Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 17 Haziran 2016

Darısı Kate’nin başına!..

Olmaz ama, Türkiye Cumhuriyeti'nin yetkililerinden birisi Fransa ya da Almanya'ya: "Protesto eylemleri yapan kişiler ya da terör şüphelileri ile alakalı olarak mahkemelerinizde aleyhte bir karar alınırsa külahları değişiriz" dese, mesela... Böyle bir durumda neler yaşanırdı, düşünebiliyor musunuz?..
Batılı ülkelerin anlı şanlı gazeteleri, televizyonları, ajansları konu ile alakalı haber ve yorumlarla dolar, taşardı en azından.
Türkiye'nin nasıl olup da başka ülkelerin iç işlerine karıştığı, hele yargıya müdahale manasına gelebilecek bu sözlerin nasıl edildiği, ciddi şekilde sorgulanırdı. İçeridekilere de gün doğar ve onlar da batılı yayın organlarından aldıkları haber ve yorumlara bir o kadar daha katarak, buldukları yalakalık fırsatının tadını çıkarırlardı. Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Kati Piri'nin, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'a söylediği: "Siz veya meslektaşlarınız (yani HDP milletvekilleri) parmaklıklar arkasına girerse, Avrupa Parlamentosu Türkiye için vize serbestisini asla onaylamaz" şeklindeki sözleri duymuşsunuzdur.
Bu kişinin, yaptıkları görüşme sırasında Demirtaş'ın, "PKK terör eylemlerine son vermeli" dediğini Twitter üzerinden paylaşıp, sonrasında 'Demirtaş'ın 'terörist eylemler' değil, sadece "eylemler" ifadesini kullandığını' belirtmesi, rüşvet-i kelam olarak kabul edilebilir. Ama, Türkiye Cumhuriyeti yargısı tarafından karara bağlanması gereken bir konuda adeta tehdit eder gibi konuşması, düpedüz Türkiye'nin içişlerine karışmak ve dahi yargıya müdahale girişimidir...
Tam olarak gerektiği gibi olmasa da, Kati Piri'nin sözleri Türkiye'de karşılığını buldu denebilir. Meseleye objektif yaklaşarak, bunun en azından haddi aşan bir davranış olduğunu söyleyenlerin yanında, her zamanki gibi davranıp takdirlerini bildirenler de oldu tabii.

Terör aşığı raportör!..

Ama esas mesele, başta Avrupa Parlamentosu çevreleri olmak üzere batılı ülkelerin meseleye nasıl baktıkları... Türkiye'den herhangi bir yetkili Avrupa Parlamentosu üyesi ülkelerden birisinin içişlerine ve yargısına karışma manasına gelen sözler sarf etseydi, ortalığı ayağa kaldırırlardı herhalde. Ancak AP Türkiye Raportörü unvanı taşıyan bir kişinin zevzekliği konusunda nedense 'tık' bile yok... Oysa isimlerinin bir yerinde Avrupa lafzı geçen kurumların, işlerinde daha dikkatli olmaları ve kendilerini dolayısıyla Avrupa'yı temsil mevkiinde bulunan kişiler konusunda daha dikkatli olmaları beklenir.
Avrupa Parlamentosu gibi bir kuruluşta hem de Türkiye Raportörü olarak görev yapan birisinin Türkiye'nin başına bela olan terör örgütüne yönelik sempatisi de, herhalde üzerinde durulması gereken bir konudur. Bu işlerin artık nasıl olması gerektiği açısından, Avrupa Birliği'nin (AB) Türkiye Büyükelçisi Hansjörg Haber'in istifası iyi bir örnek aslında. AB ile Türkiye arasındaki göçmen anlaşması kapsamında Türkiye'yi şık olmayan bir şekilde eleştirmeye kalkışan Hansjörg Haber, Dışişleri Bakanlığımıza çağrılıp uyarılmasının ardından istifa etmişti. Kate Piri meselesinin Hansjörg Haber gibi sonuçlanıp sonuçlanmayacağını bilmiyoruz.
Ama Avrupa kurumlarının mensupları, bu kişinin istifası vesilesiyle Türkiye'nin hakkında rahatlıkla ileri geri konuşabilecekleri bir ülke olmadığını anlamışlardır herhalde.
Hansjörg Haber'in yaşadıklarının darısı Kate Piri ve benzerlerinin başına!..