"Kendimize rastlar mıyız?" diye.
Sonra bir bakıyoruz eskilerden bir şarkı dilimize takılmış bizi çağırıyor.
"Bir gün belki hayattan bir teselli ararsan, bak o zaman resmime." Resimlerde teselliyi ararken kendimizi de sorguluyoruz dünyayı da.
Haysiyetin ve dürüstlüğün göğüslerde rozet olduğu yıllar geçiyor önümüzden.
Çok şey elden gitmişken o resimlerdeki insanlık kayıp ilanlarında bile yok.
***
Gelecek zamana zorunlu olarak yürürken geçmiş zaman ceketimizden tutup çekiştiriyor; "nereye?" "Ölüme" diyoruz ama zamanın da cevabı hazır; "ben seni çocukken birkaç kere öldürdüm daha ne istiyorsun?" Biz de diyoruz ki; "seninle öldüğüm yılları bugünkü hayata değişmem!" Ayakta yaşadık ayakta ölmek isteriz ama hayat bitkiseldir bazen!
O yüzden gerçek dostlara vasiyetimiz; "fişimizi çekmeyi unutmayın!"
***
Birkaç yıl önce beti benzi solmuş bir çocuk görmüştüm, önündeki tartı aletine insanları davet ediyordu. "Gel abi" demişti "kaç okkasın görelim!" "Kimsen yok mu?" demek gafletine düşmüştüm de "ben kimselere sormadan büyüdüm" diye karşılık vermişti.
Kendi kendime, "bazıları hayatı dişleriyle kazır, bazılarına ballı börekli sofralar doğuştan hazır" dediğimde duymazlıktan gelmişti.
Çocukluğuma rastlamıştım belki.
***
Ölümün gözü seğirirken açık adresini cellatlara bırakmak gibidir hayat!
Hele çocuksan ve çaresizsen.
Çocukluğumun ortaokul tatilinde bir mobilya oymacısında çalışıyordum, bir çocuğu deri dükkanında "hırsızlıkla" suçlamışlardı. Bodrum katındaki küçük pencereden 12 yaşlarındaki o çocuğa kocaman adamlardan saatlerce iftira borusu öttü durdu.
Çalıştığı yerde çıraklık yapan çocuk da ölüme ustalık kattı kendini astı.
Aslında onu öldürenler masum bir meleğe ölüm elbisesini giydiren şeytanın terzileriydi.
O şeytanlar dillerindeki kanlı makasla şimdi bile el üstünde taşınıyorlar.
***
Saniyede kana karışıyor kötülük.
Kötülere kimse karışmıyor da canı yananlar boş yere haykırıyor "adalet yok mu?" Maviler gitmiş siyahlar çember çeviriyor.
Böyle bir dünyada "kendime rastlar mıyım?" diye ölüm ilanlarına bakmışım, dostlarıma "fişimi çekmeyi unutmayın" diye vasiyet bırakmışım çok mu?
MUTLULUK TAKVİMİ
Çocukluk arkadaşlarını ara.
Altın kuralların olsun.
Gecenin sessizliğini dinle.
Bir yel eser ılgıt ılgıt
Kalemle kirlenir kağıt
Yürekteki derin ağıt
Unutulur unutulur
İki yürek aynı anda
Kıyamet koparken canda
Yaşanan ilk heyecan da
Unutulur unutulur
Hasret sorgular yılları
Yolcu tanımaz yolları
Aşkın sımsıcak kolları
Unutulur unutulur
Hakkı YALÇIN
Kendimize iyi bakabilmenin ilk şartı; aynaya bakacak yüzümüz olmalı.
BALIK DAVASI!
Balıklar denizlerimizi terk etmeyi sürdürüyor. Kaçak balık avlamakla günü kurtaranlar, balıkların kökünü kurutarak denizden bir bardak su aldıklarını düşündüler.
Şimdi hesaplasınlar bakalım bir bardak su kaç damla gözyaşı eder?
Restoranlarda porsiyon olarak tabaklarına konan yavru balıklar gelecekteki bozgunun kaç yıllık karşılığıdır.
