Tarihi 19 Haziran 2024

Son randevu!

TOZLU topraklı yolları sorsam bilir misin? Tanır mısın kırkikindi yağmurlarını?
Bebek kokusundaki ilahi duyguyu keşfettin mi? Hiç kar erittin mi pekmezde, kan kusup, "şerbet içtim" dedin mi?

***

Hayatında bir kez olsun gökkuşağı çizdin mi hiç?
Ne biriktirdin ömrünce?
Nefret mi para mı?
Sevgi mi yoksa?
Forsa krallarını mı sevdin borsa düzenbazlarını mı?

***

Hayatı omuzlarından mı tuttun, paçasından mı? Kaç kez suya sabuna dokundun?
Yasalar önünde birilerine eşit davranılmadığını gördüğünde haykırdın mı hiç?
Sırf senin gibi düşünüyor diye bir ahlaksıza göz yumdun mu?
Ödemen gereken bedelleri başkalarına ödetiyorsun yoksa?

***

Kendinle gurur duyacak neyin var?
Adaletin mi, asaletin mi?
Bir kedi yavrusunu patilerinden tutup evine getirdin mi? Avuçlarından su içirdin mi bir köpeğe?
İçindeki çocuktan haberin var mı?
Öldürdün mü yoksa?

***

Cerahat bakışlı futbolcularına s ahip çıkmaktan gurur mu duydun?
Takım mı tuttun bıçak sapı mı?
Kaç kere yüzleştin kendinle?
Sözleştiğin insanlarla kaç kere ters düştün?
Hazır betonu mu tercih ettin?
Yoksa kendin mi karıştırdın, çimento, kum ve suyu?

***

Senin için birinin ölümü kaçla çarpımıdır kalanların ölümüyle?
Başkalarının acılarından mutlu mu oldun? Yüzün kızardı mı?

***

Çe çocuklar adına hangi imza kampanyasında adın var?
Söğüt dalından kaval yaptın mı?
Parayı verene mi çaldın düdüğünü, gönlünü verene mi?

***

Sor bakalım kendine.
Postal mısın çiçek mi?
Kuş musun böcek mi?
Barış mısın savaş mı?
İnsanlar kolayca öldürülürken "ama ben yaşıyorum" demekle meseleyi halledenlerden misin?
Bir parça sevgi, biraz umut kaldıysa içinde, herkese dağıt.
Kalmadıysa!
Mahşere randevu verebilirsin.

MUTLULUK TAKVİMİ
Yaşadığın şehrin tadını çıkar.
Geniş boyunlu tişört giy.
Ev yapımı limonata iç.
Akşam serinliğinde dolaş.

Bari sen yapmasaydın
Sevdamı anlasaydın
Güvendiğim dağlara
Karları yağdırmasaydın

Kalem olsan yazmam artık
Selam olsan almam artık
Vuslat başka bahara
Buralarda durmam artık

Kalbim eziyetlerde
Aynı vaziyetlerde
Bir duvarın dibinde
Kırılıp dökülmüşüm

Düşmeyip de ne yapsın
Gözlerimdeki yaşlar
Erkekler ağlamazmış
Ben ne zaman gülmüşüm
Hakkı YALÇIN

Dost sandığın insanlara arkanı dönme, bir daha önünü göremezsin.

Neyin sanatı!
Ne garip dünya. Eskiden yoksul mahallelerin orta yerinde tiyatrolar olurdu. Hayatı, terbiyeyi ve direnişi öğretirdi tiyatrolar. Tiyatrolardan sonra sanat bitti. Meydan kasıntılara ve şehvetli dizi yıldızlarına kaldı.
Söyleyin güzelim Türkçemizi kim bozdu? Tiyatrolar mı, dizi bataklığındaki televizyonlar mı?
Otobüslerde büyüklerine yer veren çocukların ahlakını kim bozdu?
Sefertasıyla provalara giden onurlu tiyatro sanatçıları mı, paradan başka hiçbir şeyi olmayan dizi yıldızları mı?
Ağzı bozulan teknoloji ve bataklıktan çıkan cümlelerle espri yapan sinemayı da unutmayalım.
Sakın ha onların yaptıklarını da sanatla bir tutmayalım.
Çocukluğumuzdaki köprü altı adamları bile onlardan daha sanatçıydı!