Tarihi 19 Nisan 2017

Petrol varili!

Seçim gecesi ekranlarda yorum yapan insanlara baktım.
Biri, kadınların ağlamasından söz etti.
"Bu ülkede kadınlar ağlamaz" dedim, "mücadele eder!" Duymadı.
"Sizler yıllarca insanların anasını ağlattınız!" dedim.
Yine duymadı.
Dilimin ucundaki kelimeleri fazla bileylenmiş hissettim.
Sonraki cümleleri kullanmak kitabıma uymadı.
***
Herkes bir şeyini kaybetmişti de neyi aradığını bilmiyordu. Bazıları eksi bilmem kaç derece bakıyordu.
Bazılarının cerahatı akıyordu.
Bu insanların ekranlarda alışkanlık yarattığını düşündüm de, "bunlara medya sanatçıları" deniyordu.
Gerçek sanatçıların otel odalarında ölünce hatırlandığı bir ülkede.
***
"Alt tarafı sonuçları yorumlayacaksınız" dedim.
Herkes üstüne çıktığı duyguların altında eziliyordu da, farkında değildi.
Kullandıkları cümlelerde sevgi yoktu, saygı da. Herhalde dedim, "Çıkarlarının akorduyla uğraşmakla meşguller!" Ya da "sevda repertuarları kısıtlı!" ***
Bilgi sahibi olmadığı halde, sırf boy göstermek için ekrana çıkanlar da çoktu.
Zarafetin açığa alındığı, kabalığın dikkate alındığı bir cehalet sergisi.
"Popüler değil, saygın olmayı seçin" dedim ama onlar tercihlerini yapmıştı.
"Onların söylediklerini bizler duyuyorsak, keşke bizlerin söylediklerini onların da duyabileceği teknolojik bir sistem olsaydı" dedim.
Acı acı gülümsedim, hayalimi açığa aldım.
***
Sonra bir kitap aldım kütüphanemin rafından.
Petrol varillerinin içinde sabahlayan çocukların hikayelerini anlatan bir kitap.
"Kim yazmış bunu?" dedim.
Baktım, kitabın kapağında benim imzam var..
Ortadoğu'daki çocukların saklanacak tek köşelerinin bile kalmadığını anlatırken, "ekrandaki bu adamlarla niye bu kadar zaman harcadım" diye kendime kızdım.
Kitabın herhangi bir sayfasını açtım ve ateşe verilen petrol varilinin içindeki küçük kızın hikayesini okumaya başladım.
Çünkü böyle adamların işgal ettiği ekranların karşısında daha fazla duramazdım!

Saygı duymak
Mutluluğun sesini dünyanın her yerinde tanırlar.
Derviş hırkası giymeye gerek yok.
Üzerine el bastığımız kitapların sadık bekçileri olmak yeterli.
Bir gün aç kalıp, dünyanın her gün aç kalan insanlarını bir gün doyurmak, dünyayı nasıl mutlu eder tahmin edemezsiniz.
Adınıza bir ağaç dikin, kaç çocuğun geleceğine kök salarsınız kim bilir.
Bir kayın ağacı 10 kişinin oksijen açığını giderir, dünyanın yükünü hafifletir.
Mutluluk adına yapmamız kadar, yapmamamız gereken o kadar çok şey var ki.
En azından bizim gibi düşünmeyen birine saygı duyabilmek.

Mutluluk Takvimi
Avuç içi çizgilerini incele.
Tiyatroya git.
Ambulans görünce dua et.
Pratik konserve açacağın olsun.

Nasıl alışırım
Bilmem ki nasıl
Ben doğdum doğalı Aşkta kayıbım
Yakışmaz diye
Yakışmaz asıl
Ağlamak ayıpsa
Bu da benim ayıbım

Aşka düşen ağlar
Elinde değil
Vefasız bir aşkın
Ahiretinde
Doğarken öğrendim
Ben ağlamayı
Hepimiz insanız
Nihayetinde

Hakkı YALÇIN