Sinan Özedincik

SİNAN ÖZEDİNCİK

Çocuklarımız için temiz gelecek

Eklenme Tarihi 26 Aralık 2025

Son günlerde arka arkaya gelen fuhuş ve uyuşturucu operasyonları, sadece gözaltına alınan tanıdık ya da ünlü isimlerle değil, toplumun tamamında yarattığı yankıyla konuşuluyor. Aslında bu mesele yeni değil. Ailelerin uzun süredir içini kemiren, evde, sokakta, okul kapısında fısıltıyla konuşulan bir rahatsızlık bu. Herkesin bir çocuğu var ya da bir çocuğun sorumluluğunu yüreğinde hissediyor. Mesele tam da burada başlıyor.

Bugün anne babalar en çok şundan endişeli; çocuklarımız neyle karşılaşıyor, neyi normal sanarak büyüyor? Eskiden belli çevrelerin meselesi gibi görülen uyuşturucu ve fuhuş, artık herkesin hayatına bir şekilde temas ediyor. Okullara kadar inen söylentiler, gençlerin birbirinden duydukları hikayeler, sosyal medyada dolaşan görüntüler… Bunların hepsi ailelerde haklı bir huzursuzluk yaratıyor. Kimse çocuğunun böyle bir dünyanın kıyısında bile durmasını istemiyor.

Bu yüzden yaşanan operasyonlar, yalnızca bir adli süreç olarak görülmüyor. Toplumun büyük bir kesimi bunu "nihayet" duygusuyla karşılıyor. Çünkü uzun zamandır konuşulan, rahatsızlık duyulan ama çoğu zaman çaresiz hissedilen bir alanla ilgili somut bir adım atıldığını görüyor insanlar. Burada mesele, kimlerin gözaltına alındığı ya da hangi isimlerin manşete çıktığı değil. Asıl mesele, bu karanlık düzenin normalleşmesine izin verilmemesi.

Elbette kimse linç kültürünü, peşin hükmü savunmuyor. Hukuk ne diyorsa o olacak. Ama bir yandan da şu gerçek var. Bu tür yapılarla mücadele yarım kalmamalı, bedelini yine çocuklar ve aileler ödeyecektir. O yüzden bu operasyonların bir günlük haber olarak kalmaması, gerçekten sonuna kadar üzerine gidilmesi çok önemli.

Bir de şunu unutmamak gerekiyor. Bu tür operasyonlar aynı zamanda topluma verilen bir sınır mesajıdır. "Her şey yapılabilir, her şey serbest" duygusunun yavaş yavaş normalleştiği bir dönemde, devletin ve toplumun bazı çizgileri net biçimde hatırlatması önemlidir. Bu çizgiler ahlâk dayatması değil, birlikte yaşamanın asgari kurallarıdır. Çünkü çocuklar sadece evde değil, sokakta, ekranda gördüklerinden de öğrenir. Yanlışın görünür, kolay ve cezasız olduğu bir ortamda doğruyu anlatmak her geçen gün zorlaşıyor. O yüzden bu mücadele sadece bir operasyon değil, aynı zamanda "bu ülkede çocuklarımız için hala kırmızı çizgiler var" deme iradesidir.