Tarihi 1 Aralık 2023

Hamal!

GENÇLİĞİMDE mahallemizde yaşayan bir adam vardı, hamallık yapar, taşı sıkıp suyunu çıkarırdı.
Üzerinde yakası ters yüz edilmiş gömlek, ayakkabıları delik.
Cebinde metelik olmasa da kimsenin malına mülküne göz dikmezdi.
Erkekçe kavga ederdi etse bile!
Ne silah taşırdı ne yanında fedai!
Ne yabancıyı dolandırırdı ne dostunu.
Şerefiyle yoksul yaşadı, çünkü onun için Allah'ın onurlu bir kulu olmak, şerefsiz paranın esiri olmaktan bin kere değerliydi.
İnsanlar onun karşısında saygıyla eğildi, gözlerimle gördüm.

***

Hamalların çoğu yükünü ölünce boşalttı, zenginlerin çoğu ya bankaları boşalttı ya da bizim ceplerimizi.
Sonraki zamanda hamalların giydikleri pantolonların değil kendilerinin de modası geçti. Alın terine örnek gösterilen emekçi mesleğinin yerini, kolay para kazanmanın hokkabazlığına soyunanlar aldı.
Fırsatçılığın kan emici şehvetiyle bir koyup bin alanlar moda oldu, ruhsatsız silahlar, sosyal medya mezbahaları, teknolojik şehvet.
Dürüstlük ve haysiyet bir daha asla paradan değerli olmadı.

***

Akvaryumdaki balıkların kendilerini denizlerdeki balıklardan talihli saymalarının sebebi; "oltaya gelmemek!" Oysa özgürlük; oltaya gelme ihtimaline bile karşı durabilmektir, ölene kadar yemlenmek değil! Mesele özgürlük ve cesaret olduğunda balıkların bile vermesi gereken dersler vardır.
Şerefiyle dargın olanlar bunu anlamaz.

***

İnsanların kazandıkları parada gözümüz yoktur ama nasıl kazanıldığı bilinmeyen ya da bu kadar para kazanmasına ihtimal verilmeyen adamlara hesap sorulmaması bizlere dokunur. Çünkü bütün kitaplarda "hırsızlık eşittir haram" diye okunur.

***

O yürekli hamallar sırtlarındaki yükle ömür boyu dimdik yaşadılar.
Oysa gözü doymaz ihtirasın adamları paranın kokusunu alınca her şeyi sattılar.
Dostluğu, arkadaşlığı, insanlığı bile.
Böylelerinin yere düşen insanı kaldırmak için kolları geri çekilirken, parayı görünce kuyruklarının nasıl uzadığını görüyoruz!
Bu manzarayı izleyince, insanlık onurunun "taşınması gereken en ağır yük" olduğunu hatırlatmak gerekiyor ama o yükü herkes taşıyamaz.
Haysiyetin hamalı olmak gerekiyor.

***

Haksız kazancın kötü ruhlu zenginleri için yazdıklarım enayi masalıdır!
Olsun. Hamalların üç kuruş kazanmak için üç gün üzerinden çıkarmadıkları terli gömlekleri, haram kazancın her sabah yenilediği marka gömleklere değişmem.
Çünkü kir gömlekte değil yürekte birikir.
O kiri temizlemek için kim bilir kaç yıl, kim bilir kaç yürekli savcı ve hakim gerekir.

MUTLULUK TAKVİMİ
Çocuklara parmakla gölge oyunu yap.
Renkli gece lambası kullan.
Çizgi roman oku.
Şemsiye satın al.

Silindi aşkımın
Alın yazısı
Boynumu bükmedi
Bıraktığın yük
Sakın gururlanma
Sevildin diye
Senin aşkın benim
Kalbimde büyük

Aşkın kanunu böyle
Her ayrılık ağlatır
Küçük insanlar bazen
Büyük izler bırakır

Büyük yalanlarınla
Otur gönül tahtında
Benim haklarım saklı
Sana Allah katında
Hakkı YALÇIN

Tahlil sonuçlarının bile insanın umurunda olmadığı zamanlar vardır!

Ederi bu kadar!
Sanatın hadım edildiği, gerçek emekçilerin sefalete terk edildiği bir düzende, sosyal medya gerçeği direksiyonu eline almış, bizlere de zaman makinesine taktığımız sinemaskop hayallerden başka bir şey kalmamıştır.
Kalbi kasıklarında atan şehvetin 'Simge'lerinden, başı dumanlı erotik pespayelerden ve ekranda konuşurken tükürük saçanlardan geriye ne kalabilirdi ki zaten!
Zarafet sembolleri mi?