Tarihi 23 Ocak 2010

Virane lider

Ligin ikinci yarısına böylesine soluk bir başlangıç yapan virane lideri mi tartışalım?
Artan para için Digitürk'e teşekkür edenlerin, azalan kalitenin neresinde olduğunu mu?
Yoksa onarıldığı varsayılan zeminin, bir yağmurla bütün boyalarını akıttığını mı?

***
Denizlispor, çaresizliğin merkez üssü bir takım.
Ama çıkmadık candan ümit kesilmez.
En geçerli sistemin yürekli mücadele olduğunu gösterdiler. Yoksa kalite olarak, Fenerbahçe'yle tartılamaz bile.
Ve böyle bir takım karşısında, Fenerbahçe başa baş oynadı (!)

***
Semih'e baktım, kedere sürüklenmiş de, melankolik bir ruh haline bürünmüş sanki. Sadece maçın ikinci yarıda pozisyon harcamakta var.
Güiza'ya baktım. Oynadığı takıma, unvanına ve apoletine bakılınca, atamadıkları ayıplanır. Ama o Fenerbahçe'ye alıştı, Fenerbahçe ona.
Emre'ye baktım. Alex'in açığını kapatması gerekirken, oynadığı sorunlu adam rolünden hiç usanmadı. Devre arasında sağlıklı beslenmediği ortada.
Mehmet Topuz, ne zaman boşları dolduracak, çok merak ediyorum.

***
İkinci yarıda, 3 santrforla rakibe yüklenmek, bir taktik deha sayılıyorsa, ben saymam.
Alex'in yokluğunda, takım olmaktan çıkan bir Fenerbahçe varsa.
Kimi sayacaksınız? İkinci yarıda gücü tükenmiş takım karşısındaki ihtişamı mı?
Fenerbahçe'nin yediği gol, Antalya'da kendilerini ele veren Bilica ve Lugano ikilisinin, gelecek haftalar için "berbat anonsuydu."
Atılan galibiyet golleri birçok şeylerin üzerini örtebilir ama...
Fenerbahçe'nin dünkü futbolla işi zor.

***
Bana hiç kimse, hakemlerin iyi niyetli olduğu masalını yutturmasın.
Yan hakemin gözü önünde Dos Santos, Ahmet Cebe'ye dirseği indiriyor. İlk yarıda da benzer pozisyonu var. Sonra zalim bir darbe ve nihayet sarı kart. Dün gece sahadan atılması gereken Santos, gecenin kaderini değiştiren adam oluyorsa...
Bunun için de "teşekkür pankartı açılsın!"
Bazen gerçekler ayrıntılarda gizlidir.