Önceki gün gazetelerin iç sayfalarında pek göze batmayan, nedense üzerinde fazla analiz yapılmayan bir haber yayınlandı. "Tarım arazileri yetmeyen Çin, Ukrayna'nın yüzde 5'ini aldı. Ukrayna'dan 3 milyon hektar toprak alan Çin, böylece Ukrayna'nın tarıma elverişli topraklarının yüzde 7'sini kontrol edecek." 'Ukrayna toprakları' konusunu konuşmak için aradığım, Doğu-Batı Araştırmaları Enstitüsü Başkanı Ömer Özkaya ilginç bilgiler verirken, perde arkasında oynanan KÜRESEL TOPRAK VE PARA OYUNLARINI anlattı. Uluslararası stratejist Özkaya, "Amerikan, İngiliz, Çin ve İsrail'li yatırımcılar fakir ülkelerdeki tarım alanlarının çok büyük bir kısmını devamlı satın almakta.
Yoksul Afrika ülkelerinden tarım arazisi alan yatırımcıların ülkelere göre dağılımı: İngiltere 10.9 milyon dönüm; ABD 9.14 milyon dönüm; Çin 8.43 milyon dönüm; İsrail 4.94 milyon dönüm." Bu bilgi karşısında, Başbakan Erdoğan'ın, "One minute" çıkışından sonra Allah'ın Türkiye'yi, İsrail'in toprak alma sevdasından koruduğuna şükrettim.
Küresel operasyon
Uluslararası stratejist Özkaya analizine devam etti: "İnsan, vücuduna, dışarıdan iki şey alır: 1 - Ekmek, 2- Bilgi. Bir ülke sınırları içinde dolaşan enformasyon kadar, o ülke halkının ne yediği de aslında bir milli güvenlik meselesidir. İnsan ihtiyaçları üst üste dizilmiş küpler gibidir ve en altta gıda bulunur. En alttakini çekerseniz üsttekilerin hepsi yıkılır.
Gelişmeler, yakın gelecekte, dünyayı yönetim anahtarlarından birinin gıda olacağını göstermektedir.
Henry Kissinger'ın ifadesiyle 'Petrolü kontrol et, ulusları kontrol edersin. Gıdayı kontrol et, insanları kontrol edersin.' 2001 yılından bu yana sanayi ülkeleri, fakir bırakılmış ülkelerde yaklaşık 227 milyon hektarlık arazi satın aldı. Dünya üzerinde egemen olmak isteyen bir güç, başta enerji ve geçiş yolları olmak üzere, hammaddeleri ve özellikle tarım ürünlerini kontrol etmek zorundadır. Ambarda tahıl yoksa, hangardaki uçak, pek bir şey ifade etmemektedir."
Küresel para operasyonu
Doğu-Batı Araştırmaları Enstitüsü Başkanı Ömer Özkaya'nın, ABD'nin karşısına Çin'i, Dolar'ın karşısına Euro'yu Kim dikti? Bu güç, ABD olamayacağına göre kimdir, İngiltere olabilir mi?
Sorularına cevap arayan analizi şöyle: Bugün, ÇİN, ÇOK BÜYÜK OYNUYOR. Planlara göre, Çin uzun vadede nüfusunun tarım ve gıda ihtiyaçlarını ancak başka ülkelerde mülkiyeti kendine ait tarım alanlarındaki üretimle karşılayacak. Bugün Amerika, "önceliğini" değiştiriyor ve yerel müttefiklere sorumlulukları kaydırarak denizaşırı bölgelerde masraflarını kısarak tasarruf yapıyor. Terörün sona erdirilmesinden sonra, Güneydoğu bir endüstri bölgesi haline getirilecek. ABD, Türkiye'ye bazı "kritik" teknolojiler verecek. Orta Doğu ve Afrika'nın ihtiyaçları, Türkiye üzerinden karşılanarak, ABD'nin en büyük rakibi Avrupa ve Çin'in pazarı ele geçirilecek.
Gelişmeler, dünya enerji havzası Orta Doğu'da etkin olanların, dünyanın idaresinde etki sahibi olacağını göstermektedir.
Türkiye ise gerek Kuzey ve gerekse Güney enerjisinin Avrupa'ya ulaşmasında vazgeçilemez ve bypass edilemez bir konumdadır.
Türkiye'nin bu jeopolitik konumunu "Derin Avrupa"ya karşı "faydalı" bir şekilde kullanabilmesi için, iç birliğini sağlaması gerekmektedir. Irak'ın ABD tarafından işgaliyle Kerkük-Musul petrollerine, Gürcistan'ın Rusya tarafından işgaliyle de Hazar enerjisine ulaşma hayalleri suya düşen Avrupa, şimdi tüm umudunu İsrail'de bulunan gaz yataklarına bağlamıştır.
Türkiye'ye karşı kurulacak Avrupa-İsrail ittifakı, Rus ve Amerikan devleti içindeki müttefiklerinin de desteğiyle, Türkiye'nin iç dinamikleriyle oynamak isteyecektir.
Not: Türkiye ne yapmalı?
Ömer Özkaya analiziyle ayrı bir yazı konusu.