Tarihi 15 Mart 2024

Hasar büyük!

HANGİ babayla konuşsam, çocuğunun ergenliğindeki tehlikelere getiriyor sözü. Sosyal medyadaki ve televizyon dizilerindeki özendirici sistemi işaret ediyor. "Çocuklarımızı bunlardan nasıl koruyacağız?" "Çocuklarınızla arkadaş olun" diyorum, "onları sosyal medyadan, dizilerden mümkün olduğunca uzak tutun." Ve her şeyden önemlisi; "çocuklarınızın arkadaşlarını yakından tanıyın!"

***

Televizyon dizilerine bakıyorum alkol sahneleri abartılı biçimde insanların gözlerine sokuluyor, hem de Ramazan'da.
Şöhretin kendilerine tanıdığı hakla, rakı bardağını paylaşmak belki güç gösterisi, belki şımarıklık. Ama meselede tahrik var açıkça saygısızlık var.

***

Hayatı öğrenmek ders çalışmak kadar değerliydi çocukluğumuzda. Sokaklar bol oyunlu, herkes yüreğiyle gülerdi.
Kardeşliğin eli tıka basa dolu, insanlar her türlü şartta birbirine siperdi.
Mahalle yoksul yürekler zengin.
Çayları bardaklarında soğuyan sıcakkanlı insanlar büyüklerin ellerinden küçüklerin gözlerinden öperdi.
Yoksulluğun hayat karşısında baş eğmesine izin vermezdi hiç kimse, yürekli insan olmanın verdiği gurur her şeye yeterdi. Öyle üstlerine yürüyen zorbaların karşısında ezilmek falan da yoktu, gerektiğinde horozlar bile erken öterdi.

***

İnsanlıkta ustaydı babalar fiyakada çırak. İftar sonrası mahalle sohbetlerinde dedikodu değil, sadece insanlığın muhasebesi yapılırdı. Radyodaki ajans haberlerine mahsuben!
Hepimizin ayağında "kara lastik!" Mahallenin bir kösele ayakkabısı olurdu da sırayla giyerdi delikanlılar.
Öyle zibidi şarkılar ve şarkıcılar yoktu, her mahallede bir tiyatro, her tiyatroda insanlara ışık tutan sanatın izleri.

***

Ne zaman ki teknoloji arsız misafir gibi evlere girdi, içindekileri dışarı çıkardı insanlar. Her türlü kötülüğe kolayca ulaştı çocuklar. Teknoloji insanların hayatını da aldı aklını da.
İletişimin genişlemesiyle, nefretin ve kötülüğün büyümesi arasındaki ortak paydanın tercümesi; teknoloji insanların içindeki kötülüğü açığa çıkarmıştır, o yüzden nostaljiye yakın durmak suçtur.

***

Bizleri elle yazılan mektuplar, o güzelim mahalleler terbiye etti diye kitaplar yazdık, okunmadı okunmasın.
Yazdıklarımıza gariban edebiyatı deniyor ya, zengin edebiyatı yapanların olsun bütün kötülükler ve apoletler! Nasılsa tek kefeli terazilerde okka yok cukka var.

***

Ama bütün anneler ve babalar bilmelidir ki bu topraklarda teknolojiyle gittikçe palazlanan kötülük; altına her türlü ahlaksızlığın serildiği kirli bir "çekyat!" "Yeme de yanında yat" diyenler, çocukları ayağa kalkamayacak hale geldiklerinde anlayacaklar gerçeği!

***

Yapay zekayla ahlakı arama ve çalışma işlemlerini şimdiden başlatsınlar.
Hasar büyük olacak, çok büyük!

MUTLULUK TAKVİMİ
Gaz lambası kullan.
Kimsenin kalbini kırma.
Empati yap.
Bahis oyunlarından uzak dur.
Fırına pide as.

Gözlerin bu sevdanın
En kalleş haliydi
Vedasız gideceğin
Her halinden belliydi

Hani ölüm ayırırdı
İkimizi bu sevdadan
Beni inkar edemezsin
Bıraktığım anılardan

Düşündükçe
Çılgına dönüyorum
Sana yabancı bir elin
Dokunuşunu
Hiç bekleme beni
Teslim olmuyorum
Kendime ayırdım
O son kurşunu
Hakkı YALÇIN

İnsanlar ikiye ayrılır, para içinde yüzenler, bir bardak suda boğulanlar!

Mucize!
İnsanlar her sabah hayata ne kadar siyah ve gri başlasalar da aslında hepsi de bir mucize bekliyor. Sabahları umut akşamları huzur. Kabuklarının altında gizledikleri yarayı saracak, hayatla aralarındaki ilişkiyi onaracak bir mucize.
Mucize; hayatın bodrum katında yaşayanların balkon özlemi, çocuklarının kötülüklerden uzak sağlıklı büyümesi. Ne acıdır ki olması gerekenler bile mucize yerine geçiyor artık.