Hasan Basri Yalçın

HASAN BASRİ YALÇIN

Tarihi 19 Temmuz 2017

Anma törenleri ve yansımaları

Bir yıl önce 15 Temmuz'da destan yazan millet, anma törenlerinde de kendini gösterdi. Bölük bölük sokaklara ve meydanlara akan millet ülkesine sahip çıktığı gibi şehitlerine sahip çıktı. Muazzam anma törenleri gerçekleştirildi. Özellikle 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nde toplanan kalabalıklar bu işe ne kadar önem verdiğini gösterdi.
Bazıları siyaseten 15 Temmuz'un etkisinin toplumda yavaş yavaş kaybolduğunu söylüyordu.
Elimde herhangi bir delil olmadığından her ne kadar aksini düşünsem de iddialı bir şekilde dile getiremiyordum.
Böylesi bir gecenin mantar gibi tek başına yaşanmış gece olmadığını halkın uzun süredir sahip olduğu uzun vadeli hislerin bir yansıması olduğunu düşünüyordum. Ama bunu dile getirmek kolay değildi.
Türkiye'de gündem çok hızlı aktığından bir de bazı basın yayın organları sürekli kendi gündemlerini yaratma çabasında olduğundan halkın asıl gündeminin ne olduğunu keşfetmek zorlaşabiliyor. Cumhuriyet Halk Partisi'nin düzenlediği yürüyüş hepimizin hafızalarında oldukça yeniydi. Bunun üzerinden gündem belirleme gayreti içerisine girenler bu yürüyüşün siyasi sonuçlara tahvil olacağını iddia ediyordu.
Bu tür dönemlerde körü körüne kendi bulundukları noktadan CHP'ye pay çıkarma gayretine düşen gazetecileri ikna etmek maalesef kolay olmuyor.
Kendilerince bir türkü tutturup bunu tüm topluma ezberletmeye çalışıyorlar. Her seferinde CHP yakında iktidara yürüyor diyorlar. Fakat bu algı biçimlendirme gayreti gerçeği biçimlendirmek için yeterli olmuyor. Her seferinde hayal kırıklığı yaşamalarına rağmen aynı türküyü söylemeye devam ediyorlar.
CHP'lilerde yine öylesi bir iyimserlik havası hakimdi. Yurtdışındaki Türkiye karşıtı gruplarda da benzer bir iyimserlik hissediliyordu. Erdoğan, gerekli mesajları almak zorunda gibi ifadeler yine dış basında seslendirilir hale gelmişti. Fakat bunun üzerine gelen 15 Temmuz programları havayı hemen tersine çevirdi. Nereden mi anlıyoruz? Bazı çok bildik ezberlerin yine devreye sokulmasından biliyoruz.
İki temel konu başlığı var. Birincisi Türkiye'deki darbenin "karmaşıklığı." İkincisi ise darbe sonrası yapılan temizlik operasyonları ve OHAL. Hemen yine aynı köhne söylemleri sahneye sokma gayretindeler. Ama efendim bu darbenin de anlaşılmayan birçok tarafı var gibi sözlerle kıyıdan köşeden asında darbe olmadığı kanısını yaymaya çalışırken bir yandan da FETÖ'yü temize çıkarmak istiyorlar. Bu adamlara hakikaten akıl mantık içinde söylenecek her şeyi söyledik. Konuyla ilgili ayrıntılı yayınlar yapıldı. FETÖ mensubu adamların senkronize bir biçimde hareketleri kamera görüntüleriyle beraber sunuluyor. Ama bu adamlar hala etrafta kuşku uyandırma gayretinin peşinde. Onlara göre verdiğimiz şehitlerin bile hiçbir anlamı yok. Zaten neyin ne olduğunu çok iyi bildikleri için görmezden gelmeye devam edecekler.
Sarıldıkları bir başka söylem ise darbe sonrası olanlarla ilgili. "İyi de darbe sonrası OHAL fazla uzamadı mı?" "Temizlik amacını aşmadı mı?" gibi laflar ederek buradan bir delik açmaya çalışıyorlar. Fransa'da birkaç terör olayı oldu. Fransa öyle bir OHAL ilan etti ki, askerler tüm sokakları işgal etmiş gibi bir görüntü ortaya çıktı. Ve OHAL defalarca uzatıldı. Benzer başka örneklere başka Avrupa şehirlerinde de rastlıyoruz. Ama dönüp iç savaşın eşiğinden dönmüş Türkiye'ye bu kadar OHAL olur mu diyorlar. Olur. Gayet de güzel olur. Darbe öncesi devlette böylesi bir FETÖ temizliği ve terörist temizliği yapılmak istense mümkün değildi. Şimdi devlet, içine sızdığını düşündüğü her türlü teröristi temizlemekle meşgul. Devletler kendilerini koruyamazsa en birincil görevi olan vatandaşı koruma işlevini yerine getiremezler. Tam da bu nedenle devlet OHAL ile beraber temizliğe devam edecek ve kendisini yeniden inşa edecek.
Batılılar mı? Boş verin onları.
Anlatın derdinizi. Ama ikna olacaklarını zannetmeyin. Çünkü aslında mücadelenin çok büyük bir kısmını onlara karşı veriyoruz. Taraf oldukları bir konuda onları ikna etme şansınız yok.