldın o kiloları...
BAYRAM TADINDA ALKIŞLIYORUM
Çiçekçiye indirim yapsın diye; "Ben senin devamlı müşterinim ona göre" dedim mi? Dedim. Çiçekçi de karıma;
"Ben abiyi tanıyorum; benden sık sık çiçek alır" dedi mi? Dedi. Peki karım sık sık alınıp da onun görmediği çiçeklerin nereye gittiğini sordu mu?
Sordu...
Kız arkadaşıyla kavga etmiş olan arkadaşım bize geldi, sabaha kadar konuşup durumun müzakeresini tekrar tekrar yaparken bir yandan da içince saatin 03:00 olduğunu farketmedik tabi. Zil çalınca saate bakıp şaşırdık bu saate kim olabilir diye. Kapıdaki saçı başı dağınık ve pijamalı adamı tanımadım önce, ta ki konuşup sesinden alt kat komşum olduğunu çıkarana kadar. Kırmızı gözlerle bize baktı ve "O herif kızdan özür dilesin, siz de yatın artık!" deyip gitti. Biz de kendisine hak verip yataklarımıza yöneldik.
Bir ara yavaşlıyor. "Hayırdır, yoruldun mu?" diyorum. "Hayır ama biraz yavaş yürüyelim, arkadan gelenler sevgili heralde. Kız "aşkım" diye konuşuyor. Ne konuştuklarını dinle, belki bir şeyler öğrenirsin" diyor. Sen de mi annem yaa!
Sayın değerli, sağlam ciğerli, bazen üzüntülü, bazen kederli, su gibi akan, şimşek gibi çakan muhterem varlık, kalbimin en derin köşesinde, gül suyu şişesinde saklamış olduğum selamlarımı sunar hürmetler ederken, evvela seni, beni, gemideki dümeni, tarladaki dikeni, dünyada olup biteni, gurbette hasret çekeni, baharı yazı, kemanı sazı, bahçedeki kazı, erkeği kızı, insandaki nazı, yaratan Allah'tan iyi olmanı diler bayramını kutlarım.