Tarihi 4 Şubat 2020

Fısıltı

NE çok kara bulut var üzerimizde. Bunlar yetmezmiş gibi bir de kulaktan kulağa oynanan; felaket tellallığı.
Ha sosyal medyadaki mezbahalar ha televizyonlar.
Depremin sinsi bir yılan gibi beklediği topraklarda ellerini ovuşturanlar da onlar, soysuzlukla nefreti buluşturanlar da.
Ah! Nerde o günler!
Sözcüklerimizi dikecek zarafet terzilerini kaybettik. Hükümsüzdür.
*****
Çin'deki virüs korku filmi gibi.
Biz ne virüsler gördük.
Hepsinin nasıl üretildiğini de az çok biliyoruz.
Ha silah tüccarlığı ha ilaç sektörü!
İkisinin de ortak paydası para.
Dünya bu kadar ahlaksızlığa gebeyken bizler birbirimizi yiyerek ayakta kalacağımızı düşünüyoruz öyle mi?
Yüreklerdeki virüs ne olacak?
*****
Sorun kendinize; "kimlerin canını acıttım?" "Kimlere kan verdim?" "Hayatım boyunca kaç çocuğun elinden tuttum?" "Kaç defa yemeğimi bölüştüm?" Çaldığınız kapılar açılmadı diye sizler de başkalarına mı kapattınız kapıları?
Hayatın ihtirasına yenik mi düştünüz paranın derdine düşüp de!
İpinizle kuyuya inilen insan olun, çünkü kuyu kazanların bol olduğu bir memlekette başkasına uzattığınız ip yarın size de uzatılacaktır.
*****
Savaşlar virüsler ve soysuzluklar dünyasında hayatın sihirleri de var.
Ve hep bir şeyler fısıldar bizlere.
Bu dünyada bizim tuttuğumuz yer nedir ki, içimizde sevgi yoksa eğer.
*****
Eşyaların insanlardan çok yaşadığı devirlerin çocuklarıyız biz.
Az yaşayan insanların çok derin izler bıraktığı mevsimlerin.
O yüzden bize "asalet nedir?" diye sorulduğunda mahalledeki Sadri Alışık'ları sayarız.
Çeşmeden su doldururken sırasını çocuklara veren büyükleri hatırlatırız.
Ve kesintisiz adaletin temsilcisi olan eski delikanlıları örnek veririz.
*****
Biliyoruz ki hayata katlanmanın yolu ölümü aşmaktan geçiyor.
Ne yapalım acılarımız da bizimle birlikte büyüsün.
Birilerinin cepleri dolarken bizlerin gözleri dolsun.
Geçen haftayı bir hastanede geçirdim ve uyuma odasına götürülen yeni doğmuş bir bebek yanımdan geçerken içimden kulağına fısıldadım.
"Yarınların güzel olsun!"

SARSINTI
Duyarlı insanların dışında depremin sarsıntısı toplumdan çabuk geçti.
Acı sadece depremin merkez üssündeki insanlara kaldı.
Aptal diziler, eski kaşarlı yarışmalar, üç paralık futbol insanlar için çok daha değerli.
Onlar televizyon dizilerinde ya da maçlardaki bir sahne için sarsıntı geçiriyorlar.
"Bir geceyi sokakta geçirsinler de o insanların nasıl üşüdüğünü bir anlasınlar" diyeceğim ama ne haddimize!

MUTLULUK TAKVİMİ
Mağazalarda indirim masalına güvenme.
Sahaflara git.
Nostaljik şarkılar dinle.
Havalara güvenme.

Biten bir sevdanın
Hikayesiydin
Ayrılıkları anlatırdı
Gözlerin
Bazen resmini
Çizerdin bana
O dalgalı
Boş denizlerin
Yüreğim şimdi
Çok uzaklarda
Hasretin kalbimi
Sardı diz boyu
Yalnızım
Sancılı ve efkarlı
Sensiz dinliyorum
Rodrigo'yu
Hakkı YALÇIN