Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 17 Mart 2017

Avrupa’da tehlike çanları...

İkinci Dünya Savaşı sona erdikten yani 1945'ten sonraki Avrupa tarihi, aslında derininde başka türlü sıkıntılar yaşanıyor olsa da güllük gülistanlık gibidir. Ancak 2. Dünya Savaşı ve hele 1. Dünya Savaşı öncesi, Avrupa denilen kıtada yaşayanların sürekli olarak birbirleriyle boğazlaşmalarının tarihidir.
Avrupalılar ne kadar farkındadırlar, bilinmez. Ama yaşlı kıtada günümüzde yaşananlar, o eski kötü günlerin tekrar gündeme gelebileceğinin habercisi. Kömür Çelik Birliği ile başlayıp, Avrupa Ekonomik Topluluğu olarak devam eden ve şimdilerde Avrupa Birliği ismini taşıyan yapı da eskisi kadar ümit vermiyor artık. Avrupa'nın zorlu bir süreçten sonra kavuştuğu istikrarı temsil eden AB, İngiltere'nin ayrılışı ve başka bazı ülkelerin de sırada olması sebebiyle çatırdamaya başlamış durumda zaten.
Alttan alta kaşınan İslam düşmanlığı ve Türk düşmanlığı, buzdağının gözüken kısmı sadece.
Bunun giderek tümüyle yabancı düşmanlığına ve sonrasında kendisi gibi olmayan herkese yönelik bir düşmanlığa döneceğini bilmek için kahin olmaya gerek yok. Çünkü ırkçılık denilen illet, teoride durduğu gibi durmaz ve bir başlayıp mesafe almaya başladığında sonuna kadar gitmek ister.
Irkçılık illetinin ne tür neticelere sebep olabileceğini anlamak için, 1939'dan sonra Almanya'da yaşananları hatırlamak yeter. Bu ülkeyi o zaman yönetenler Avrupa çapında Holokost adı verilen bir dizi katliam başlattılar. O süreçte, başta Yahudiler olmak üzere 6 milyon civarında rejim karşıtı, dini ve etnik azınlık mensubu ve eşcinselin öldürüldüğünü hatırlamak, günümüzde pes perdeden başlayan ve birilerinin makul karşıladıkları akışın nereye kadar gidebileceğinin göstergesidir.
Avrupa'nın birçok badirelerden sonra ulaştığı bugünkü uygarlık düzeyinden sonra tekrar eski kavgalı günlere dönmeyeceğini düşünmek, fena fikir değil. Ama başta Almanya, Avusturya, Hollanda ve Fransa olmak üzere ırkçı partilerin oylarını gittikçe artırmalarının, Avrupa ülkelerinin kendi içlerinde ve Avrupa Birliği genelinde alarm çanlarını çaldırması gerek.

Olanlar, olabilecekler...

Bugünkü Avrupa ülkelerinin kendi milli birliklerini kurana kadar epey sıkıntı çektiklerini ve oluk oluk kan aktığını biliyoruz. Milli birliklerin netleşmeye başlamasının hemen ardından da, sömürgeler ve paylaşım talebiyle 1. Dünya Savaşı'nın yaşandığı malum.
Birinci Dünya Savaşı'ndan alınan derslerle oluşturulan yeni siyasi yapı, 2. Dünya Savaşı'nın başlamasını engelleyemedi. Her iki dünya savaşının yaklaşık 60-70 milyon kişinin ölümüne ve Avrupa ülkelerinin adeta harabe haline gelmesine sebebiyet verdiği, malum. Avrupa ülkelerinin aklı başında olanlarının kısır siyasi hesaplar sebebiyle girişilen atraksiyonlar konusunda çok daha dikkatli olmaları gereken bir süreçteyiz, özet olarak.
Altı çizilmesi gereken bir başka nokta da Müslümanları hedef alan ve güya İslam Korkusu'ndan (İslamofobi) beslendiği ileri sürülen İslam Düşmanlığı konusunda yangına benzinle giden bazı grupların, ileride şimdi destek oldukları ırkçı politikaların doğrudan hedefi haline geleceklerinin farkında bile olmayışları.
Irkçılık, hedeflerine doğru yürürken bazı marjinal akımlarla işbirliği yapma konusunda istekli davranabilir şüphesiz. Ama nihai hedefe yaklaştığını düşündüğü andan itibaren durum değişir. O zaman da, Allah korusun, 1939-1945 arasında Almanya'da yaşananlar tekrarlanabilir...
Yani Türkiye'ye yönelik tavırlar sebebiyle etekleri zil çalanlar da dikkatli olmalılar!..