Tarihi 18 Ocak 2011

Özür ve kabahat

Evet, Başbakan özel bir çaba göstererek, Galatasaray'a bir stat armağan etti.
Efsanelerle özdeşleşmiş takımın taraftarlarına başrol sundu yeniden.
Onlar figüran olmayı seçtiler.
Başbakan'ın kredisiyle yapılan stada gidip, özgürlük kredisini Başbakan'ı ıslıklayarak tüketenler, nasıl bir vicdani sorumluluğa sahip olduklarını gösterdiler. Adnan Polat özür dileyerek, sorumluluğu başından atamaz!
Islıklanmış Başbakan gerçeğinden önce, stadın nasıl yapıldığını, aslan payını kendisine ayırmadan önce taraftarına anlatmalıydı.
Kendi beceriksizliğinin Başbakan'ın özel çabalarıyla örtüldüğünü de... Özür dilemeden önce teşekkür etmeyi öğrenmeliydi. Adnan Polat'ın, üzerine konduğu toprakların gerçek sahiplerine de özür borcu var.
Şehrin en güzel yerlerine oteller dikebilen bir başkanın, o stat için kendi cebinden çıkmayan parayı, vatandaşın cebinden çıkarmasının bir bedeli olmalı. O gece Fatih Terim'e de saygısızlık yapıldı.
Fatih Terim protokol tribününe geliyor ve kendisine Batı Tribünü'ne gitmesi söyleniyor.
Saygısızlığını Doğu'ya çevirmiş görevlileri mi suçlayalım?
Yoksa Fatih Terim'in oturacağı yeri bilemeyen başkanı mı?
Fatih Terim'den dilenmesi gereken özür kime ait? Açılış gecesi stadın görkemine, akustiğine, harika atmosferine bakalım. Bunun alkışlarını stadın yapımında emeği geçenlere gönderelim.
Ama Adnan Polat ve Galatasaray gerçeğinin, birbirine hiç yakışmadığını inkar etmeyelim.
Hazıra konan başkanlardan, bu ülkenin sporuna hiçbir şey gelmemiştir. Kendi mal varlıklarını büyütmelerinden başka! Adnan Polat'ı özür dilemeye mahkum ettiren gerçekler. Aslında kendi ruhundaki saygının bedelidir.
Çünkü bir başkan hem Başbakan'a, hem Fatih Terim'e.
Hem de üzerine konduğu toprağın gerçek sahiplerine özür borçluysa... O başkanın özürü kabahatinden büyüktür.