Ergün Diler

ERGÜN DİLER

Tarihi 3 Şubat 2023

Tasfiye!

SIK sık not ettiğim gibi işler giderek karışacak gibi görünüyor. KÜRESEL FORMATTA istenen ekonomik-siyasi-askeri denge kuruluncaya kadar daha doğrusu yeni DENGE oluşuncaya kadar türbülans sürecek...
Açalım... Savaştan, paradan, siyasetten gidip Türkiye'deki seçimlere gelelim...
Uluslararası Para Fonu (IMF), küresel ekonomik büyüme hızının Rusya-Ukrayna savaşı ve devam eden enflasyonla mücadelenin etkisiyle yüzde 3,4'ten bu yıl yüzde 2,9'a gerileyeceğini ileri sürdü.
IMF, raporu'nu "Düşük Büyüme Ortamında, Enflasyon Zirveye Ulaşıyor" başlığıyla güncelledi. Raporda, enflasyonla mücadele için merkez bankalarının faiz artırımlarının ve Rusya'nın Ukrayna'da başlattığı savaşın ekonomik faaliyeti baskılamaya devam ettiği belirtildi. IMF, Euro Bölgesi ekonomisinin bu yıla ilişkin büyüme tahmini yüzde 0,5'den yüzde 0,7'ye yükseltilirken, 2024 yılı tahmini yüzde 1,8'den yüzde 1,6'ya revize etti. Daha önce bu yıl yüzde 0,3 küçülmesi öngörülen Almanya ekonomisinin büyüme tahmini, yüzde 0,1'e çıkarıldı.
Gelecek yıla ilişkin büyüme tahminleri de Almanya için yüzde 1,5'ten yüzde 1,4'e, İtalya için yüzde 1,3'ten yüzde 0,9'a ve İspanya için 2,6'dan yüzde 2,4'e düşürüldü. Fransa ekonomisinin gelecek yıla ilişkin büyüme tahmini ise yüzde 1,6'da sabit bırakıldı. Daha önce bu yıl yüzde 0,3 büyümesi öngörülen İngiltere ekonomisinin 2023'te yüzde 0,6 küçülmesinin beklendiği kaydedildi.
Doğu'ya bakalım...
Çin için bu yıla ilişkin ekonomik büyüme beklentisi yüzde 4,4'ten yüzde 5,2'ye yükseltildi.
Çin ekonomisinin 2024 yılı büyüme tahmini ise yüzde 4,5 olarak korundu. YÜZDE 10'dan küçük büyüme demek sadece Çin için değil dünya için büyük sıkıntı anlamına gelmekteydi. Şimdi de Rusya'ya bakalım... Daha önce bu yıl yüzde 2,3 küçüleceği tahmin edilen Rusya ekonomisinin ise 2023'te yüzde 0,3 büyüyeceği öngörüldü. Rusya ekonomisinin 2024 yılı büyüme tahmini de yüzde 1,5'ten yüzde 2,1'ye çıkarıldı. Yani SAVAŞTAKİ RUSYA, ALMANYA'dan daha fazla büyüyordu. En önemli nokta da sanırım burasıydı...
Buradan içeri geçelim...
ABD Büyükelçiliği 27 Ocak'ta yayımladığı güvenlik uyarısıyla "TAKSİM'E GİTMEYİN" çağrısı yaptı. Ardından TAKSİM ve etrafında bulunan konsolosluklar kapatılmaya başlandı.
Ortada kilise ve sinagoglar ile turistik noktaları hedef alabilecek bir terör eylemine ilişkin "ciddi ve spesifik" bir istihbarat vardı. Bu bilgi TÜRK YETKİLERLE de paylaşılmıştı.
ABD Büyükelçiliği'nce yapılan daha sonra da Fransa, İngiltere ve Hollanda'nın duyurduğu TEHDİT dalgası haliyle Ankara'nın tepkisini çekti.
Bakan Soylu gelinen noktayı "Türkiye'ye karşı psikolojik harp" olarak değerlendirdi.
Peki konu neydi?
İsveç'te başlayan ve daha sonra diğer Avrupa ülkelerine de yayılan Kur'an-ı Kerim yakma olayına misilleme olabileceği ihtimaliydi. 27 Ocak'ta uyarı yapan ABD Büyükelçiliği, vatandaşlarını yabancıların sıklıkla gittikleri yerlerden ve ibadethanelerden uzak durmaya çağırdı. Fransa ve Almanya 27 Ocak'ta, İngiltere ise 29 Ocak'ta bu kervana katıldı.
