Armin Veh'in bu açıklamayı maçtan önce nasıl motivasyon unsuru olarak kullandığını da siz düşünün. Maça Wolfsburg'un misafir gibi değil, evsahibi gibi başladığını görünce aklıma hemen bu geldi. Aşırı bir istek ve saldırgan görüntü. İlk 15 dakikada 1 gol buldukları gibi birkaç tane de kaçırdılar. Hiç kuşkusuz bunda Ernst'in beklenmedik bağırsak enfeksiyonu nedeniyle kadrodan çıkartılmasının etkisi büyüktü. Fabian Ernst'in yokluğu Siyah-Beyazlı takımın başına gelebilecek belki de en kötü şeydi. Çünkü o, bu takımın ateşleyicisi...
O bölgede ne Uğur ne de Fink, Ernst'in yokluğunu dolduramadı. Beşiktaş üçlü orta saha kurgusuna rağmen oyunun kontrolünü eline alamadı. Wolfsburg'un oyunu soğuttuktan sonra ikinci golü bulması bir tarafa İngiltere'den gelen CSKA'nın puan aldığı haberi de umutlarımızı iyice kararttı.
"Kim büyük, kim değil?" bu görecelidir ve tartışma konusudur. Ancak bunu dillendirmenin ne kadar yanlış olduğunu dün gece öğrendik. Ancak bu sonuçlar söyledikleri hep boş çıkmaya başlayan ve adeta hayal satan Mustafa Denizli'ye bir şey söyledi: Öp büyüğünün elini!..
Dün acıyla bağıran, ancak saygı ve ahlak sınırlarını aşıp "Şerefsiz Yönetim Beşiktaş'ı mahvettin" şeklindeki taraftarın tepkisine bir cevap ver Mustafa hoca: "Bu takım niye oynamıyor?"
ÖNEMLİ NOT: Tribünler "Şerefsiz yönetim, şerefsiz Demirören" "S...ol...git başkan" diyerek büyük yanlış yapmıştır. Ayıp etmiştir. Seçilmiş Beşiktaş Başkanı ve yönetimine taraftar da olsa hakaret etme hakkına kimse sahip değildir. Bu durumu şiddetle ayıplıyor ve kınıyorum.