Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 3 Nisan 2019

Evet, şimdi ne yapıyoruz?..

Geçtiğimiz Pazar günü 50 milyon civarında insanımızın oy kullandığı yerel seçimlerin sonuçları, aşağı-yukarı ortaya çıkmış durumda.

Her konuda olduğu gibi seçim neticeleri de, kimileri için sevindirici, kimileri için üzücü oldu. Tabii bazı hususlara sevinirken başka bazı hususlara üzülenler olduğu da bir vakıa…

AK Parti ve Cumhur İttifakı açısından, bazı yerleri kaybetmeleri üzücü muhakkak. Ancak kazandıkları bazı yerler ve özellikle de oyların oran olarak yüksek olması, sevindirici.

31 Mart Seçimleri'nin en sevindirici yönlerinden birisi de, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde kimlik siyaseti yapan ve terör bağlantısı sebebiyle eleştirilen HDP oylarındaki düşüş...

Geniş bir kesim tarafından kabul gören bu durumun, çeşitli sebeplerle ülkemizin geleceğine yönelik değerlendirmeler açısından ciddi bir ferahlama sağladığı söylenebilir.

Dünyada 7 milyar civarında insan yaşıyor. Her insanın nasıl ki parmak izi ve başka bazı özellikleri farklı ise, davranışları da öyledir. Yani 7 milyar insanın her birinin ayrı bir dünya olduğunu söyleyebiliriz.

Bu, ülkemizde yaşanan 82 milyon insan için de geçerli olan bir husus.

İnsanımızın partileri veya adayları tercihlerinde nelerin dol oynadığı ile ilgili olarak çeşitli genellemeler yapılabilir. Ancak on binler, yüz binler ve milyonlar söz konusu olduğunda, bu genellemeler anlamını yitirir.

Her biri ayrı bir dünya olan insanlar arasında, oy kullanırlarken adayın kimliği, mensup olduğu parti, geçmişte yaptığı hizmetler gibi rasyonel diyebileceğimiz hususları hesaba katanlar muhakkak çoğunluktadır.

İlçeleri kazanıp büyükşehirleri kaybetmek!..

Ancak bütün bunların yanında, mesela 'adayın ceketini beğendiği için' oy verebileceklerin olduğunu da unutmamak gerek. Sandıktan ne çıkacağını, ancak tahmin edebiliriz. O da aşağı-yukarı. Sürpriz ihtimali her zaman vardır.

Özellikle de belirli bir sayının üzerinde seçmen oy kullanıyorsa, çıkacak neticeyi kestirmek dünyanın en zor işlerinden birisidir.

Seçim neticelerinin 'Mukallibel Kulüb' olan yani insanların kalplerini evirip çeviren Cenab-ı Hakk'ın takdiri olduğunu bilirsiniz. Ancak 'insan için ancak çalıştığının karşılığı olacağı' bilinciyle de, seçime kadar elinizden geleni yapar, herhangi bir oyuna karşı sandıklarda da görevliler bulundurur ve çıkana razı olursunuz.

Ancak, başta İstanbul ve Ankara olmak üzere, sandık neticeleri ile ilgili ciddi tartışmalar var. Buralarla ilgili girişimlerin sürdüğünü ve son kararı YSK'nın vereceğini biliyoruz.

İstanbul'un 39 ilçesinden 25'inde ve Ankara'nın 25 ilçesinden 22'sinde seçimleri kazanan Cumhur İttifakı'na rağmen, büyükşehirleri CHP'nin kazanmış gözükmesi, garip bir durum çünkü.

Birileri farkında olmasa ve başka birileri bizleri tersine ikna etmeye çalışsalar da, ülkemizin hakikaten bir beka problemi var. Bu durum, yani 'Beka Meselesi' bir yönüyle 'varlık-yokluk'la alakalı iken, bir başka yönüyle de ülkemizin kendi ayakları durma kararlılığıyla ilgili.

Türkiye'nin, yönetimi Türkiyelilere bırakılmayacak kadar önemli bir ülke olduğuna inanan dış mihraklar olduğu bir sır değil. Ülkemizin yönetiminin bize bırakılmaması gerektiğine inanan içimizdekiler de cabası...

Gelişmeler bundan sonra nasıl sürerse sürsün ve netice her ne olursa olsun, bir beka meselemiz olduğuna inananların, bundan sonrasına odaklanmaları ve 'evet, şimdi ne yapıyoruz' diyerek harekete geçmeleri gerekir.

Tezlerimize inanıyorsak -ki inanıyoruz-, ikna etmemiz gereken yüzde 48'lik bir kitle bizi bekliyor.

Evet, şimdi ne yapıyoruz!..