Hollanda ve İsveç konsolosluk binalarını kapattı. Fransa, Pierre Loti Lisesi'ndeki eğitime ara verdi. İsviçre de koroya katıldı.
Levent'teki başkonsolosluğunu ikinci bir duyuruya kadar kapattığını ilan etti.
Kiliselere, sinagoglara, diplomatik misyonlara, ibadethane gibi çok sayıda insanın toplandığı yerlere yönelik endişeler giderek artıyordu.
ABD'nin başlattığı bu gerilim diğer ülkelerin katılımıyla artıyordu.
Açıklamaların içinde de "İSVEÇ'teki Kur'an-ı Kerim yakma olayına misilleme ihtimalinden" söz ediliyordu.
Vatandaşlarını korumak istemeleri son derece doğal ve anlaşılır bir davranıştı. Ancak Müslümanlar'ın değerlerine İsveç-Hollanda-Danimarka'da saldırılıyordu. İsveç'teki skandal üzerinden NATO üyeliği gündeme geliyor ve Türkiye'nin haklı tepkisi, VETO KARTINI KULLANMASI diplomatik krizi de beraberinde getiriyordu. Türkiye "Böyle müttefiklik olamaz" dedikçe konu uzuyor, ABD'den gelmesi istenen F-16'lar gelmiyordu.
Türkiye'nin her olan bitene sessizce "EVET" demesinin beklenmesi, ilişkileri geriyor ve son tahlilde "TAKSİM'DE BOMBA PATLAYACAK
İSTİHBARATINA KADAR" gelip dayanıyordu. Oysa ortada cevap bekleyen küçük masum sorular vardı! Kur'an-ı Kerim'i yakanlar Avrupa'daydı. Yakanlar da AVRUPALI sapkınlardı.
Olayın geçtiği yer İSVEÇ olduğu halde nasıl olacaktı da TÜRKİYE SALDIRI ALTINDA KALACAKTI?
İsveç'teki skandalın bedelini neden Müslüman Türkiye ödeyecekti? Kim ne için bu eylemi yapacaktı? Eğer IŞİD ortaya çıkacaksa göründüğü yerin Türkiye dışında bir olması gerekmez miydi?
Aklı başında herkesin bu sorulara verdiği CEVAP aynıydı... Haksız mıyım...
Türkiye seçimlere giderken AVRUPA'dan DIŞLANIYORDU.
DIŞLANACAKTI. VİZE işlemlerinden ticarete kadar yansıyacaktı bu...
Tam bu dönemde Rusya Dış İstihbarat Servisi (SVR) Direktörü Narışkin "NATO, Rusya için stratejik yenilgi hayali kurarak Ukrayna'daki çatışmada çıtayı yükseltti. Ancak amaçlarına ulaşmaları imkansız" dedi.
Ukrayna'ya yollanan her silah, savaşı uzatıyor, BARIŞ MASASI'nı uzağa itiyordu.
Tankların ya da uçakların KİEV'e verilecek olması, tüm dünyanın ritmini bozacaktı. IMF de aslında bunu söylüyordu. Bu iklimde Türkiye de İKİ KAMP halinde seçime gidiyordu. Bir yanda "Kesinlikle AVRUPA" diyen 6'lı MASA, diğer yanda ulusal çıkarı en üst noktaya koyan ve dengeyi savunan Erdoğan kozlarını paylaşacaktı...
Defalarca yazdığım gibi 6'lı MASA KÜRESEL EKOL'ün anavatanı olan AVRUPA'dan güç alırken, Erdoğan Bush'un ya da Trump'ın ABD'siyle Putin'den destek almaktaydı.
Türkiye'deki seçimler, KÜRESEL KAMPLARDAKİ her oyuncunun belli olacağı sonucu da beraberinde getirecekti. 14 Mayıs'tan sonra her devletin koordinatı açık ve net olarak anlaşılır olacaktı. Sık sık yazdığım gibi seçimlere kadar AVRUPA BİRLİĞİ ile NATO ile TÜRKİYE gerilecekti.
KOPUŞ aynı zamanda yeni adresin habercisi olarak belirirdi... Yaşanacaklara buradan bakmakta fayda var... RUSYA küresel çapta bir yaptırım altındaysa, bir basınç altındaysa nasıl oluyordu da ALMANYA'dan fazla büyüyordu! Rusya mı Almanya mı tasfiye ediliyordu! İyi bakmak lazım...