Geçen hafta Mazhar Osman Ruh ve Sinir Hastalıkları Merkezindeydim. Hastasını bekleyen anneler vardı ciğerleri yanan. Babalar vardı umutla hüzün arasında ayakta duran. Hastalıkların sebebi uyuşturucu ve akıl sağlığının bozulması. En tehlikelisi MET denen aşağılık illet. Sentetik uyuşturucular insanların beynini hadım ederken, bütün çocuklar ve gençler ölümün koynundadır. Son bir yılda uyuşturucudan ölenlerin yüzde 42 artması da bunun kanıtıdır.
***
Bu tarihi hastanede arı gibi çalışan insanlara baktım, sanki kendi yakınları hastaneye yatmış da onları kurtarmaya çabalayan büyük bir özveri içindeydiler. Sabırlı doktorlar, hemşireler ve hastane çalışanlarında kendilerini mesleğine adamanın eşsiz örneği. O yüzden tüm çalışanların nezdinde Sağlık Bakanlığı'na buradan teşekkürlerimi iletiyorum.
Bu duyguyu çalışanlarına aşıladığı için ve meslek ruhunu temsil eden en özel bakanlık olduğu için.
***
Bizim kavgamız; "bu ülkede okumayan çocuk kalmasın." Uyuşturucu baronlarının hayali;
"bu ülkede uyuşturucu kullanmayan tek çocuk kalmasın!" Hedefe yaklaşıyorlar. Bu durumda ailelere de iş düşüyor. Değeri kırılınca anlaşılan vazolar gibidir hayat.
Kırıldıktan sonra anlamı kalırsa eğer!
***
Uyuşturucunun öznesi; alıştırdıkları insanları ölene kadar sömürmek. Genç yaşında ölen insanların hüzünlü hikayesidir bu.
Film bir mahalle ortasında başlar, dudaktan dudağa bir duman tüter.
"Bir nefeslik ölüm alabilir miyim?" Pamuk ipliğine bağlı hayat böyle bir şeydir, film başladığı gibi biter.
***
Uyuşturucu imalatı olunca hızıyla sürüyor, satışlarda patlama yaşanıyor. Özellikle İstanbul Güngören, Bağcılar, Bahçelievler torbacı yatağı. Çocuk parklarında bu çakal sürüleri cirit atıyor. Üzerine bonzai spreyi sıkılan A4 kağıtlarını sigara tütünüyle karıştırıp içen çocuklar var. Hazır yemek kuryeleri hala şifresi kırılmayan metotla yiyeceklerin içinde uyuşturucu teslimatı yapıyor. Bu memleketin anaları babaları, çocuklarını bu sırtlanlar harcasın diye mi doğurdu?
Şerefsiz baronlar her yıl villalarını yenilesin diye mi?
***
Bu topraklarda metrekareye uyuşturucu kullanan onlarca çocuk düşüyor ve hepsi de çürüyecekleri bir çukura düşüyor. Beyinler hasara uğrayınca durum daha da kötüleşiyor.
Manzarayı keyifle izleyenler yeni modaysa, "harcanan her çocuk anaların yüreğini yangın yerine çevirecektir" diyen bizim gibiler eski moda kalsın. Bu kansızlığa kıyısından köşesinden bulaşan kim varsa boynu altında kalsın!
İNSANLIĞIN ELİ
Bir görüntü izlemiştim, 80 yaşın üzerindeki adam hastanede gözleri kapalı biçimde serumla besleniyordu. Sol yanındaki küçük yatakta minicik bir bebek vardı da bebek sol eliyle biberon emerken, sağ eli yaşlı adamın sol eline uzanıyordu. 80 yıllık zaman aralığına rağmen sevgi dolu parmakların harika dansı. Doğası gereği insanlığın elinden tutar hayat.