Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 6 Şubat 2019

Ticarete evet, vurguna hayır!..

Üretimi makul miktarda olan malları yine makul fiyatlarla tüketiciye ulaştırmak ticari bir faaliyettir ve her aşamasında ciddi bir emek sarfiyatı olması dolayısıyla da, hakikaten saygıya layıktır.

Üreten müstahsil ve bu aşamada çalışan insanlar, ürünü üreticiden satın alan esnaf, esnaftan alıp başka illerin hallerine aktaran tüccar, bunların naklinde araçlarıyla görev alan şoförler… Bu veya benzer şekilde, ihtiyaçların karşılanması için üreticiden tüketiciye uzanan bu zincir sebebiyle binler, on binler ve belki de yüz binlerce insan hayatlarını kazanır.

"Ticaret yapın, çünkü rızkın onda dokuzu oradadır" sözünün Peygamber Efendimiz'in hadislerinden birisi olduğu rivayet edilir ve dürüst tüccarların övüldüğü, böyle davranmayanların yerildiği birçok hadis olduğu da bilinir.

Normal şartlar altında üreticiden tüketiciye uzanan zincirin sağlıklı olarak çalıştığı varsayılır ve genellikle öyledir de... Ancak tabii ki istisnai durumlar da olabilir ve bugünlerde bu tür durumlarla karşı karşıyayız…

Üretimin beklenenden fazla olması durumunda, bunların düşük fiyatlarla tüketiciye arz edilmesi ve bu işle uğraşanların sürümden kazanmaları da, sevinilecek tarafları çok olan bir durum olup, tabii ki güzel bir istisnadır.

Seracılık faaliyetleri ile elde edilebilen ve tabii olarak kendisine has pahalılık arz eden ürünler de istisna kapsamında... İhracatla alakalı ürünler de…

Ancak, kuraklık, aşırı yağış, sel ve benzeri çeşitli sebeplerle yeterli üretimin yapılamaması durumunda, piyasaya verilebilen mal azalır ve bu durumda ister istemez belirli bir ölçüde pahalılık söz konusu olur. Pek arzu edilmeyecek bir husus olmakla beraber, bu da eninde sonunda ticari bir faaliyettir.

Sadece kar hırsı değil!..

Herhangi bir malın üretimi yeterli ya da aslında belki biraz fazla olduğu halde, birilerinin üreticiden aldıkları malları depolamaları ve arzı kısıtlayarak suni bir darlık oluşturmalarının ticaretle alakası olup olmadığı, ciddi şekilde sorgulanması gereken bir husus.

Kapitalist sistemin ahlaksızlıklarından birisi olarak, fazla olduğu ve dolayısıyla fiyatlarının düşeceği düşünülen ürünlerin bir kısmının denize dökülerek imha edilmesi ve elde kalanların tüketiciye daha pahalı satılması olaylarına tarihte sıklıkla rastlanmıştır.

Ülkemizde son senelerde önce patates ve ardından soğanla ortaya çıkan ve arada başka bazı ürünlerde de benzerlerine rastladığımız türden girişimler de, birileri tarafından serbest piyasa kılıfı ile yutturulmaya çalışılsa da, aslında ticaretten çok vahşi kapitalizmi hatırlatan uygulamalar...

Mahsul alınan dönemlerde soğan ve patates gibi ürünlerin üreticiden ucuza alınıp, azının piyasaya verildiği ve çoğunun stoklanmasıyla suni darlık oluşturan bir mekanizma söz konusu...

Bu mekanizmayı birilerinin kar hırsıyla izah, mümkün. Ancak son zamanlarda maruz kaldığımız saldırılar hatırlandığında, piyasada suni bir pahalılık oluşturmaya çalışanların başka birtakım niyetleri olduğu da söylenebilir.

Devlet kuruluşları bu türden girişimlere karşı tedbirlerini aldıkları gibi, yeni bir Hal Yasası ve benzeri uzun vadeli çalışmalar yaptıkları da biliniyor.

Vurgun peşinde koşanlar kasalarını doldururken, destekçilerinin de ekonomik sıkıntı iddialarıyla kafamızı karıştırmaya ve siyasi rant devşirmeye çalıştıkları günlerdeyiz…

Ülkeyi yönetenlerin görevi, vurguncularla mücadele… Bizim de olup bitenleri iyi değerlendirerek, bir taşla birçok kuş vuranların oyunlarına gelmememiz gerekiyor…

Kar hırsının da ötesinde niyetler var çünkü…