Tarihi 27 Ekim 2009

Gerçeğin fiyakası düşlerin fiyakasını 10 yıldır bozuyor

Özgürlük uçmayı deneyenindir.
Kazanmak da, isteyenin...
Pazar gecesi Şükrü Saraçoğlu'nda, mücadele olarak son yılların en görkemli Fenerbahçe'sini izledim.
Hani ölümüne sevda derler ya.
Fenerbahçeli futbolcular aynen öyleydi. Hepsi de aynı sadakatle tamamladı 90 dakikayı.

***

Kükremesi beklenen Aslan'ın titrediği bir arena oldu Şükrü Saraçoğlu.
Fenerbahçe ne kadar yürekliyse, Galatasaray o kadar korkaktı.
O yüzdendir ki, bu statta gerçeğin fiyakası, düşlerin fiyakasını 10 yıldır bozuyor.
Kendini oynayanlar kazanıyor.
Kendine oynayanlar kaybediyor.

***

Alex de Souza...
Sözcüklerin arasından sözcük beğeniyoruz onu tarif edebilmek için.
Her hafta yenisine zorluyor bizi.
Galibiyetin pusulası Kazım'ın ayaklarındaydı.
Mehmet Topuz ve Gökhan Gönül'ün savunma ruhunda.
Ve tabii ki Daum'daki ustalıkta.

***

Rijkaard ilk derbisinde çok şey öğrendi. En azından Elano gibi çıtkırıldım ruhlarla derbi kazanılamayacağını.
Gecenin üç provokatörü vardı.
Arda, Cristian ve Keita!
Ama Arda Turan için bir parantez açmalıyız. Bitirimliğin DJ'ine...
Çünkü her meselede onu görebilmek mümkün.
Onu besleyen güçleri de, birileri görsün artık.

***

Maçtan önceki olaylara ve yan hakemin başına atılan dikişe gelince.
Böyle zorbalığı tribünlerde barındırmamak, hepimizin görevidir.
Futbol için kullandığımız hayatı.
Hayatın gerçek değerleri için de kullanmalıyız.
O yüzden herkes meseleye el attığı kadar masumdur.
Sustuğu kadar suçlu.