Tarihi 7 Aralık 2021

Onur!

HEP kötülerin kazandığı insafsız bir zaman diliminin içinden geçiyoruz.
Birileri dolar yükselince zil takıp oynuyor, birileri evine ekmek götüremediği için kan ağlıyor.
Mal varlığının zekatını dağıtan kaç zengin tanıyorsunuz?
İyilik her şeyi yener ama bal tutanın parmağını yaladığı, her koyunun kendi bacağından asıldığı bir dünyada yılbaşı rezervasyonları başlamıştır.
Yoksulu daha yoksul, zengini daha zengin eden bir hayata mahsuben!

***

Dürüst insanları tahrip eden bir zaman diliminin içinden geçiyoruz.
Soysuzluğun getirisi büyük.
Zalimliğin kader ajanları, kadersizlerin ekmeğine yumurtasına ve zeytinine göz dikiyor. Fırsattan istifade etmenin kitabını yazanlar dolar ekiyor Euro biçiyor.
Benim içimden onların kafasına yumurta atmak geçiyor.

***

Vicdanı boş kasası dolu olanlara göre "ölenle kalana" bir şey yapılmazmış öyle diyorlar. O yüzden hayatta kalmayı başarabilmiş olmak yoksulların kaderi sayılıyor. "Kader; garibanların ağlarını öreceğine çocuklara kazak örseydi keşke" diye yazdık da kimsenin ilgisini çekmedi. "Para parayı çeker" dediler.
Yoksulluk baki kaldı.

***

Oysa vicdan vapurlarında oturacak yer kalmazdı da denize atılan iyiliklerin lafı bile olmazdı bir zamanlar.
Deniz kıyılarında ayakları midye keserdi de kimse kimsenin yolunu kesmezdi. Haberler haber gibi okunurdu, en ufak haksızlığın canına okunurdu adalet katında, camilerde siyaset yapılmazdı. Arada bir yoklama olurdu zabıtalar tarafından, ekmekleri tartarlardı da bir gram eksik çıksın bakalım.
O zamanlar fırıncılar da karıncalar gibiydi, helalinden emekçi!

***

Çay bahçelerinde askıyla söylenirdi çaylar "bugün bendensiniz." Şimdi fırınlarda askılara ekmek asılıyor da kapış kapış!
Garibanın bütçesine göre bir hayat tarzı vardı, üç kuruşa ekmek arası helva satılırdı da en çok inşaatlarda çalışan işçiler tarafından rağbet görürdü.
Şimdi çocukluğumuzun gariban irmik helvası "sosyetik" olmuş da bize nanik çekiyor!

***

Aşkın yoksullukla sarmaş dolaş olduğu yıllarda sevdaların tarifi delikanlılar ve genç kızlardı. İki oda bir mutfak konulu düşler, film afişlerinde takılı kalmış gülüşler. Parayla saadet olmaz konulu şarkılar dolaşırdı dillerde.
Şimdi enayi bir zenginden çocuk yapıp sükseli yaşamayı onur sayan nafaka şıllıkları var.
Bunlar sosyal medyada caka satarken, magazin aleminde parlatılırken, çocuklarımıza ilham perisi olarak yutturuluyor. Onların hayat gailesi olmadı ve asla da olmayacak. Böyle kadınlara para dağıtanlara parayı nerden bulduğu sorulmayacak öyle mi?
Ne yazık ki öyle!

***

Kötü insanlara bağışlanmış bir hayattır bu dünya. O yüzden fırsatçıları kolay zengin olanları hiçbir onurlu yoksulun bağışlayacağını sanmıyorum.
Zenginin de yoksulun da onursuzuyla bizim işimiz yoktur zaten!

Mutluluk Takvimi
Senden daha kötü durumda olana elini uzat.
Hapishaneye kitap gönder.
Çocuklara kazak ör.

Hayat görünmez ufukta
Umutlar hep karanlıkta
Sırtımızdan vurulduk da
Ölmüyoruz ölmüyoruz

Kan yağıyor gözümüzden
Dert damlıyor yüzümüzden
Namus bildik sözümüzden
Dönmüyoruz dönmüyoruz

Günler geçti beklemekle
Derdi derde eklemekle
Her akşam kuru ekmekle
Doymuyoruz doymuyoruz
Hakkı YALÇIN

Çıkarın kağıtları ağalar beyler, çocuklar yazılı yapacak!

Zıkkımın kökü!
Ne kadar pespaye yerli film varsa ekranlarda, üstelik yıllardır aynı filmler!
O filmlerde oynayan figüranların yiyecek ekmeği yok, hatta yatacak yerleri yok ve kenar köşede aç ölüyorlar.
Onların telif haklarını yiyenler zıkkımın kökünü yesin desek kimin umurunda!
Bu ülkede hak yemektir sanat!
Müzik emekçilerinin kanı nasıl emiliyorsa aynen öyle!