Tarihi 12 Ekim 2023

Sirenler!

KAŞIK kadar yüzü kalmamış insanlığın, vicdansızlığın kulaklarında. Katıksız zulüm, ziftle kaplı yürekler, programlanmış vahşeti.
Kucağındaki bebekle anneleri kaçırıp esir kadınları soyanlar var, sivil insanları savaşa dahil edip taş üstünde taş koymayanlar.
Uçak gemisini Amerika'dan kaldırıp Gazze'ye getiren Amerikan siyasetinin perde arkasında film oynatıyor birileri.
Amerika'nın istediği kıvama geldi savaş!

***

Gördüklerimiz kadar görmediklerimiz de var!
Parmaklarını sayacaklar ama parmakları yok çocukların. Başka bir çocuk kopan kolunu ararken "ömrüm yere düşse almam" diyor.
Kaçırılan annenin kucağındaki bebek sütünü arıyor mamasını ama onu düşünen vicdan sivilleri katledenlerde yok.
Evleri başına yıkılan masum insanların içecek suyu, yiyecek lokması yok.
Terör örgütüyle terör devletinin zalimliği sınırları aşarken bu dünyada savaşın şerefi namusu yok artık.
Aliya İzzetbegoviç'in unutulmaz sözünü hatırlıyoruz. "Savaş ölünce değil, düşmana benzeyince kaybedilir."

***

Yürekteki terör daha da korkunç.
Oturduğu yerden bebeklerin katledilmesine bile haklı gerekçeler bulan insanlar çoğalıyorsa, azalan insanlık bu dünyanın başındaki en büyük bela ve en tehlikeli silahtır!
Bunlar planlı biçimde zihinlere enjekte edilen düşmanlıkların dışavurumudur.
Yarınlar bugünlerden daha kötü olacaksa ülkemiz de bu tehlikeye dahildir.
Amerika'nın yıllar önce yazdığı senaryoları hayata geçirilmesinin imkansız zannetmeyin. En derin uykudayken olur her şey!

***

Eminim ki insanlar bu görüntülere bakıp gelecekten endişe duyuyordur.
Biz bu endişeleri depremlerde ve terör saldırılarında da duyduk sonra ne yaptık?
Üç gün sonra her şeyi unuttuk.
Yalanların şişirilmiş balonları uçarken, nefretin konuşma balonları patlarken sevgiyi ve saygıyı kuruttuk.

***

Oysa yolun sonu insanın adını ve şerefini göndere çektiği yerdir, çünkü kırık bir testiden damla damla içilen sudur hayat.
Yalanların tatil köylerinde doğruluğun hükmü kalmasa da dokuz köyden kovulanlar için onuncu köydür hayat!
Belki de bir masaldır. Bulutların gökyüzüne yazdığı şiirler ya da gönül penceresinden ansızın bakıp geçen şarkılar gibi.

***

Sorun bakalım kendinize.
Haksızlığa karşı kalabalık olmak mı değerli, akvaryumda balık olmak mı?
Postal mısınız çiçek mi?
Barış mısınız savaş mı?
İnsanlar kolayca öldürülürken "ama ben yaşıyorum" demekle meseleyi halledenlerden misiniz?
Eğer içinizde bir parça sevgi biraz umut kaldıysa onu herkese dağıtın, kalmadıysa mahşere randevu verebilirsiniz.
Sirenler herkes için çalıyor çünkü!

***

Not: İnsanlık adına hayatın fısıldadıklarını duymayanlar için siren sesleri hiçbir zaman kesilmeyecektir.

MUTLULUK TAKVİMİ
Çocuklara haberleri izletme.
Gözün tok olsun.
Gaz lambası kullan.
İnsancıl ol.
Neden diye sor.

Sana bir şey olur diye
Aklım hep sende
Rüyalarım bile
Senin göz hapsinde
Senle yanan yürek
Üşümezmiş ömrünce
Benim öbür yarım
Bedelsin tüm sevgilere
Seven yüreğim kor
Olana kadar
Gözlerimin feri
Solana kadar
Mahşer sirenleri
Çalana kadar
Seni yüreğimde Yaşatacağım
Hakkı YALÇIN

Tuzu kuru adamlar için gözü yaşlı insanların hiçbir zaman hükmü yoktur.

Cellat!
Bir cellat cehennemde ne arar?
Alev desenli meyve tabağı, yanında
pişmiş kellesini görebileceği bir ayna!
Bir cellat nasıl tıraş olur?
İnsanların boynunu kestiği jiletle!
Bir cellat evini hangi renge boyar?
Kan kırmızı!
Bir insan nasıl cellat olur?
Küçücük çocukları katletmenin
kendisine verdiği keyfi hissederken,
yüreğindeki cerahat ruhundaki şeytanlıkla
ortak noktada buluşurken.