Bilindiği gibi burada "bölümsüz üniversite" uygulaması var. Bu sisteme göre Sabancı Üniversitesi'ni tercihlerine yazmak isteyen öğrenciler, sınava girdikleri puan türüne göre bölüm değil de fakülte adı yazıyor. Burada "mühendislik ve doğa bilimleri", "sanat ve sosyal bilimler" ve "yönetim bilimleri" fakülteleri mevcut. Öğrenciler fakülte tercihi yapıp okulu kazandıktan sonra iki yıl "temel geliştirme" adı altında eğitim görüyor. Sayısal, eşit ağırlık farkı gözetmeksizin tüm öğrenciler Türkçe, inkılap tarihi, fen ve sayısal bilimler dersi alıyor.
Birinci sınıfın sonunda kimi öğrenciler, üniversiteye girdiği puan türü dışında puanla girilen başka bölümlere geçebiliyor. İkinci sınıfta seçmek istedikleri yeni bölümün temel derslerini alıyor ve dilerse 3. sınıfta bu bölüme devam ediyorlar.
Hiç kimsenin bu sistemin doğruluğundan şüphesi yok.
YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan'ın da itirazı yok. Genel kurulda "çağdaş ve iyi bir sistem" olduğundan söz etti. "Yönlendirilmiş çocuklara son bir şans veriyor" dedi. Özcan'ın sakıncalı gördüğü nokta, düşük puanlı bölüme girip, iki yıl sonra daha yüksek puanla girilen bölüme geçilebilmesidir. Üniversite kendi fakültesi içerisinde bunu yapabilmeli, diyenler olabilir.
Pek çok sorununu çözmüş ileri ülkelerde bu uygulanıyor. Ama oralarda 4 yıl lisans eğitiminden sonra meslek erbabı olunmuyor, sadece üniversite mezunu olunuyor.
Ancak masterdan sonra o mesleği yapabiliyorsunuz.
Oysa ülkemizde daha düne kadar lise mezunları öğretmenlik yapıyordu. Lisans mezunu olmak, meslek sahibi olma anlamındadır.
Yüksek lisans yapma kültürümüz çok düşük. Üniversite sınavlarında çeyrek puan bile hayati önem taşırken, bu uygulamayla öğrenci kazandığından 30 puan fazla puanlı bölümlere geçebiliyor.
Türkiye koşullarında bunun eşitlik ilkelerine uyduğu bence de pek söylenemez.
"Eşitliğin bir özgürlüğün budanması yoluyla değil, tam tersine herkesin o özgürlüğe sahip olmasına çalışılması yoluyla sağlanması gerekir" diyenler elbette çok haklı. Sadece eğitimde değil, her alanda bu böyle olmalı. Ama bu ifade ülke koşullarımıza göre ne yazık ki pek gerçekçi değil. Sistemi uygulayamadığınız diğer üniversitelerdeki öğrencilerin hakları ne olacak? Belki de özgürlüklerin ülkeşimine paralel elde edilmesi gerektiği savıyla karşı karşıyayız.
Burada asıl sorulması gereken, bu ayrıcalığın 10 yıl önce Sabancı'ya nasıl verildiğidir.
Bundan da bir keramet çıkarmaya bakalım. Bölüm değiştirme uygulamasına şimdilik bir sınırlama getirilebilir. Ama ilk iki yıl "bölümsüz üniversite ve temel geliştirme" uygulamasına devam edilmesi, hatta diğer üniversitelerde de yaygınlaştırılması çok önemlidir. Çünkü branş derslere 3.ve 4. sınıflarda başlandığı için, yüksek lisans yapmanın önemini artacaktır. Tezli yüksek lisansın en verimli mesleki eğitim süreci olduğu artık iyi algılanmalıdır.