O kartal gözü keskinliğindeki gözler ile güzel kız öyle bir süzülür ki, bunu farkedenler güzel kızın ortadan ikiye yarılacağından falan korkmaya başlar.
Kusur bulmak için baştan aşağıya süzme işleminin 5 saniye sürdüğü bakıştır. İlk 5 saniyede bir kusur bulunur.
Kusur arayan terminatör gözlerle süzüştür.
- En ufak bir yağlanma
- Kalın ayak bilekleri
- Ayaklarının büyüklüğü (kız 1.80; biraz büyük olsun ayağı bırak da...)
- Bir estetik ameliyat var mı (varsa zaten sadece o yüzden güzeldir, yapıktır o yapık)
- Saçlar çakma mı?
- Makyaj ne boyutta (kızılötesi ile makyajın arkasını görmece) ve daha nicesi scan edilir.
- Herhangi bir şey detect edince "ohh bee" diyip rahatlanır.
- Hiçbir şey bulunamazsa da "Kesin salaktır ki bu", "Espriden de anlamıyordur" diyerek dışlama ile rahatlama sağlanır. Hele bi de sevgilisi yanındaysa, bakış etkisini iki katına çıkarır. Tuhaf tuhaf sahiplenme hareketleri yapmaya başlar, dakikada iki kez göz göze gelmeye başlar karşıdaki ve istemsiz olarak oturduğu yerden ayrılmak zorunda kalır. Kısacası rahatsız edicidir.
Düşünsenize, sen bi erkeği süzüyorsun ve eleştiriyorsun?
Yeminle adın çıkar. Bırak adının çıkmasını dayak yersin. Zaten süzmeye başladın mı karşındaki;
- Hayırdır bilader ne vardı? Ne bakıyorsun?
- Seni süzüyorum abi kusur arıyorum. Ayrıca ben senden güzelim.
- Ne dedin sen; çaaattt.
YÖNETİM TANIMLARI
Ortada bir bebek vardır ve üretilmesi gerekiyordur...
9 kadının, 1 bebeği 1 ayda doğurabileceğini söyleyen kişiye PROJE MÜDÜRÜ denir. 1 bebeğin, 18 ayda ancak doğacağını söyleyen kişiye ÜRETİM MÜDÜRÜ denir. 1 kadının, 1 ayda 9 bebek doğurabileceğini söyleyen kişiye PLANLAMA MÜDÜRÜ denir. 1 bebeğin üretim şeklinin ille de yanlış olduğunu söyleyen kişiye KALİTE KONTROL MÜDÜRÜ denir. Dünyada hiç kadın ve erkek kalmasa da o bebeğin kendini doğurabileceğini söyleyen kişiye PAZARLAMA MÜDÜRÜ denir. 1 kadından, 1 bebeği 1 ayda doğurmasını bekleyen kişiye GENEL MÜDÜR denir. 9 bebeğin 1 ayda, 81 bebeğin ise 9 ayda doğabileceğini söyleyen kişiye ARGE MÜDÜRÜ denir. 1 ayda, dokuz doğuran kişiye MEMUR denir.Hipnoz
Temel Türkiye'nin AB'ye girebilmesi için düzenlenen toplantıya gitmiş.
Bu toplantıya İngilizler-Ruslar-Japonlar da katılmış. Gittikleri lokantanın içinde kocaman bir akvaryum varmış. AB'nin başkanı bunlara, "Kim bu akvaryumun içindeki balıkları hipnoz edebilir?" demiş. Tüm ülkeler sırasıyla balıkları hipnoz etmeye başlamış. Hiçbir ülke başarılı olamamış.
Sıra Temel'e gelmiş. Temel akvaryumun başına gitmiş ve balıklara dikkatlice bakmış. Balık sol tarafa atlıyormuş Temel de sol tarafa atlıyormuş, balık diğer tarafa atlıyormuş Temel de diğer tarafa atlıyormuş.
Sonunda başkan bizi AB'ye almaya karar vermiş. Fakat Temel akvaryumun başından hala ayrılmıyormuş.
Diğer ülkeden gelenler Temel'i akvaryumun başından ayırmaya çalışmışlar fakat başarılı olamamışlar. Sonradan başkan anlamış ki; TEMEL BALIĞI DEĞİL, BALIK TEMEL'İ HİPNOZ ETMİŞ.
Enayi
Bir araştırmacı, sabır ve dikkatle çalışarak, iki fareye acıktıkları zaman burunları ile bir zile basmayı öğretti.
Üç gün sonra bu farelerden biri diğerine şöyle diyordu: - Enayiyi amma alıştırdık yahu...
Her zile basışımızda peynir veriyor...
Fena cevap
Ali, annesine heyecanla 'Anne?' dedi; 'Bizim maymun soyundan olduğumuz doğru mu?' - Babana sor, o ailesini benden daha iyi bilir.
AlkışlıYorum
Derste köpekbalıklarıyla ilgili bir metin okuyoruz. Yazar, köpekbalıklarının aslında insan yeme heveslisi olmadığını, çünkü bu balıkların yağlı besinleri sevdiğini, insanların ise onlar için fazla kemikli olduğunu söylüyor.
Fırlama bir öğrencim kendini tutamıyor ve espriyi patlatıyor: "Hocam, köpekbalıkları hiç Türk kadını yememiş daha demek ki!"
